Koronavirüsün piyasalar üzerindeki negatif etkisi devam ediyor. En son Filipinler ve Yunanistan’da da görülen virüste can kaybı ve vaka sayısı da artıyor. ABD’de ise uzmanlar, virüsün kısa vadede çözümü zor olan küresel bir salgına dönüşme riski taşıdığını açıklarken Tump ise, gündelik yaşamda grip yüzünden ölenleri düşünürken koronavirüs çok da korkutucu değil dedi ve aşı çalışmalarının hızla ilerlediğini açıkladı.
Piyasalarda ise son haftadaki fiyatlama sürüyor, yani hisseler düşerken tahvil, altın, frank gibi güvenli liman varlıklar ise değer kazanıyor. Bu hafta en sert kayıp petrolde yaşanıyor, brent petrol bugün 52,55$ seviyesine gerileyerek son bir yılın dip seviyesine indi. Petroldeki düşüşün nedeni de elbette Çin’deki hayatın durması, petrol tüketiminin azalması ve talebin düşmesi, ancak 50$ seviyesi altı OPEC+üretici ülkeler için de zayıf enflasyona sahip ekonomiler içinde istenmeyen bir durum ve yine ayrıca petrol fiyatlarındaki sert düşüş küresel ekonomide zayıflama sinyali olarak da görüldüğü için bu durumun devam etmesi satışların da hızlanmasına neden olabilir.
Ay başında piyasalara destek sunan Çin, son hafta da korkunun ve satışların artmasıyla destek paketinin süreceğinin sinyalini verdi. Çin Ticaret Bakanlığı, üretimi ve ihracatı aksayan firmalara gereken desteğin verileceğini açıkladı. Bu, elbette firmalar için yaraya merhem olabilir, ancak son iki aylık sert kaybın ilk çeyrek bilançosunu etkilemesini önleyemez.
Yurt içine dönersek, merkezin daha ölçülü olarak 50 bp faiz indirdiği son toplantının ardından TL’deki faiz cazibesi giderek azaldı ve Ocak ayından itibaren de yurt içi yerleşiklerin döviz mevduat hesapları rekor seviyeleri koruyor. Bankaların hem kredi hem de mevduat faizlerini düşürmesi sonrası bunun yaşanması çok normal, ancak merkezin faiz indirimlerine devam etmesi bekleniyor ve bu şu anlama geliyor:
Şu andaki faiz ve enflasyon makasına göre zaten eksi faiz uygulamasındayız, ancak hesaplamalarda yıl sonu enflasyonu baz alınıyor, yani enflasyonun %8’li seviyelerde olması ve buna bağlı faizin de tek haneye inmesi durumunda eksi faiz uygulanmamış olacağı belirtiliyor. Ancak evvela şu anda zaten eksi faiz uygulanmaya başladı, ayrıca enflasyonun tek hanede kalıcı olacağı çok olası değilken faizi tek haneye indirmek de son derece riskli, bunu daha önceki raporlarımızda da belirtmiştik. Moody’s de son raporunda negatif reel faizin yatırımcı güvenini zayıflatacağını ve bankaların kredi notu için negatif olduğunu, ayrıca negatif reel faizin Merkez Bankası kredibilitesini olumsuz etkileyebileceği ve lira mevduatlarına daha az faiz ödenmesinin ekonomide daha yüksek dolarizasyona yol açabileceğini belirtti.
TL tarafında baskı yaratan bir diğer başlık ise Rusya ile yaşanan gerginlik. Üst düzey yetkililerin 5 Mart’a kadar görüşmeleri devam edecek. Erdoğan, İstanbul’da kapsamlı bir zirvenin yapılmasını önerirken Putin, Fransa ve Almanya olmadan kendi aramızda çözelim bu işi diyor. Henüz olumlu bir haber akışının olmaması da TL’deki satışların sürmesine neden oluyor.
Fiyatlamalarda ise belirgin bir değişim yok, USD/TRY 6,16 direncinde ısrarlı ve kırması durumunda 6,22’ye doğru alımlar devam edebilir. EUR/TRY de bu hafta euronun olumlu verilerle toparlaması ve liradaki düşüşle, kurdaki yükseliş hızlandı. 6,75’e çıkan fiyatta 6,87’yi önemli direnç olarak izliyoruz. Gram altında 318 TL desteği üzerindeki seyir sürüyor ve onstaki gerilemenin de 1,640$ seviyesini koruması durumunda 325 TL-332 TL aralığında fiyatlamalar görebiliriz.