Kadına yönelik şiddetin daha görünür hale geldiği günümüzde konuşmamız gereken şeyler var: Sanatlarında efsane olan insanlar! Onları filmleriyle, şarkılarıyla, şiirleriyle, verdikleri unutulmaz eserlerle tanıyoruz ama özel hayatlarında yaptıklarını affedemiyoruz…
Türk sinemasına başyapıtlar kazandıran, Altın Palmiye aldığı Yol filmiyle efsane haline gelen, filmlerinde verdiği toplumsal mesajlarla bir dönemin ruhunu yansıtan Yılmaz Güney…
Ama Yılmaz Güney’in beyazperdede efsane olması, ortaya koyduğu eserlerle tarihe damga vurması birtakım gerçekleri bir nebze de olsa hafifletmiyor.
Nebahat Çehre güçlü kadın imajıyla son zamanların en çok konuşulan isimlerinden biri, hiç şüphesiz… Canlandırdığı karakterlerin kendine has özelliklerini yansıtma şekliyle ekran karşısında kendisine hayran bırakan Nebahat Çehre bir dönem Yılmaz Güney ile birlikteydi. Kavgayla dolu olduğu her daim konuşulan bu ilişkide Nebahat Çehre’nin yaşadıkları ise tam anlamıyla korkunç… Nebahat Çehre’nin kafasına bardak koyan Yılmaz Güney’in bardağı nişan alması, onu öldüresiyle dövmesi, hatta bir kavga sonrası bilerek arabayla ezmesi tutkulu bir aşk olarak gösterilse de aslında bir vahşet.
Acıyla yoğrulan hayatını kendisine ilham kaynağı yapan, şöhret basamaklarını birer birer tırmanırken arabeskin efsanesi haline gelen ve tüm Türkiye’nin ‘baba’sı olan Müslüm Gürses…
Yoksulluk ve öz babası tarafından öldürülen annesiyle başlayan acı dolu yaşamı Müslüm Gürses’in peşini bir an olsun bırakmadı. Geçirdiği kazanın ardından öldü zannedilerek morga kaldırılması, bir dizi ameliyat sonrası tüm yaşamını etkileyecek noksanlarla baş etmesi ve diğer her şey… Tüm bunlar Müslüm Gürses’in nahif ruhunu besledi ve onu arabeskin babası yaptı.
Şarkılarını dinleyen herkesi binbir türlü ruh haline soktu, zaman zaman depresyona sokarken en güzel anlarımızda yanımızda oldu, efsane sesiyle bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Bir baba şefkatiyle dinlediğimiz şarkıları Müslüm Gürses’i hepimizin efsanesi haline getirdi. Ama…
Ama Müslüm Gürses’in arabeskin babası olması, unutulmaz şarkılara kusursuz bir yorum getirmesi, kitleleri peşinden sürükleyerek tüm zamanlara damgasını vurması hayatındaki gerçekleri değiştirmiyor.
Özellikle filmi gösterime girdikten sonra popüler hale gelen eşi Muhterem Nur’a uyguladığı şiddetten konuşalım mesela… Kaburgalarını kırdı, saçlarını eline doladı, öldüresiye dövdü. Muhterem Nur açıklamalarıyla Müslüm Gürses’i hoş gördüğünü, öfkesinin kaynağını anladığını ve affettiğini söylese de gerçekler değişmiyor. Türkiye’nin çok büyük bir kesimi için kahraman olan Müslüm Gürses’in eşine uyguladığı şiddet affedilemez…
İnşaatta türkü söylerken keşfedilen, yaklaşık 40 yıldır Türkiye’de arabesk müziğin en büyük isimlerinden biri olan ve ‘imparator’ lakabının yanı sıra ilişkileriyle her daim gündemde olan İbrahim Tatlıses…
Fakir bir ailede doğdu, babası hapisteyken dünyaya geldiği için tüm hayatı çalışmakla geçti ve inşaatta türkü söylerken keşfedilince Türkiye’nin en büyük seslerinden biri oldu. Müzik çevrelerince özel kabul edilen sesiyle türküler söyledi, sinemaya adım attıktan sonra Yeşilçam’a da damgasını vurdu ve açıklamaları, siyasi hayatı ve karmaşık ilişkileriyle her daim ülke gündeminden düşmedi.
Uğradığı silahlı saldırı sonrası hayatta kalan İbrahim Tatlıses’in tüm bu özellikleri onu Türkiye’de her daim çok konuşulan bir isim haline getirdi. Ama…
Ama İbrahim Tatlıses’in özel bir sesi olması, kitleleri peşinden sürükleyerek Türkiye’nin son 40 yılına damgasını vurması ya da türkülere eşsiz bir yorum getirmesi özel hayatındaki açmazların hiçbirini değiştirmiyor.
Perihan Savaş hamileyken şiddet gördü, Asena’yı kıskanan Derya Tuna kameralar önünde silahlı saldırıya uğradı ve saldırgan emri Tatlıses’ten aldığını iddia etti, Asena kendisine buz kovası fırlatıldığını anlattı.
Daha bilmediğimiz pek çok olayın olduğunu düşününce İbrahim Tatlıses’in özel sesi kendisinden uzaklaştırıyor.
Şiir denince akla ilk gelen isimlerden biri olan, unutulmaz eserleriyle Türk şiirini yeniden inşa eden ve her birimizde izler bırakan Cemal Süreya…
Annesini genç yaşta kaybettikten sonra üvey annesiyle büyüdü, ailesinde pek çok problem yaşadı, olaylı biten evlilikleri ve ilişkileri şiirini besledi. Yazdığı aşk şiirleriyle yıllardır her döneme damgasını vurdu, dizeleriyle unutulmazlar arasına girdi, çalkantılı yaşamı ve şair camiasındaki ilişkileriyle her daim çok konuşuldu.
Antolojisindeki aşk şiirleri, yaşamından kesitleri yansıttığı dizeleri ve şefkatli sözleriyle Cemal Süreya İkinci Yeni akımının en önemli isimlerinden biri elbette. Ama…
Ama Cemal Süreya’nın içinde bulunduğu akımın en önemli isimlerinden biri olması, Türk şiirini bambaşka bir noktaya taşıması, kendisini izleyen şairlere yol açması özel hayatındaki sıkıntıları affettirmiyor.
Maddi sıkıntılar yaşadığı sırada ilk eşi Seniha Hanım’a şiddet uyguladı, Üvercinka ismini verdiği bir kadınla evliliği sırasında birlikte oldu, uyguladığı şiddet öyle bir noktaya vardı ki Seniha Hanım evi terk etmek zorunda kaldı. Kıskançlıklar ve kavgalarla örülü olan ikinci evliliği de benzer bir şekilde bitti, Zuhal Hanım ağzının burnunun kan içinde kaldığını ifade etti. Ve Türkiye’nin en verimli ilişkilerinden biri olarak kabul edilen aşkında Tomris Uyar’a da şiddet uyguladı.
Alkol problemi ve maddi sıkıntılar her zaman sebep gibi gösterilse de ilişkide olduğu kadınların tamamına şiddet uygulaması Cemal Süreya’nın şiirine hiç yakışmadı.
Yılmaz Güney, Müslüm Gürses, İbrahim Tatlıses, Cemal Süreya ve daha sayamadığımız pek çok isim… Hepsi çok başarılı, sanatlarında birer efsane ve alanlarında benzersiz ama yaptıkları da ortada…