Sokakta geçirilen günleri de sanal dünyanın yayıldığı dönemi de yaşamış bir nesil olarak keskin bir fark var çocukluk ve yetişkinlik yıllarımız arasında. Haliyle o günleri hatırladığımızda “Ne günlerdi be!” demeden edemiyoruz.
Hazırlanın, geçmişe doğru özlem dolu bir yolculuğa çıkıyoruz…
1. Yorganın içindeyken sobanın tavana vuran ışıklarını izleyerek uyuyakalırdık.
2. Sıkıcı derslerin stres çarkı görevini yerine getirirdi silgiler. Canımız sıkıldıkça alakasız şeyler yazar, delik deşik ederdik.
Tabii bazen kalemin ucu silginin içinde kırılıp kalırdı. Silginin kopan parçalarını da ona buna atardık.
3. Yemekte düdük makarna varsa eğlence de vardır. Çatala tam da böyle geçirirdik.
Çok geçmeden “Evladım oynama yemeğinle, ye hadi!” cümlesini işitirdik.
4. Balon patlasa bile bulurduk eğlenecek bir yöntem. Dişimize değdirip gıcır gıcır ses çıkartırdık.
Dişle patlamadığında iğneyle patlatırdık. Küçücük olmasına rağmen rahatsız edici tiz bir ses çıkarırdı patlayınca.
5. Bu geçici dövmelerden yapmayan yoktur.
Suyla, bazen de tükürükle ıslatıp yavaş yavaş çekerdik.
6. Pazardan eve gelen mutluluk.
7. Belki de ilk öğrendiğimiz illüzyon numarasıydı.
8. Taştan direk yaptığımız kaleye alternatifti bu kaleler.
Top çamurluysa onlarca top izi duvarda kalırdı.
9. Pazarda, kırtasiyede, seyyar satıcıda şunlardan mutlaka satılırdı.
Muhtemelen sizin elinizden de geçmiştir.
10. Sokakta oynayan bir nesil olduğumuz için dışarıda ne varsa keşfetmek için can atardık.
Nemli toprağı kazıp solucan çıkarır, su birikintilerine gidip iribaş yakalardık.
11. Futbol topu almak öyle kolay değildi, koladan bedava çıkan bu toplar hemen hemen her evde vardı.
12. Kullanılamayacak duruma gelen futbol topunu keserdik ve küçük bir yerinden delik açıp havasını indirdiğimiz plastik topu içine sokardık.
Sonra da şişirmek için hava arardık dükkanlardan, benzinlikten.
13. O dönem bunu da yapmayan yoktu; genişçe bir yaprak alıp elle patlatırdık.
14. Pisipisi otu olurdu etrafta, elimize geçirdiğimizi arkadaşlarımızın sırtına saplardık.
Ok gibi giderdi, sağlam saplanırdı. Fena acıtırdı da.
15. Bozuk para olmadığı zamanlarda yazı-tura yerine kırık kiremit parçasının bir yüzüne tükürüp, yaş mı kuru mu diye sorardık.
Kiremitin tozuyla kına da yapardık. Bazen de ince kısımlarını üst üste koyup Badi Ekrem misali elle kırma çabasına girerdik.
16. Bir miktar da olsa İngilizce temelimizi Ozmo ile atmıştık.
Çizgi filmi de vardı hatta.
17. İlkokulda defter kenarları bu süslerle dolu olurdu.
18. Sabah 9'daki çizgi film kaçtıysa akşam 4'te, 5'te tekrarı çıkardı. Hem öğlenciler hem sabahçılar izleyebilirdi.
Şimdiki gibi İnternet'ten istediğin kadar izlemek mümkün değildi tabii.
19. “O an!” Bakkal önünde cips yoklamak bizim işimizdi.
Bakkal görecek diye ne gerilirdik.
