Çatlak Şanzel'in her cümlesi sanki bir filmin senaryosu gibi…
Armağan Çağlayan YouTube'daki Gör Beni programında yine çok konuşulacak bir röportaja imza attık. Çağalayan'ın konuğu bu kez şarkıcı Çatlak Şanzel oldu. Bu programın dikkat çeken kısımlarını sizler için derledik.
Size niye Çatlak Şanzel diyorlar? Çatlak lakabını size kim koydu?
Kısa cevap: Çatlak olduğum için. Uzun cevap, biraz deli doluyum tabiri caizse, Ankara tabiriyle “Harbi kız” falan diyorlar. Çok fazla içime atamam, içime attığım zaman daha hırçın oluyorum çünkü. Ağzıma geleni pat diye söylerim onun için de çatlak dediler. Ama lakabımı piyanist bir abim koydu. Çok gayrimeşru bir abiye kafa tutmuştum, o da kafama silah dayamıştı. “Çatlak la bu karı” falan dedi. Normalde sahneye davet ederken beni insanlar, piyanistlerim işte “kraliçem, prensesimiz Şanzel” diye davet ederlerdi. Ben o gideri yaptıktan sonra o abimize, espriyle karışık “karşınızda çatlak” falan öyle kaldı.
Kaç yıldır sahneye çıkıyorsunuz?
12 yaşımdan beri
Peki 12 yaşında ilk nerde çıktınız?
Düğün salonları ve çay bahçeleri.
Sonra?
Sonra cezaevine girdim.
Niye?
Cinayetten.
Öldürdünüz birini?
Öldürdüm evet.
Kimi?
Aslında bunu şu an açıklamam çok doğru olur mu bilmiyorum ama. Aslında söylemek istiyorum. Hani böyle sağlık çalışanlarına şiddet falan deniliyor. O şekilde görmesinler lütfen. Babaannem yanlış ameliyatta vefat etti. Ve babaannemi öldüren doktoru öldürdüm. Ben de çocuktum, 17 yaşındaydım. %99 değil, %100 doktor hatası olduğunu öğrendik.
Peki kaç yıl cezaevinde yattınız?
36 sene aldım, 24'e indi. O zaman eski yasa 3/1'i yatılıyordu. 7 sene 2 ay 10 gün yattım. Yaşım tutmuyordu zaten, üniversiteyi kazanmıştım ve ilk kez suç işliyordum. Bunlar da göz önünde tutularak cezam indirildi. 7 sene 2 ay 10 günle kurtuldum. Ondan sonra alışkanlık yaptı, bir kaç kere de yaralamadan girdim.
Şanzel ne demek?
Eşi benzeri bulunmaz, şanlı kız demek.
Kim koymuş isminizi?
Babam.
Demin siz Floransa doğumluyum mu dediniz?
Fransa doğumluyum. Babam iş için gitmiş, annemi de götürmüş. Erken doğum yapmış annem. Orda doğmuşum ve gelmişim. 10 gün falan yani bebekken, hatırlamıyorum bilmiyorum. Doğduğum caddenin adını aslında babam Şanzelize koymuş. Sonradan işte çok uzun oluyor, böyle biraz köylü gibi falan filan tabiri cazise. Köylü deyince yine yanlış aksetmek istemiyorum. Hani derler ya çok uzun böyle hoş durmuyor gibilerinden. Şanzel diye kısaltmış babam. Abim dalga geçer benle “Allahtan Ankara'da bir yerde doğmadın, adın Yenidoğan Ulus olurdu” falan diye.
Hiç evlendiniz mi Şanzel Hanım?
