Almanya’da Yeşiller Partisi 40 yıla dayanan siyasi serüveninde ilk kez federal düzeyde bir başbakan adayı açıkladı.
Muhafazakar bloğun desteği azalıyor
Muhafazakar blok, Almanya’da hükümetin salgın yönetiminde başarılı olduğu düşüncesi hakimken, yaz aylarında yüzde 40 destek buluyordu. Bu oran daha sonra yüzde 29’lara kadar düştü.
Bazı anketlerde daha da düşük oranlar açıklanıyor, Yeşiller’le farkın 4-5 puana kadar düştüğü ileri sürülüyor.
Bu anket verilerine, muhafazakarların kendi içlerindeki adaylık kavgasının sonuçlarını da eklemek gerek.
Yeşiller ise adaylarını belirlemekte muhafazakarların aksine son derece net ve kararlı davrandılar.
Pazartesi günü ismi açıklanana kadar Baerbock’in aday olacağı kamuoyuna sızdırılmadı. Yeşiller Partisi, son yıllarda parti disiplini konusunda da yeni bir eşiği aşmış görünüyor.
Oysa genellikle muhafazakarların disiplinli, Yeşiller’in ise kaotik bir yapıya sahip olduğu düşünülürdü.
Yeşiller 1998 yılında ilk kez hükümete girdi
Yeşiller Partisi’nin kuruluş törenine ait görüntülerin bir öğrenci birliği toplantısına benzediğini söylemek yanlış olmaz.
Partinin tarihi boyunca kendisini hissettiren ikilik, ortalama seçmeni kazanmak gerektiğini söyleyen gerçekçi kanatla, tüm tavizleri ihanet olarak gören tutucu kanat arasındaydı.
1998’de Yeşiller, merkezin solunda yer alan SPD’nin küçük ortağı olarak ilk kez hükümete girdi. Yeşil Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, “müsli yemenin zorunlu tutulup tutulmayacağı” hakkında gazetecilerin dalga geçen sorularına maruz kalıyordu.
Partinin ortalama seçmen gözündeki kimliği o zamandan bu yana değişti.
Gerçekçi kanat güçlendi, ancak Yeşiller yol kat ettikçe içerisindeki mücadele de şiddetlendi. 1999’da Joschka Fischer, Kosova’daki NATO hava saldırılarına Yeşiller’in destek verebileceğini söylediğinde parti konferansında kırmızı boyayla protesto edildi.
2011 yılında partiden ilk eyalet başbakanı seçildi
Yeşiller içerisindeki tartışmalar on yıllarca sürdü.
Ancak eyalet hükümetlerindeki etkinlikleri Yeşiller’in de etkili bir yönetim sergileyebileceği düşüncesini pekiştirdi.
2011’de Baden-Württemberg Eyaleti’nde ilk kez Yeşiller Partisi’nden bir eyalet başbakanı seçildi. Winfried Kretschmann, ekonomik ve çevreci motivasyonlarla konumunu pekiştirdi ve destek topladı.
Üç yıl önce Yeşiller Partisi, Baerbock ile Robert Habeck’i eş başkanlar olarak belirledi.
İki lider de partinin gerçekçi kanadından geliyor ancak iki kanadı bir araya getirme becerileri oldukça yüksek. Yeşiller’in anket sonuçları yüzleri güldürdükçe, gerçekçilere yönelik muhalefet de duruluyor.
Ancak iktidar yürüyüşleri çok kolay olmayacak.
Anketlerde daha yüksek oy alıyorlar
Yeşiller’le ilgili ilginç bir detay şu: Parti genelde anketlerde göründüğü kadar yüksek oy alamıyor. Seçmenler anketlerde Yeşiller’e oy vereceğini söylemekten hoşlanıyor ancak seçim günü gelip çattığında, geleneksel bağlılıklar ve ekonomiye ilişkin pragmatik kaygılar devreye giriyor.
Bununla birlikte Yeşiller’in tüm cephelerden topa tutulması da muhtemel görünüyor. Solcular onları, ‘soya latte içmeyi işçi haklarından daha önemli bulan elit burjuvalar’ olarak görecek. Sağ ise Yeşiller’in ‘Alman arabalarını ve sosislerini yasaklamak isteyen ahlakçı vaizler’ olduğu iddiasını ortaya atacak.
Öte yandan, nükleer enerjiyi ve kömürü yavaş yavaş bitiren Merkel’in 16 yıllık liderliğinde Almanya da değişti. Artık ortalama seçmen daha “yeşil” ve Yeşiller Partisi daha ana akım bir parti haline geldi. Dolayısıyla Yeşiller karşıtı klişelerin modası geçmiş görünüyor ve bunlar seçmeni kızdırabilir.
Ne olursa olsun Yeşiller iktidara odaklanmış durumda. Artık kimse onlara müsli yemekle ilgili şaka yapamaz.