(Grafik eklendi)
Nevzat Devranoglu
ANKARA, 9 Temmuz (Reuters) – Koronavirüs dönemi Hazine’nin iç borçlanmasını elinde bulunduranların dağılımındaki değişimi hızlandırırken, Merkez Bankası başta olmak üzere Hazine’nin borç stoğundaki yerli payı artış eğiliminde. Sadece birkaç yıl önce Hazine borcunun neredeyse dörtte birini finanse eden yabancı yatırımcı ise DİBS portföyünü durmaksızın azaltıyor.
Hazine’nin iç borçlanmasının 2012-2017 yılında %20’sinden fazlasını finanse eden yurtdışı yerleşikler Mayıs sonu itibarıyla bakıldığında paylarını %4.3’e düşürmüş durumda.
2017 sonundaki %19.4’ük payı 2018’de %14’e, 2019 sonunda %10.1’e düşüren yurtdışı yerleşikler en sert düşüşü ise 2020’nin ilk 5 ayında gerçekleştirdiler. Henüz yılın ortasına bile gelinmeden Hazine’nin iç borç stokundaki yurtdışı yerleşik payı 2019 sonundaki %10.1’den %4.3’e gerilemiş durumda.
Yurtdışı yerleşikler kur değişiminden arındırıldığında yılbaşından bu yana 7 milyar doları tahvil piyasasından, 4 milyar doları hisse senetlerinden olmak üzere 11 milyar dolar çıkış gerçekleştirdiler. Yabancıların hisse senedi piyasasındaki payı da uzun yıllar sonra %50’nin altına indi.
Merkez Bankası (TCMB) tarihinin en büyük ve en hızlı tahvil alımını gerçekleştirirken; 2019 yıl sonunda 19 milyar TL olan bankanın elindeki Hazine tahvili geçen hafta itibarıyla 89 milyar TL’yi, tahvil stokunun analitik bilançodaki aktiflere oranı da %12’yi aştı.
Güncel verilere göre TCMB analitik bilanço aktif büyüklüğü 734 milyar TL seviyesinde.
Merkez Bankası Mayıs ayı sonu itibarıyla Hazine’nin iç borçlanmasının %6.3’ünü finanse ediyor. Bu rakam 2009’dan 2019’a kadar %2 civarında oldukça yatay seyrediyordu.
Hazine iç borç stoğundaki diğer paylara bakıldığında, TCMB’den sonra en çok katılım bankalarının payı artış göstererek %1 seviyelerinden %7’li seviyelere yükselirken; bankacılık keslimi %66 ile en büyük yatırımcı konumunda.
TCMB’nin Mart sonundan beri tahvil alımları piyasa değeri bakımından 60 milyar TL’yi aşarken, İşsizlik Sigortası Fonu kaynaklı alımlar ise yaklaşık 23 milyar TL oldu. TCMB bu hafta itibarıyla belirlediği üst limite ulaşsa da, İşsizlik Sigortası Fonu kaynaklı 23 milyar TL’lik alım ilgili limite dahil edilmiyor. Bankacılar güncel veriye göre %12.18 olan ancak işsizlik fonu hariç %10’da sınırlanan banka DİBS portföyünün aktiflere oranının önümüzdeki dönemde yükselmeye devam edip etmeyeceğini merak ediyor. Sigortası Fonu kaynaklı alım ilgili limite dahil edilmediğinden, hâlâ alım sınırlı da olsa yeri bulunuyor. Bankacıların yaptığı hesaplamaya göre, TCMB fon hariç 5-10 milyar TL daha tahvil alımı yapmasının ardından kendi belirlediği %10 limitine ulaşacak.
Bu kapsamda TCMB’nin limit artışı yapıp yapmayacağı mesajı açısından bankanın bugünkü yatırımcı toplantısı da yakından takip ediliyor. ekonomide yaratacağı tahribatı gidermek için hükümet tarafından atılan adımların önemli bir bölümü İşsizlik Sigortası Fonu’ndan finanse ediliyor. Bunların başında ise işsizlik maaşı ve kısa çalışma ödeneği yer alıyor.
İşsizlik Fonu’nda Şubat sonu itibarıyla büyük bölümü Hazine tahvillerinde olmak üzere 131.6 milyar TL bulunuyordu. TCMB’nin İşsizlik Fonu kaynaklı alacağı tahvillere yönelik şu an belirlediği bir üst limit de bulunmuyor.
ARTAN DÖVİZ ARZI RİSKLERİ DE ARTIYOR
Pictet Asset Management’tan Nikolay Markov, TCMB’nin Hazine borçlanmalarında payının atmasının enflasyon dolayısıyla TL üzerinde baskı unsuru yaratabilecek bir risk unsuru olduğunu belirtiyor.
Tahvil/bono piyasasında yabancı ağırlığının azalması ve yabancı yatırımcı payının %23’lerden %4’lere kadar sert düşmesinde Türkiye piyasalarına olan güven eksikliği öne çıkıyor. Son dönemde bu endeşelere TL’deki değer kaybını durdurma amaçlı TCMB rezervlerinden azalış da eklenmiş durumda.
Bankacıların TCMB verilerinden yaptığı hesaplamaya göre, Mayıs sonu itibarıyla kamunun TCMB rezervlerinden yaptığı döviz arzı yaklaşık 55 milyar dolar seviyesinde.
Goldman Sachs Haziran da dahil edildiğine bu tutarın 60 milyar dolar olduğunu hesaplıyor. Geçtiğimiz yıl da 30 milyar doları bulan bu arzın rezervlerdeki negatif etkisinin yavaşlasa da devam ettiği hesaplanıyor. Öte yandan son dönemde bu trende kamu bankalarının açık pozisyonları da ekleniyor. son dönemde TL’deki değer kaybını sınırlama ve koronavirüs etkisini azaltma adına attığı adımlar sonrası bankaya ait döviz rezervlerinin sert düşüşle negatife geçmesi, piyasada dış kırılganlıklara yönelik soru işaretlerini artırıyor.
Negatif döviz varlığına karşın toplam rezervler 90 milyar dolar civarında. Lokal bankalarla 50 milyar doları aşan swap ihaleleri ile bankaların zorunlu karşılık için TCMB’de tuttuğu varlıklar kamu döviz arzına rağmen brüt rezervlerdeki düşüşü sınırlıyor.
TCMB eski Başekonomisti Hakan Kara bu hafta Dünya gazetesindeki bir yazısında, “Faizin düşük, kurun da istikrarlı seyretmesini arzu ediyoruz. Bu isteğe katılmamak mümkün değil. Ancak uzun vadeli sermayeyi ürkütmek, rezervleri eritmek ve piyasa yapısını bozmak gibi ciddi yan etkileri olan mevcut yaklaşımın alternatiflerini sorgulamamızda fayda var” diyor.