Evlenmedim. Hiç evlenmedim. Aslında şöyle açıklayayım, cezaevinde hiç tanımadığım bir adamla evlendim. Sırf müdüre inat! Ve hala tanımıyorum adamı iki kere gördüm ve hala onunla bir nikahım var. Onun dışında ciddi anlamda sadece kağıt üzerinde bir evlilik. Ciddi anlamda hiç evlenmedim çünkü hep aldatılıyorum. Beni niye seviyorlar, dobra olduğum için seviyorlar sevenler. Bu konuda da doğruyu söylemek istiyorum. Cezaevinde kadınlar erkekler koğuşuna mektup atıyorlar. Can sıkıntısı ne yapsınlar, mektup arkadaşlığı yapıyorlar. Ben o zaman nişanlıyım tabii cezaevinde, küçüğüm. Kadının bi tanesi atamamış, bunu atar mısın dedi bana. Atarım dedim. Ben fırlattım, sonra müdür geldi. Bunu kim attı dedi, ben attım dedim. Baktım herkes yaşmağını kapattı, herkes namuslu moduna girdi. Sonra “burası namuslu bir cezaevi” deyince o sırada ben bakireyim zaten. Ne demek namus yani? Sonra müdüre saldırdım, hücreye atıldım. Ama itiraf ettim, doğruyu söyledim. O abi de, abi diyorum şu anki eşime. Madem namus nikahla oluyo, işte ben ailemi gönderiyorum, dışardan işlemleri başlatıyorum, nikah kıycam. Annem de yatıyordu benimle, annem suçu üzerine almaya çalışmıştı. Annemle de cezamın bir bölümünü birlikte yattık. Annem çıldırıyor tabii beni vazgeçirmek için. “Şanzel o adam teröristmiş” Terörist de olsa evlencem. “Şanzel o adam 70 yaşındaymış” 70 yaşında olsa da evlencem. Vazgeçiremediler beni. İnatlaştım, çünkü hak etmediğim bi kelime duydum müdürden. Sormadı, araştırmadı, bunu sen mi yazdın diye ki ben yazmamıştım, yardımcı olmuştum. Bi baktım beni çağırıyorlar müdüriyetten. Gittim ne oldu ne bitti bilmiyorum, evlendim.
Peki sonra niye şimdi resmen boşanmıyorsunuz?
Adamı bulamadım. Sonra adam sürgün gitmiş. Adam da bana haksızlık ettiği için müdür, o da müdüre saldırmış, o da hücre cezası almış. Sonra onu başka bir yere sürgüne göndermişler. Bir dönem bulamadım. Ondan sonra “amaaan ne zararı var bana kalsın” dedim. Sonra en son bi cezaevine girdiğimde bi kız arkadaşımı gördüm Yozgatlı. “Şanzel sen bu isimli biriyle evli misin?” dedi. Sana ne dedim, niye öyle bir şey soruyorsun o benim özelim dedim. Yok dedi, “yazık evlenmiş de karısı bana nikah yapmıyor diye ağlıyor” dedi. Çok üzüldüm. Üç tane de çocuğu olmuş. Adam da benden boşanmıyor, ben de ondan boşanmıyorum ne bileyim. Boşanmak istese bulur da bi gönül borcundan dolayı herhalde. Ben ne zaman istesem adam boşanmaya razı bence. Ben de uykudan kalkıcam da sabaha kadar çalışıp, adliyeye gidicem… Zaten bu yaralamadan girdiğim cezalar da hep mahkemeyi takip etmediğim için.
Azer Bülbül'le de çok yakın ardaşmışsınız di mi?
Kan kardeşimdi.
Ünlü olmada önce mi?
Yok ünlü olduktan sonra. Biz tanıştık, kanka olduk. Azer Bülbül'ün sevgilisi benim yakın arkadaşımdı çok sevdiğim. Adanalı Sevcan, ismini de vereyim. Azer Bülbül de onu dükkanda istemiyor rahat hareket edemeyecek, kadınlara sulanamayacak ya rahmetli. Sevcan'ı o dükkanda çalıştırmıyordu. Sevcan da de bana soruyordu “Şanzel bi karıyla kızla görürsen söyle” diye, tabii ispiyon ediyordum ben de çünkü arkadaşım. Sonra kanka olduk, Azer Bülbül de benim söylediğimi anladı. Birbirimizi çok seviyorduk ama kedi köpek gibiydik. Çok şakalaşırdık.
Sizin şarkı söylerken teatral bir havanız var ya, mesela o şarkılara çalışıyor musunuz nerde ne yapacağınızı , oraya hangi kelimeleri ekleyeceğinizi?
