Pharmabotanica Turizm Geliştirme Kooperatifi Lideri Mehmet Saydan, atık ilaçların tabiata büsbütün zehir olarak geçtiğini ve bunun toprakta yetişen bitkiler aracılığıyla yemek masasına geldiğini söyledi.
Çoğunlukla eczanelerde ve hastanelerin ilaç depolarındaki son kullanım tarihi sona ermiş ilaçların “atık ilaç” olarak isimlendirildiğini belirten Saydan ilaçların, Etraf ve Şehircilik Bakanlığı’nın atık idaresi mevzuatı kapsamında kurallara uygun depolanıp, yüksek ısılı fırınlarda imha edilmesi gerektiğine işaret etti.
Saydan, atık ilaçların imhasının yalnızca bir tartı olarak değerlendirilmemesi gerektiğine dikkat çekerek şöyle devam etti:
“İlaçlar, dozu dışında kullanım haricinde tek başına zehirdir”
Zira ilaçlar, dozu dışında kullanımı haricinde tek başına zehirdir. Tabiata karışan cam, plastik ve kağıt, kirlilik dışında çok büyük ziyanlar vermeyebilir lakin ilaç bu türlü bir atık değil. İlaç, kimyasal bir atık ve bu, tabiata büsbütün zehir olarak geçer, içtiğimiz suyun, yediğimiz yiyeceklerin içerisinde, toprakta yetişen bütün bitkilerin içerisinde tekrar masanıza gelir. Size ve çocuklarınıza ulaşır.”
“Kişilerin vicdanına bırakılmamalı”
“Bu nedenle ilaç firmalarının üretim yaparken atık ilaçlarının ölçüsünü bilmesi yahut imha sürecinde yer alarak, ne kadar ilacının miadının geçtiğini tespit etmeleri çok kıymetli. İmha basamağında ise tabiata mutlaka karışmaması gerekiyor”
“Atık ilaçların iktisada olan ziyanını görmezden gelebiliriz zira bu ziyan bir halde yerine konabilir lakin tabiata verdiği ziyan, çocuklarımızın geleceğine verdiğimiz bir ziyandır, bunun bir karşılığı olamaz. Ben bir eczacının, bir tabibin, hemşirenin ilacı bile bile çöpe atabileceğini yahut tuvalete, lavaboya dökebileceğini düşünmek istemiyorum ancak bunun için kural konması, bireylerin vicdanına bırakılmaması lazım.”
“İlaçları asla çöpe atmayın”
“Hastalığınıza özel tabip ilaç yazdığında bunu alıp kullanıp tedavinizi yarım bırakmazsanız hiçbir ilacın miadı geçmez. İlaçları asla çöpe atmayın”
Konutlardaki atık ilaçların toplanmasının belediyelerin sorumluluğunda olduğunu belirten Saydan, bu hususun mahallî idareler tarafından ciddiye alınması gerektiğini kaydetti. (AA)
