Yemin ederim burdan bakınca aynı şeyleri hissettim ya. Hele o çekme kısmı yok mu ayyy!
Gittiğiniz ağdacı eğer başka ekipmanlara da sahip bir güzellik salonuysa, karşılaştığınız ilk soru şu olacaktır: “Niye lazer yapmıyoruz sana hayatım?”
Neyse soyundunuz, dökündünüz diyelim. Bu ağdanın sürülme aşaması da en az çekme aşaması kadar sıkıntılı. Sıcak ağdayı foşurt diye sürünce gık bile diyemezsin.
Diyemezsin çünkü sıcakken yapışması lazım bu illetin. Bir de sir ağdayı sürerken deriyi çektirenler var ki aman Allah!
Bi kadının rutin sınavlarından biri tam olarak bu işte: Ağdacının ağdayı çektiği an! Allah düşmanımın başına vermesin böyle bir acıyı.
Buna bile alıştık yani, erkekler bilmez. Halbuki git lazere kurtul de mi, niye yapıyorsun ki bunu kendine?
Siz tüm bu acıları çekerken hayat hikayesini anlatan ve özel hayatınızla ilgili dip köşe bilgileri soran, az biraz geveze bir ablamız da vardır.
Bir insanından her şeyi öğrenmek mi istiyorsun? O zaman ona ağda yaparken soru sor; asla ve asla yalan söyleyemez. Daha bunun bir de kendi hayatından örnekler bölümü var ki, o an insanın yaşadığı acıyı katmerler.
Jilet yaptıysanız zaten boku yediniz. Hem canınız ağda esnasında daha çok acır hem de ağdacı abladan muazzam bir azar yersiniz!
“Jilet mi yaptın sen?”… Bu soruyu duyduktan sonra ordan kaçmak lazım ama nasıl kaçacaksın ki? Böyle çaresiz bir durum yok. Evet, ben bir bok yedim ve jilet yaptım. Bunun bedelini de çatır çatır ödemeye razıyım!
“Jilet mi yaptın sen?” den sonraki bomba “Çok fazla batığın var”dır. Yani bu şu demek: “Ben senin için bir yere kadar çaba sarf ederim, iyi keselenseydin ve jilet yapmasaydın madem!
Sorumluluğu almıyorum diyor kadın yani, haklı. Dünyada her şeye çare bulduk da şu batıkların oluşmasını her zaman engelleyemedik. İyi tamam bunun cevabı da lazer, anladık…
Kıymalık dana eti gibi kolunuzun “yarım kol, tam kol” diye adlandırılmasını da alışmışsınızdır. Bir de kol ağdasının fiyatı, diğer bölgelere göre anlamsız bir şekilde ücretlendirilir.
Yani neredeyse bacağa verdiğiniz paraya yakın ücreti kol bölgesine verirsiniz. Yani “Hadi kolu da alalım” denildiği zaman, toplam tutar öyle bir değişir ki, insan birkaç saniyeliğine duvara boş bakar adeta.
Zurnanın zırt dediği yere geldiğinizi belli eden cümle: “Paket olacak mı? Tamam o zaman çıkar üstünü sen, hazırlan”
Allah! Bir insanın genital bölgeye ağda yaptırmasının verdiği acıyı neyle kıyaslayabiliriz gerçekten bilmiyorum. Keşke erkekler bir gün bizim yerimize geçip şunu deneyimi yaşasalar. Kim bilir ne hissederler?
Paket ağda esnasında pozisyondan pozisyona girmek de bir tür egzersiz sayılır mı? Bence kesin sayılmalı!
Erişilemeyen bölgeler için böyle şekilden şekilde girmelerimiz de mecburen oluyor. İnsana nasıl bir dirayet geliyorsa, normalde belki o pozisyonda o kadar zaman duramazsın. Mecbur işte n'apcan?
Ağda sonrası oluşan morluğun geçmesini beklerlen kılların yeniden çıkmaya başlaması… Allahım sen sabır ver!
Hassas tenler için bu dünya bir cehennem. Hele bir de elinin okkası ağır bir ağdacıya denk geldiyseniz yandınız, her yer mosmor. Morluklar geçene kadar da oldu mu sana yeni kıl? Yok ya, hakkaten lazere mi gitsek ne yapsak!
Biz müşteri olarak bu kadar çileyi çekiyoruz, doğru. Fakat bir de bu işi yapanların nelerle karşılaştığını bir düşünün, o da apayrı bir zorluk. Zaten kadın olmak ne zaman kolay oldu ki?