Tarihin en büyük dehaları bize okullarda yıllarca öğretildi. Buna karşın sır üzere saklanan garip bir tarafları de vardı. Bugün tarihin en zeki isimlerinin garip taraflarını sizin için derledik.
Kaynak: https://nypost.com/2023/06/18/some-of…
Tarihte birçok deha vardı. Bu insanların ekseriyetle ne kadar zeki olduğunu duysak da aslında bir o kadar garip olduklarını bilmeyiz.
Aslında tarihteki birçok dehanın hayli garip bir istikameti de vardı. Bugün geçmişin dehalarının garip istikametlerini su yüzüne çıkartacağız.
1. Danimarkalı bir gökbilimci ve simyacı olan Brahe, süpernovaları keşfetti ve dünyanın en yanlışsız yıldız haritalarını oluşturdu.
Ancak birebir vakitte sarhoşken matematik üzerine bir düelloya girdi ve kesilen burnun yerine pirinçten yapılma bir burun taktı. Vaktinin birçoklarını en yeterli arkadaşı olan ve boza içen evcil geyiği ile geçirdi.
Brahe, genç yaşta öldü ve sebebi epey ilgiçti.
Tarihcilere nazaran Brahe’nin vefat sebebi altın kaplama çatal bıçak ekibinden yemesi ve içmesi ya da laboratuvardaki deneyleriydi. Ayrıyeten 20.yüzyılda yapılan bir otopside organlarının birçoklarının altın kaplamalara sahip olduğu bulundu.
2. Müzik dehası Mozart, yeni doğan bebeğinin yalnızca su ile beslenmesi konusunda ısrar etti.
Çocuğunun hayatta kalmasını sağlayan şey ise Mozart’ın kayınvalidesinin gizlice beslemesiydi. Fakat Mozart’ın en büyük zaaflarından biri, kaba latifeler yapmaktı.
Genç bir aşığına gönderdiği bir mektupta, yatağına dışkı yapmasını ve “kendine arttan öpücük atmasını” önermişti.
Hayatı boyunca bu mevzuya odaklanan Mozart, 30 yaşında Almanca yerine daha yüksek statüdeki Latinceyi kullanarak tuvalet latifeleri yapmaya başlamıştı.
3. 5. yüzyılda Fransa’da doğan Emilie du Chatelet, öncelikle evlenmeyi reddederek babasının otoritesine karşı çıktı.
İlginç olan ise babasının baş şövalyesi ile düelloya giren 17 yaşındaki Emilie yalnızca iç çamaşırlarıyla savaştı. Böylelikle matematik ve fen bilimlerine yönelerek Emilie, Paris Bilim Akademisi tarafından yayınlanan birinci bayan oldu ve Isaac Newton’un başyapıtının çığır açan bir çevirisini yazdı.
4. Napoleon’un korkusu ise epeyce değişikti: tavşanlar.
Napoleon, Dördüncü Koalisyon Savaşı’ndan sağ çıktığında, generallerini kutlama emeliyle bir tavşan avına götürdü. Lakin, tavşanlar, Bonaparte ve partisinin beklediği yere özgür bırakıldığında, askerleri görüp üzerlerine gerçek koştular ve Napoleon’un üzerine atıldılar.
İlk hücumdan kaçtıktan sonra, tavşanlar tekrar toplandı ve taarruzlarını ağırlaştırdılar.
Böylece fatihlerin fatihi Napoleon geri çekilmek zorunda kaldı.
5. George Gordon “Lord” Byron, 19. yüzyılın en ünlü İngiliz şairlerindendi ve “Çocuk Harolde’in Hacı” ve “Don Juan” isimli yapıtlarıyla tanınıyordu.
Byron, birinci cinsel tacizine dadısı tarafından maruz kaldı ve daha sonra birçok kuzenine aşık oldu. Hatta üvey kardeşini de gebe bıraktı ve Harrow’da birçok erkek ile yattı. Cambridge’de bir arkadaşına, ‘annelerinin hizmetçileri dahil olmak üzere 14 bakireyi baştan çıkardığını’ ve ‘birçok dul kadın’ ile münasebete girdiğini söylemişti. Byron’un bu yaramaz davranışları, onun edebi dehası sayesinde affedildi.
6. Psikanaliz olarak bilinen “konuşma terapisinin” babası olarak kabul edilen Sigmund Freud, birebir vakitte büyük bir uyuşturucu severdi.
Freud, bir sevgilisine ‘uyuşturucu bulundurduğunu’ itiraf etti. Daha berbatı, Freud, morfin bağımlılığını tedavi etmek için kokain kullanmaya çalıştı ve bir arkadaşına günde 3 kere kokain enjekte etti. 6 ay sonra, Freud’un arkadaşı hem morfin hem de kokain bağımlılığı nedeniyle öldü.
7. Sherlock Holmes, edebiyat tarihindeki en zeki karakter olabilir, fakat bu dedektifin müellifi Sir Arthur Conan Doyle mutlaka değildi.
Conan Doyle konu seanslar, medyumlar ve ruhun ele geçirilmesi olunca bunların hepsine inanıyordu. En büyük fiyaskosu, perilerin varlığını kanıtladığı söylenen iki genç kızın ürettiği fotoğraflara inanmasıydı.
Doyle öldükten yıllar sonra fotoğrafın yaratıcısı kızlar düzmece olduğunu kabul etmişti.
Doyle ise çalışan sınıftan iki köylü kızın kendini kandıramayacağını argüman ederek bu fotoğrafı büyük bir gurur ile taşımıştı.
8. En çok alternatif akımı icat etmekle tanınan Tesla, tıpkı vakitte bir gün insanların “mesafeden bağımsız olarak birbirleriyle anında bağlantı kurabileceklerini” öngördü.
Tesla, hayal ettiği bu aygıtların ‘ceket cebine sığabileceğini’ söylemişti. Lakin birebir Tesla son 30 yılını, bir kuruş bile ödemeden New York’un çeşitli lüks otellerinde geçirdi.
Ayrıca Tesla bir güvercine aşık oldu.
İnanılması güç gelse de Tesla kendi kelamları ile ‘O güvercini bir erkeğin bir bayanı sevdiği üzere sevdim’ demişti.
9. Albert Einstein o kadar akıllıydı ki, husus zeka olunca akla gelen birinci isim oldu.
Einstein, birebir vakitte yelkencilikten hoşlanıyordu. Lakin bir tekne satın almasına karşın nasıl kullanacağını güzel bilmiyordu. Ayrıyeten yüzmeyi de öğrenmemişti.
Teknesini ekseriyetle Long Island’ın Peconic Körfezi’nde yüzdüren Einstein, o kadar makûs bir yelkenci ve yüzücüdü ki, teknesini tertipli olarak öteki teknelere çarptı.
Hatta birçok kere çeşitli adacıklarda mahsur da kalmıştı.