20. Her ne kadar Pokemon tasoları meşhur olsa da, onlardan önce Sevimli Kahramanlar tasoları vardı.
Hatta bunların bazılarının ortası çıkıntılı olurdu, daha rahat dönerlerdi.
21. Annemiz, babamız telefonda konuşurken içeride bir köşede oyalandığımız o kulübeyi de unutmak ne mümkün!
22. Yeni çorapları birbirine tutturmak için kullanılan şu küçük klipsleri küpe yapardık.
23. Okula taso sokması yasak olduğu için teneffüslerde 5 taş ya da 3 taş gibi oyunlar oynardık.
Yine de tasoları bir şekilde sokar, öğretmenler görmeden bir köşede oynardık.
24. Daha bitmemiş OMO kutularının içini boşaltıp misket arardık.
Tabii annemizden sağlam bir azar işitirdik.
25. Çamuru dibe çökmüş su birikintisinde kirli ellerimizi sadece yüzeye temas edecek şekilde yıkardık.
Çünkü ellerimiz sürekli çamur ya da kum içinde olurdu. Kimi zaman misket oynarken kimi zaman çamurdan şekiller yaparken.
26. Origaminin pek çok örneğini yapabiliyorduk, bunlardan biri de patlatabildiğimiz bu örnekti.
Arkadaşların arkasına sinsice yaklaşıp patlatırdık.
27. Kağıdı birkaç kez katladıktan sonra keserdik ve açtığımızda desenlerle dolu bir kağıt elde ederdik.
Dantele benzerdi.
28. Tuzluk oyununu bilmeyen yoktur, yine origami yeteneğimizin bir diğer ürünüydü.
Dışına seçenekleri yazıp sayı söylenmesi istenirdi ve o sayı kadar sağa sola açıp kapattıktan sonra sonuç çıkardı. Zamanın Onedio testi.
29. Annemizin çoraplarını bakkaldan biz alırdık, evde de filmlerden özenip kafamıza geçirirdik.
30. Mandalları parmaklarımıza kıstırıp Freddy Krueger misali dolaşırdık etrafta.
Canımız yanmaya başlayınca tadı kaçardı tabii.
31. Bir kağıt oyunu ile ne kadar gerilim olabileceğinin en güzel örneğidir adam asmaca.
Çok psikopat oyunlar oynuyormuşuz yalnız.
32. Kardeşimizle, kuzenimizle, en yakın arkadaşımızla karşılıklı el hareketleriyle seri bir şekilde oynadığımız şu oyunu da unutmak ne mümkün!
Bir sol el bir sağ el şeklinde yapılır ama çok karışık olanları da vardı.
33. Şimdi akıllı tahtalar olduğu için tebeşir pek bilinmiyor. Oysa bizim için önemi büyüktü.
Hoca kafaya iyi nişan alırdı bunlarla. Bazen sınıfta tebeşir kalmaz diğer sınıftan istemeye giderdik. Tozunu içince ateş yükselttiğine dair bir şehir efsanesi de vardı. Bir de eve giderken aşırdığımız oluyordu, sokakta seksek çizgileri çizmek için kullanırdık.
34. Anket defteriyle ortaokul günlerinde düşüncelerini almadığımız sınıf arkadaşları kalmazdı.
Yazılanları şimdi okusak içten içe gülümsetir.
35. CINE5'in hayatımıza girmesi ile birlikte belirsiz görüntüsüne rağmen zaman zaman yine de izlemeye çalışırdık.
Malum konudan bahsetmiyoruz bile.
36. Arsa gibi yerlerden kırılmış aynalar bulur, güneş ışığını evlerin içine yansıtıp muzırlık peşinde az koşmazdık.
37. Şimdi olduğu gibi hepsi plastik değildi kaydırakların. Bu metal kaydıraklar yaz sıcağına maruz kalınca kızgın tavaya oturmak gibi hissettirirdi.
Üstünde yumurta kırsanız pişerdi, o derece.
Gerçekten de ne günlerdi be!