Bu röportajdan sonra Samet Liçina’ya sevgi dolu hisler beslemeye başladım…
Armağan Çağlayan’ın YouTube üzerinden yayın yaptığı “Gör Beni” isimli programın bu seferki konuğu sosyal medya fenomeni Samet Liçina oldu. Oldukça ilginç olan bu sohbetin ilgi çekici bölümlerini sizler için derledik.
Gerçekten Ken’e (Barbie bebek) benzemeye çalışıyor musunuz yoksa o bir uydurma haber mi?
Hikayenin nasıl başladığını anlatayım size: Kerimcan benim çok yakın arkadaşım. Daha estetik olmadan, bundan yıllar önce toys shop’da gezerken birden çığlık atmaya başladı. Bir yerine bir şey oldu sandım. “Noldu Can?” dedim, “Burda bir sürü sen var” dedi. Ve baktığımda bir sürü ben gördüm. Gerçekten çok benziyorlardı. Zaten aslında benim sosyal medyada ünlü olmam estetiklerle değil, estetik olmadan da Ken’e benziyor olmamdı.
Anneniz babanın ne iş yapar?
Benim babam yıllarca Almanya’da çalıştı, annem hep ev hanımıydı. Babam inşaat sektöründe çalıştı, dekorasyon işleriyle uğraştı Almanya’da uzun süre.
Siz Almanya’da mı büyüdünüz?
Hayır ben İstanbul’da büyüdüm. Benim annem Sırp, babam Karadağlı – Montenegro. Babam yıllar önce buraya geliyor savaş sebebiyle ve buraya yerleşiyorlar ailecek. Annem de turist olarak geliyor Sırbistan’dan. İlk görüşte aşk yaşıyorlar ve annem bir daha Sırbistan’a dönmüyor. Sonra ilk meyveleri ben oluyorum…
Kaç kardeşsiniz?
Aslında 3 kardeştik, yıllar önce kardeşimi kaybettim kanserden. İki kardeşiz şimdi, bir de kız kardeşim var.
Lösemi miydi?
Evet, ne yazık ki. Bu yüzden kanserli hastalara, kanserli çocuklara çok büyük ilgim ve yardımlarım var. Çünkü bu ülkede gerçekten lösemi hastalarının, kanser hastalarının tedavilerinin çok büyük paralar maliyetler olduğunu biiyorum. Gerçekten paranız yoksa ölüme terk ediliyorsunuz lösemi hastasıysanız, kanserseniz.
Sizin için hayatta en zor olan şey herhalde yaşlanmak?
Hayır, sırtımı nemlendirememek. Arkadan iki elim birbirine ulaşmadığı an ölebilirim diyebilirim diye düşünüyorum.
Hayatta sizi en mutsuz eden şey bu mu gerçekten?
Yani… Zaten sonrasında birilerine muhtaç kalmaya başlıyorsunuz ve hayat kaliteniz düşüyor. Sırtınıza nemlendirici sürmek aynı zamanda esnekliğinizi korumak, aynı zamanda dinç olmak, aynı zamanda kimseye muhtaç olmamak demek. O yüzden gelecekte iyi ve kaliteli yaşamak için şimdiden doğru adımları atmak gerekiyor.
Sizi Seda Sayan’a benzetiyorlar di mi? Daha doğrusu Seda Hanım’ı mı size benzetiyorlar?
Bilmiyorum karışık. Çok tatlı, çok seviyorum onu. Çok güzel oldu o da, iyi bi doktorla çalıştı daha önce tanışmıştım onunla. Beğeniyorum… Benzedi bana bu arada. Bi yerde ben ona benziyorum, bi yerde o bana benziyo. Ortak noktayı bulucaz Seda Abla.
Ailenizle ilişkileriniz iyi midir?
Çook, inanılmaz! Bana bebek gibi baktılar, ben de bu saatten sonra onlara bebek gibi bakıyorum. Ben ne giyiyorsam aynısını giyiyorlar, ben ne yiyorsam aynısını yiyorlar. Nerde mutlularsa orada yaşasınlar istiyorum.
Sizin poponuzda da estetik var mı?
Var. Çok zor bir operasyondu bu arada. Benim ilk operasyonumdu. Tek başına gittim ameliyata. O kadar zordu ki, kendimi camdan atmak ve ölmek istedim. Yaptıracak olanlar bu söylediğimi çok iyi dinlesinler. Çünkü sanırım en büyük acı popo estetiği.
Ne yaptırdınız siz?
İmplant. İçine bi şey koyup kapatıyorlar. Kas altına yerleştirildiği için implant, tüm kası yırtıp parçalıyor. Abartıyorum belki yırtıp parçalamıyor ama zarar veriyor. Ben eve gittiğimde yatağa uzandım yüz üstü, dizimi yukarı çekemiyorum. Öyle bir acı! Ayaklarımın üzerine basabilsem, yürüyebilsem kendimi o residance’ın camından aşağı atıp o acıyı hissetmemeyi çok isterdim. Neyse ki geçti…
Hayatınızın en kötü anısı hangisi Samet Bey?
Hayatımda gittiğim ilk cenazenin kardeşimin cenazesi olması hayatımın en büyük travmam. En çok üzüldüğüm şey, çok kötüydü… O yüzden yakınlarınızın cenazesine gitmeden kendinizi cenazeye gitmekle ilgili alıştırın. Çok kötüydü benim için kardeşimi görmek, kardeşimi gömmek. Allah kimseye yaşatmasın çok kötü.
Kaç yaşında kaybettiniz?
18’di. Bu yüzden doğru yaşamak, düzenli yaşamak, düzgün beslenmek, sağlıklı yaşamak bunların hepsi benim için çok önemli. Bunları yapıyorsam sanırım o yaşadığım travma yüzünden.
Armağan Çağlayan ve Samet Liçina’nın sohbetinin tamamını buradan seyredebilirsiniz.