Sizi Tekte Hayrete Düşerecek Gizemini Yıllardır Koruyan ve Bilim İnsanlarının Bile Açıklayamadığı 7 Değişik Yer

İtalya’da Casorzo isimli bir komünde her göreni büyüleyen, fevkalâde ve alışılmadık bir ağaç bulunuyor. Bialbero di Casorzo olarak isimlendirilen bu dut ağacının doruğunda bir de kiraz ağacı büyüyor. Birbirinden büsbütün alakasız iki farklı tıp birebir gövdede barınıyor yani. Olağanda küçük ağaçlar bazen birbirinin üstünde büyüyor ya da aşılama formülüyle bu mümkün hale getirilebiliyor. Fakat büsbütün büyümüş iki ağacın üstte gördüğünüz biçimde bir ortada yaşaması ve gelişmesi görülmüş bir şey değil. Şu olabilir bu olabilirler dışında muhakkak bariz bir açıklaması da yok…

Keya’da bulunan bu adanın ismi aslında Kenyalıların bu ada hakkında ne düşündüğünü çok açık bir biçimde ortaya koyuyor. Turkana gölünde bulunan bu garip görünümlü adadın ismi yani Envaitenet,  “dönüşü olmayan yer” manasına geliyor. 1935 yılında İngiliz kâşif Vivian Fush ve iki meslektaşı Martin ve Dyson bu teoriyi test etmek ve ada hakkında daha fazla bilgi toplamak için bir araştırma yapmaya karar vermiş. Enteresan olan şu ki Fusch geri dönmeyi başarmış fakat Martin ve Dyson kaybolmuş, bir daha da bulunamamışlar… E bu da teorinin mümkün varlığını güçlendirmiş doğal. Günümüzde kimi komplo teorisyenleri adanın yaklaşan herkesi kaçıracak dünya dışı varlıklarla dolu bir uzaylı üssü içerdiğini sav ederken, Kenyalılar, adanın merkezindeki devasa kratere inenlere yıldırım çarptığını ve yok olduklarını düşünüyor.

Suriye’de birçok antik tapınak var ve elbet hepsinin de birbirinden farklı, büyüleyici öyküleri var. Fakat bunların içinde Ayn Dara isimli bir tapınak var ki, halkın yüzyıllardır bu tapınağa duyduğu hayranlık ve ortaya atılan teoriler onu daha özel kılıyor. Bu yüksek ilginin sebebi tapınağın çabucak girişinde bulunan devasa ayak izleri… Bu koca ayak izleri en az 3 bin 300 yıldır orada bulunuyor ve nasıl oluştukları konusunda herkesin öteki bir fikri var. Bilim insanları ve arkeologlar, ayak izlerinin tapınağı inşa eden şahıslar tarafından oyulduğunu düşünüyor. Bir lokal efsane, tapınağın İlah tarafından ziyaret edildiğini söylüyor, bir başkasıysa tapınağı inşa edenlerin devler olduğunu ve geride ayak izleri bıraktıklarını sav ediyor. Antik çağlarda, bilhassa dünyanın bu bölgesinde devlerin yaşadığına inanılıyormuş. Günümüzde Ayn Dara tapınağındaki ayak izleri, devlerin varlığına inanan şahısların delil olarak gösterdiği birinci şey haline gelmiş durumda!

Bir vakitler Aral Denizi’ndeki en büyük ada olan Barsa-Kelmes, günümüzde su düzeyi eski zama nazaran daha düşük olan ve Kazakistan’ın Kızılorda kentinde bulunan bir plato. Birebir Kenya’daki Envaitenet Adası üzere, Barsa-Kelmes’in de asla geri dönülemeyen bir yer olduğu düşünülüyor ve isminin manası da kimsenin geri dönemeyeceği yer manasına geliyor.  1939 yılında ulusal rezerv ilan edilen ve ziyaretçilere kapatılan adada, Sovyetlerin orayı kullandıkları mühlet boyunca neler yaptığını kimse bilmiyor. Fakat bugün bile Barsa-Kelmes’in çok saklı araştırmalar için kullanıldığına dair birçok söylenti var, dahası adaya yaklaşıldığı an elektronik aygıtların tümü bozuluyor… Tüm bunların yanında bu gizemli ve doğaüstü yer hakkında, gereğinden fazla vakit geçirenlerin deri renginin maviye döndüğü ve bir küme göçebenin burada bir yıl geçirdiğini düşünüp, sonradan 30 yıl geçtiğini fark ettiği üzere değişik argümanlar bulunuyor.

Amerika’nın Minnesota eyaletinde bulunan bu şelale, birinci bakışta rastgele, sıradan bir şelale üzere gözükebilir. Lakin bu şelaleyi değişik kılan şey, iki farklı yere akıyor olması… Devil’s Kettle’ın bir tarafı, öbür bir akıntıya karışıyorken, başkası yerin tabanına gerçek inen koca bir boşluğa hakikat akıyor. Ve bu suyun nereye gittiğini kimse bilmiyor. Şelaleyi ziyaret eden beşerler ve araştırmacılar daha evvel şelalenin bu nereye aktığı bilinmeyen kısmına çubuklar ve öbür objeler atmışlar. Lakin attıkları şeylerin yine ortaya çıktığına hiç şahit olmamışlar. Bilim insanları da daha evvel şelaleye boya karıştırarak ve çok sayıda pinpon topu atarak suyu teste alışılmış tutma hedefiyle birçok şey denemişler. Ancak onlar da rastgele bir sonuca varamamış…

Sıcacık bir jakuziye girip keyif yapma fikri şahane bir şey elbette lakin Amazon ormanlarının derinliklerinde bulunan kaynayan ırmak işleri değişik bir düzeye taşıyor. Amazon’un Mayantuyacu isimli ormanlık bölgesinde, içine düşen rastgele bir canlının canlı canlı haşlanmasına neden olacak kadar yüksek sıcaklığa sahip bu ırmağın suyu tam olarak 91.11 derece! Bu ırmağı gizemli yapan şey, kimsenin suyu bu kadar sıcak yapan şeyin ne olduğunu bilmiyor olması… Jeofizikçi Adres Ruzo’ya nazaran kaynar su derecelerine sahip ırmaklar olağanda etkin bir yanardağ yahut magmatik bir sisteme sahip oluyor. Lakin Mayantuyacu kasabasının yakınlarında rastgele bir yanardağ yok! Günümüzde ve yüzyıllardır lokal halk, ırmağın büyülü bir uygunlaştırıcı güce sahip olduğuna inanıyor.

Gökyüzünde dans eden ışıklar görseydiniz muhtemelen uzaylıların dünyaya geldiğini yahut birçok yıldızın birebir anda kaydığı bir tabiat olayına tanıklık ettiğinizi düşünürdünüz değil mi? Norveç’te Hessdalen Vadisi’nde yaşayan beşerler her gece ne olduğu aşikâr olmayan rengarenk ışıkları izlemek zorunda kalıyor… Hessdalen Vadisi’nde son kırk yıldır, hatta muhtemelen daha üuzun vakittir gökyüzünde farklı renk ve formlarda parlak renkli ışıklar beliriyor. Kimi bilim insanları bu ışıkların, buharlaştıkça havaya ışık saçan bir radyoaktif gölden geldiğini düşünürken, kimileri da vadinin tabanının çok fazla sülfürik asit içerdiği için suyla her buluştuğunda gökyüzünde kıvılcımlar ortaya çıkmasına neden olduğunu düşünüyor…