Yok yok, hiç çalışmıyorum ya doğaçlama. İçimden ne geliyorsa o sıra öyle yapıyorum. Hatta bi dahaki sefere söylediğimde de aynı şekilde. Öyle öyle şarkı değişiyor, gerçeğini unutuyorum şarkının. İsmail YK çok kızıyordur bana. Bi emniyet müdürü abim seni çok elit bir düğüne götürücem, rica ediyorum orda küfür etme dedi. Tabii abi dedim. Bacısını sevdiğim değil de Nerdesin'in normalini oku. Şarkının sözlerini unuttum, yine küfür ettim. Gerçekten unuttum. Yıllardır adamın şarkısını değiştirdim. Bacısını sevdiğim nerden çıktı hemen ondan da bahsedeyim. Mekan sahibi Sakallı Nurettim Abim baktı, ben içtikçe birilerine sataşıyorum. Esirgediğinden değil, sarhoş olacak millete sataşacak diye. Hemen bi tane komiyi çağırdım. Git dedim çantamdan para al, yandaki Tekel'den bi 70'lik al gel. Bekliyorum bekliyorum çocuk gelmiyo. O da nazımın geçtiği bir çocuk, yoksa bacısını sevdiğim demek haddim değil. Aramızda abla kardeş ilişkisi var. “Nerdesin bacısını sevdiğim” diye öyle söyledim. “Abla niye küfür ettin” dedi. “Sana etmedim dedim, sinirlendim. Vermiyo adam rakıyı” dedim. Öyle kaldı.
Sosyal güvenceniz var mı?
Var
Çünkü sonradan böyle çok garip hikayeler okuyup duyuyoruz ya o yüzden.
Aslında o hikayelere benziyor benim hikayem. Gençlere kötü örnek olmak istemiyorum ama aslında kötü örnek olacağımı düşünmüyorum bunu konuşarak. Durumum çok daha fazla iyiydi. İşte ne bileyim kapımda aynı da 9 tane arabam vardı. Bugün kırmızı kostüm giycem, kırmızı arabamı yıkatın falan havalara girerdim. Ben bi ara uyuşturucu kullandım. Küçük hayranlarım falan izliyorsa hepsinden özür dilerim, gençlere kötü örnek olmak istemiyorum. Uyuşturucu kullandım, oldu n'apayım bi kere. Çok kötü bir şeymiş. Zararın neresinden dönsen kardır. Allah o durumda olan kardeşlerimize yardım etsin. Her şeyimi kaybettim. Arabalarım gitti Biraz da iyi niyetliyim. Bazı erkek arkadaşlarım da benim üstüme yapak dedi, yapak aşkım dedim.
Sonra hayata bir daha sıfırdan başladınız.
Aynen öyle oldu. Olsun canım sağolsun ama keşke yapmamış olsaydım, keşke kullanmamış olsaydım. Hep paramdan oldum, hadi parayı tekrar kazanabilirsin. Sağlığımdan oldum, psikolojim bozuldu, ailemi yıprattım.
Tedavi mi gördünüz?
Kendi irademle bıraktım.
Ondan sonra mı kilo aldınız?
Hayır, uyuşturucuyla alakası yok aslında kilomun. Ayağım koptu. Biraz oldu aslında onunla alakası. Uyuşturucu almak için balkondan atladım. Ayağım koptu, sonra geri dikildi. Böyle küçük parça bir et tutuyordu. Balkondan atlayınca kemiğim ayağımı kesti. Büyük bir ameliyat geçirdim. Hatta doktorumun söylediğine göre Türkiye'nin en büyük ortopedi alanında ikinci ameliyatını geçirmişim. Allahtan sakat kalmadım ama medikal kullandım. O sıra benim ceza patladı. Firar ettim, kaçtım gitmedim. Ondan sonra açığa gitmeyince yakalandım. Ayağımda medikal olduğu için ye iç yat ne olur cezaevinde düşünün. Kilo almaya başladım.
Röportajın tamamını buradan izleyebilirsiniz