Bilim ismi altında yapılan birçok şey bizlere etik sonlarını sorgulatmıyor değil. Yıllar evvel yer aldığı NASA çalışmasına dair itiraflarda bulunan bilim insanı da yeniden tıpkı şeyi sormamıza sebep olacak. Bilim ismi altında yapılanlar aklanabilir mi yoksa etiğe alışılmamış mı? Kıssayı okuduktan sonra siz karar verin… 👇
Kaynak: https://allthatsinteresting.com/marga…
1960’lı yıllarda yunuslarla ilgili bir araştırma yaparken kendisine aşık olduğunu söylediği yunus balığı ile ilgiye giren bilim insanı Margaret Lovatt ile tanışın.
Bilim dünyasının en çok tartışılan sıkıntılarından biri olan bu mevzu, birçok şeyi sorgulatıyor.
1960’ların başında NASA tarafından finanse edilen bir projenin kesimi olarak yunusları araştıran Lovatt, farklı itirafıyla tarihe geçti.
Araştırmanın asıl amacı yunusların beyin büyüklüklerini ölçerek, kendileri ortalarında nasıl bağlantı kurduklarını anlayabilmekti.
Karayip adası St Thomas’ta gerçekleştirilen çalışmada bilim insanları kayda paha birçok bilgi edindi.
Peter, Pamela ve Sissy isminde üç yunusun hareketlerini inceleyen bilim insanları, çalışmalarında emin adımlarla ilerliyordu.
Bu araştırmayı enteresan kılan ayrıntı ise araştırmacılar ortasında yer alan Lovatt’ın yunuslardan biriyle cinsel alakaya girmesi oldu.
Yıllar sonra BBC’ye röportaj veren Lovatt, yunus balıklarından Peter ile bağlantıya girdiğini söyledi.
Peter ile ortalarında farklı bir bağın oluştuğunu söyleyen Lovatt, yunus balığının kendisine aşık olduğunu tez etti.
Lovatt ilgiyi şöyle anlattı:
Peter kendisini bacaklarıma, ellerime ve ayaklarıma cinsel bir formda sürtüyordu. Ben de bunun olmasına müsaade verdim.
NASA’nın programı sonlandırmasıyla, Lovatt ve Peter’in ‘aşkı’ da kısa sürdü.
NASA, edinilen bilgilerin raporlanması için grupta değişikliklere gidince Lovatt ve Peter ‘ayrıldı.’
Lovatt’ın itirafları bilim dünyasını da ikiye böldü: Yaşananların etik dışı olduğunu söyleyenler üzere araştırma için gerekliliğini savunanlar da var.
Sizin kanılarınız neler? Yorumlara buyurun…
