TL’nin dolara karşı son dönemde değer kazandığını görüyoruz. Bu fiyatlamanın nedeni olarak küresel ve yerel en önemli gelişmeleri kısaca sıralayalım:
1. ABD ile S400 / F-35 kaynaklı gerginliğin bir hayli yumuşaması…
2. ABD-Çin arasında devam eden ticaret görüşmeleri her ne kadar sonuçlanmaktan uzak olsa da son dönemde gelen görüşmelerin yeniden başlayacağına ilişkin olumlu haber akışı…
3. FED’in yeniden faiz indirim patikasına girmesi…
4. Yurt içi enflasyonda görülen gerileme… ( Eylül ve Ekim aylarında baz etkisi etkisini net bir şekilde hissettirecek )
5. TCMB’nin faiz indirimlerine devam etmesi… ( Eylül PPK toplantısında 325 bp faiz indiriminin gerçekleşmesinin ardından 5.75 seviyelerinden 5.65 seviyesine gerileme oluştu. Bunun sebebi, piyasalarda 400 bp ve üzeri gibi daha sert faiz indirimine gidilebileceği endişesinin gerçekleşmemiş olmasıydı )
Son maddeye özellikle dikkat!. Normalde faiz indirimleri TL’de değer kaybına yol açması beklenir. Yalnız gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirimine gitmesine paralel olarak gelişmekte olan ülke merkez bankalarının da aynı şekilde hareket ettiğini görüyoruz. Dolayısıyla son iki toplantıda toplam 750 bp faiz indirmine gidilse bile hala dünyada en yüksek faiz veren ekonomilerden birisiyiz. Ayrıca 325 bp indirimden daha sert bir indirim ihtimalinin gerçekleşmemesi de çok kısa vade için TL’yi rahatlattı.
Tüm bu gelişmelerin etkisi ile USD/TRY paritesinde bir süredir geri çekilme hareketlerini takip ediyoruz. Teknik olarak;
5.6050 desteği oldukça önemli. Günlük grafikleri baz aldığımızda 200 periyotluk üssel ortalamanın geçtiği seviye olması ve geçmiş fiyatlamalara baktığımızda bu ortalamanın net bir şekilde destek görevi görüyor olması önemli. Ortalamanın altına sarkmalar olsa dahi kalıcılığın sağlanamadığını ve yukarı yönde atakların oluştuğunu belirtmekte fayda var. Grafikleri incelemek isteyenler Ağustos ayında bahsettiğim fiyatlamaları net olarak görebilirler. Bu bağlamda ara destek olarak 5.65 seviyesinin izlenmesini önersem de asıl olarak 5.6050 desteğini dikkatle takip etmek gerekiyor. Bu destek seviyesinin aşağı yönde geçilmesi TL tarafında daha net değerlenme hareketinin oluşmasını beraberinde getirebilir. Fakat bu yönde bir fiyatlamaya ilişkin olasılığın düşük olduğunu düşünmekteyim. 5.6050 desteğinin altında kalıcılığın sağlanabilmesi için Türkiye’nin fon akımlarını çekebilecek yeni bir hikayeye ihtiyacı var. Yalnız böyle bir hikayenin oluşma ihtimali mevcut konjonktürde zayıf. Dolayısıyla yukarı yönde trendin bozulduğunu söylemek zor.
Paritede yükseliş hamlesinin oluşması ile kısa vadede 5.7530 ve 5.7950 dirençleri ön plana çıkacak. Bu seviyeleri ara dirençler olarak kabul etmeliyiz. Dip seviyelere yakın bölgelerde olduğumuz düşünülürse yukarı yönde ataklarda kısa vadede ana direnç seviyesinin 5.85 olduğunu düşünüyorum.
Bir noktanın daha altını çizelim. TCMB’nin gerçekleştirdiği sert faiz indirimleri TL’nin koruma kalkanını zayıflatıyor. Yani küresel ya da yerel negatif gelişmelerin olması durumunda TL’nin benzerlerine göre negatif ayrışma riski doğuyor. Her ne kadar son dönemde pozitif haber akışı ile karşılaşsak da riskler hala masadan kalkmış değil. Özellikle yurt içi enflasyon tarafında baz etkisinin Aralık ayı ile ortadan kalkacağı ve enflasyonun yeniden yükseliş kaydedeceğini kabul edersek orta vadeye ilişkin risklerin yüksek olduğunu kabul etmeliyiz.