ANKARA, 15 Mart (Reuters) – ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde pandemi ile tarihi düşük seviyelere gerileyen tahvil getirilerinin yeniden yükselişe geçmesi TL’nin de aralarında yer aldığı gelişmekte olan para birimlerini baskılamaya devam ediyor.
Piyasada bu hafta TCMB’nin Perşembe günü açıklayacağı faiz kararı yön belirleyici olarak izlenirken Hazine ihaleleri ile ABD, İngiltere ve Japonya merkez bankalarının kararları da yakından takip edilecek.
Dolar/TL bu yıl 6,9’a kadar gerilemiş ancak sonrasında ekonomi politikalarının sürekliliğine ilişkin endişeler ve küresel tahvil getirileri kaynaklı satış baskısıyla yönünü yukarı çevirmişti. 6,9 seviyesinden başlayan yükselişle birlikte geçen hafta dolar/TL‘de görülen en yüksek seviye 7,7840 olmuştu. Kur haftayı 7,5 civarında tamamladı.
Dolar/TL bu sabah saat 08.51 itibarıyla 7,5650/7,5800 seviyesindeydi. Aynı saatte euro/TL 9,0277/9,0467, sepet bazında TL ise 8,2965/8,3134 düzeyinde bulunuyor.
Piyasalarda bugün 11.00’de açıklanacak bütçe verileri ve 10 yıllık gösterge tahvil ile 7 yıl vadeli değişken faizli tahvillerin yeniden ihraçları takip edilecek. Öte yandan piyasada kabine toplantısı ile birlikte koronavirüse ilişkin sınırlamaların seyri de takip ediliyor.
TCMB YÖN BELİRLEYECEK
Merkez Bankası’nın (TCMB) Perşembe günü Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, politika faizini 100 baz puan artırması bekleniyor.
Enflasyonun Şubat’ta tahminlerin üzerinde artması ve TL’nin Şubat ortasından beri %10’a yakın değer kaybetmesi ardından faiz artış beklentileri belirginleşti.
Reuters anketine katılan 20 kurumun 19’u politika faizinde artış bekliyor. Bir ekonomist TCMB’nin politika faizini Mart ayında sabit tutmasını bekliyor. Tahminlerin medyan beklentisi politika faizinin %17’den %18’e artacağı yönünde. mevcut enflasyona göre yapılan hesaplamalara göre reel faizin 140 baz puana kadar gerilediğini, önümüzdeki aylarda enflasyonda artış yaşanacağı için bu oranın daha da düşeceğine dikkat çekiyorlar.
Beklenti anketinde de yıl sonu için enflasyon beklentisinin 31 baz puan, 12 ay sonrası için 11 baz puan ve 24 ay sonrası için 15 baz puan arttığını gösteriyor. günü piyasalarda açıklanan ekonomi reform paketi takip edildi. Analistler Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı reformların Türkiye’nin makro kırılganlıklarını azaltacak politikalara odaklanan bir yapıda olduğunu, ancak sürecin uygulamaya yansımalarının daha çok izlenmesi gerektiğini söylediler. Açıklamalar piyasada ilk anda yeni bir fiyatlama getirmedi.
Açıklama anında analistler Erdoğan’ın fiyat istikrarına yönelik ilk açıklamasının “kafa karıştırdığını” ancak sonrasındaki açıklamaların durumu netleştirdiğini söylediler.
Erdoğan açıklamasının başında, “İkide bir fiyat istikrarı fiyat istikrarı diyorlar ya biz onu bir kenara koyduk. Şimdi yeni dönem aslında 4 temelin üzerinde bina edecek. Yatırım istihdam, üretim, ihracat” dedi.
Bu açıklamada bankacılar fiyat istikrarının yerine “Yatırım istihdam, üretim, ihracata” mı odaklanılacağını yoksa bir arada mı yapılacağını net anlamlandıramadılar. Sonrasında ise Erdoğan “Öncelikli gündem maddelerimizden birisi de enflasyonla mücadele olacaktır. Hedefimiz tek haneli düşük enflasyon oranlarına ulaşmaktır” dedi. Erdoğan sonrasında da fiyat istikrarına yönelik net vurgu yaptı.
Reuters’a bilgi veren bir analist, “Reformlar doğru konulara odaklanıyor. Açıklamalardaki odaklanılan yerlerin bir bölümü zaten önümüzdeki birkaç yılda yapılmasını beklediğimiz şeyler” dedi.
Sesmir’den Orhan Ökmen “Ekonomi reformları başlığıyla yapılan açıklamalar, piyasaların stresini düşürmeye yardımcı olacak sözel hedefleri içermektedir. Ancak, birçoğu geçmişte defalarca vaat edilmiş olan bu sözel hedeflere, ne zaman ve nasıl ulaşılacağına ilişkin yoğun tereddütler bulunmaktadır” dedi.
Bankacılar kamu-özel işbirliği yasası, sağlık alanında değişimler, kamu maliyesindeki süreç, KGF ile sağlanabilecek selektif krediler, bireysel emeklilikle 18 yaş altının dahil edilmesi, tahvil garanti fonu, hedeflenen enflasyona göre yapılacak kamu fiyat artışları gibi konularının takip edileceğini belirttiler.
ABD ve AB ile ilişkiler, mevcut ekonomi politikalarının sürdürülebilirliğine ilişkin endişeler, lokallerin dövizden TL’ye dönme konusunda belirgin bir eğilim göstermemesi son dönemde TL’yi negatif ayrışmaya götüren ve takip edilen gelişmeler arasında öne çıkıyor.