Hepimiz evde durmaktan sıkıldık, hatta biraz da kafayı yedik. Ben de insanım, ben de delirmiş olabilirim çünkü ortam buna çok müsait. Gerçek bir gündem belirleyicisi olan başarılı gazeteci Ayşe Arman, koronavirüsle buluşma imkanı olsaydı (inşallah buluşmaz elbette) eminim ki ilk röportajı o yapardı diye düşündüm. Aşağıda yazılanların hiçbiri tabii ki gerçek değil ama gerçeğe de o kadar uzak değil. Ayşe Arman'ın hoşgörüsüne sığınarak kendimizi eğlendirmek istedim, hepsi bu. Umarım siz de biraz olsun şu zor günlerde tebessüm edersiniz. Geçecek arkadaşlar, hepsi geçecek…
Hemen konuya giriyorum. İlk defa bir röportajda bu kadar heyecanlandım, kalbim sıkıştı, zaman zaman nefesim kesildi. Onu bir görseniz fıkır fıkır, yerine duramıyor; anlatılanlar az bile. Enerjisi inanılmaz; beni hemen etkisi altına aldı. İşte kanlı canlı karşımda ve ben onu tabii ki hemen bırakmadım. Zekeriyaköy'de muhteşem bir villada hem fotoğraf çektik, hem röportaj yaptık, hem de Şükran'cığımın ev yapımı pangolinli kurabiyelerinin tadına baktık. Bu tarafa yolunuz düşerse Şüko'ya mutlaka uğrayın.
Sorularıma geçicem ama bacak boyun inanılmaz! Benimkinden bile uzun görünüyor. Genetik şans mı bu?
(gülüyor) Evet Ayşe, mutasyondan. Ailede pek yok ama ufak tefek müdahaleler de var tabii 🙂
İyi bir kariyerin var aslında. Boston'da MBA de yapmışsın ama delilik var biraz sende galiba. Nerden esti bu sıradan insanların arasına karışmak?
(düşünüyor) Ayşe çok anlık biliyor musun? Saniyede karar verdim; hiçbir şeyimi almadan geldim ve işte burdayım. Görünmez olmak istedim belki de fakir insanlar gibi…
Valla bravo! Ben sevgilimin yanına Dubai'ye giderken bile 6 ay önce hazırlık yapıyorum. Bacaklarım uzun olduğu için hazırlık da uzun sürüyor. Peki buradan nereye?
(gaz çıkarıyor) Bilmiyorum Ayşe, kendimi nerede özgür hissedersem orada olacağım. Plan yapmayı bırakalı çok oldu…
Seni tavlamak zor mu? Öyle bir zırhın var gibi sanki…
(toplama çıkarma yapıyor) Ya benim en kötü huyum, herkesi kendim gibi bilmem Ayşe. Sürekli sığınacak bir liman arıyorum galiba, bu yüzden çok fazla birlikteliğim oldu aslında 🙂 Toplum bunu farklı algılıyor. Halbuki çok basit şifrelerim var…
Dubai'de hiç şifreli virüs yok biliyor musun? Bilmiyorum belki de Ömer'in enerjisi beni de korudu…
(sinirleniyor) Olabilir, bi şey diyemem. (not alıyor)
Zehir gibi bir zekan var, kimse sana yetişemiyor. Yok mu senin de sinir olduğun şeyler? Kusursuz musun?
(pide söylüyor) Takıntılı insan sevmiyorum Ayşe. En son birlikte olduğum kişilerden temizlik takıntısı yüzünden ayrıldım mesela. Sürekli bir hijyen, sürekli bir manyaklık! Benim özgür yapıma ters böyle şeyler. Mıç mıç olmayı seviyorum ben, mıncırılmayı seviyorum. “Sevmek pisliktir” demişti bir yazar kimdi şimdi unuttum…
Senden hiç haberimiz yokken bir anda tüm dünya seni konuşur oldu. Nasıl becerdin bunu?
(Fahrettin Koca'nın twitter'ına bakıyor) Tesadüf değil tabii ki. Bir kere çok başarılı isimlerle çalıştım. Sabahladığımız günler oldu, çok emek verdik ve bir anda patladık. Doğru zamanda doğru yerdeydim bir de Ayşe. Wuhan bu anlamda muazzam bir yer. Gidip görmeni çok isterim. Orada müthiş yetenekler var.
Hiç bakıyor musun kendinle ilgili haberlere falan? Ben en son jakuzide okudum seninle ilgili son haberleri…
(kese atıyor) Evet bakıyorum sık sık. Trump'ı çok seviyorum. Arkadaşlarla toplanıp seyrediyoruz bazen hafta sonları onun açıklamalarını. Arkadaşın evini de bok götürüyor bu arada, müthiş bir ortam. Bir gün gelmeni çok isterim!
Senin adını en son nerde duyarız sence? Mesela Burj Al Arab'ın oraya gitsem duyar mıyım?
(TikTok çekiyor) Memlekete dönmeyi hiç istemiyorum açıkçası. Sınırları aşıp yeni ufuklar keşfetmeyi istiyorum, bunu da bir ölçüde başardım. “Nerde çokluk, orda bokluk” felsefesini benimsedim ben Ayşe. Bu felsefe beni bugünlere getirdi. Gülben Ergen'in “Unutmayın ki bana hiçbir şey olmaz” lafına da çok gülerim, büyük motivasyon benim için bu. Tabii ki size her şeyi yapabilirim 🙂 Bu konuda piyasada tekim diyebilirim. Ayrıca Seda Sayan'ın da dediği gibi “Herkes ayağını denk alacak!”