Dizi ve Filmlerdeki O Meşhur Sahnelerin Çekildiği Sırada Aklından Neler Geçtiğini Cesurca İtiraf Eden Ünlü İsimler

“Yabancıların karşısında soyunmak son derece utanç verici. Ama hayattaki pek çok şey gibi, bir süre sonra siz de herkes gibi alışıyor ve hatta eğlenmeye başlıyorsunuz.” 

“O sahne gerçekten çok tuhaftı. Bu benim setteki ilk günümdü. Sanırım bu da aradaki buzları eritmek açısından iyi oldu.” 

“Rolümün bir parçasıydı ve yaptım. Siz de 'her şeyi' gördünüz işte!”

“Bu sahneleri çekmek şehvetli ya da memnuniyet verici bir an değil. Ortam gerçekten çok sıcak olur ve çok terli ve rahatsız hissedersiniz. Dahası (Grinin 50 Tonu filminde) ellerim, ayaklarım ve gözlerim bağlıydı ve o tuhaf aletle bana vuruluyordu. Duygusal olarak çok zordu.”

“Biz dizideki o sahnelerin gerçekçi olmasını istiyoruz, fakat gerçek olmasını istemiyoruz. Ben de bu tarz sahnelerde ped gibi bir şey giyiyorum. Bu vücudunuza yapışan bir çeşit yaprak ped.” 

Bu filmindeki cüretkar sahneleriyle çok konuşulan genç yıldız, bu sahnelerin basına yansıma biçiminden de çok rahatsız olduğunu öyle itiraf etmişti: “Ben sadece bir karaktere hayat verdim, can verdim, kan verdim.”

“O malum sahneden önce tabi ki birkaç shot attım. Çekim sonrasında ise bunu bir daha yapmak zorunda olmayacağımı kutlamak için birkaç bardak daha içtim.” 

“Çarşafların arasına tam anlamıyla karışmış haldeyken yanınızdaki oyuncuya dönüp, “Burada ne halt ediyoruz?” dersiniz. “Sevgili anneciğim, bugün işte şu oyuncunun sol testisi yanaklarıma değdi.” Bu sahneler hakkında böyle düşünürseniz, bu pek de etik olmaz.”

“Neyse ki Sofia 'Bunu hızlıca halledeceğiz, burada çekeceğiz, üç kere tekrarlayacağız ve bitti!' diyerek beni rahatlattı, ama genelde erkek yönetmenler aynı sahneyi mümkün olan her açıdan çekmek istiyor.”

“İlk başta durum rahatsız edici ve garip geliyor ama sonra bu gariplik eriyor ve diyorsun ki 'Tamam, bunu yapıyoruz. Öyleyse tadını çıkaralım.' Anlıyorsunuz ya… O sırada o anın içindesiniz ve bu gerçekleşiyor. Daha iyiye gideceği de yok, o zaman en azından tadını çıkaralım.”

“Orada uzanıyordum. Vücudum bir çeşit ablukaya alınmış gibiydi. Ve o an düşünüyordum. 'Bu yataktan çıkmak istiyorum. Bu sahneden çıkmak istiyorum. Bu hayattan çıkmak istiyorum. Bana bunu kim yaptı?' Ve o an fark ettim. Ben kendimin patronuyum. Bunu ben yazdım. Ben yönetiyorum. Kendimi burada tutan kişi yine benim!” 

“Böyle bir karakteri aldığında, o karakterin doğası neyi gerektiriyorsa onu tam anlamıyla canlandırmak ve izleyiciye yansıtmak istersin. Bunu yapmak zorundasın. Kendini düşünemezsin. Ben de düşünmedim. Çünkü o ben değilim, o başka bir insanın tasviri.” 

“O sahneleri çekmek gerçekten çok zordu. Partnerinizin kadın, erkek ya da arkadaşınız olması fark etmez. Sonuçta ışığı ayarlayan, pozisyonunuzu değiştiren 100 kadar set ekibi de sizinledir… Her neyse, hiç rahat bir ortam değil!” 

Türkiye'nin ilk vampir dizisi Yaşamayanlar'da Kerem Bursin'in dizideki sevgilisi rolünü canlandıran Nilperi Şahinkaya, dizideki sahnesiyle ilgili “Babama diziyi izlememesini söyledim.” itirafında bulunmuştu.

“O sahneler ile ilgili rahat hissettiğini söyleyen herkes uyduruyor. Sahnenin koreografisi aslında çok yavan. Her şey kamera açılarıyla ilgili fakat yine de sahneyi tekrar ve tekrar çekmek zorunda kalabiliyorsunuz. Tamamen zamanlama ve teknikle ilgili.”

“O sahne gerçekten çok zordu… Oyuncular partnerinin ışığını takip etmek, onun repliğini kesmemek gibi konularda zaman geçtikçe epey profesyonel ve uzman oluyorlar. Bütün bunlar oldukça sanatsal şeyler. İşte tam da bu nedenle eğer duygusal bir yakınlık hissedeceksen de hemen bu duyguyu kestirip atmak zorundasın. Bu ilişki, gerçek hayatta darmadağındır. Biz de bu sahneleri çekerken 'mükemmel bir dağınıklık' yaratmaya çalışıyoruz!” 

“Oldukça uygunsuz olduğunu hissettiğiniz zaman işte bu; eşin olmayan bir adamla yalnızsın ve bu adamın da bir kocası var, adam iç çamaşırlarıyla ve sen de iç çamaşırlarınlasın.”

“Karşımda oturuyor, üstünü çıkarıyorum… Sahnedeki bütün replikleri unuttum. Sadece bu film değil daha önce ezberlediğim bütün replikleri! Ellerim terlemişti. Ne olduğunu anlayamadım. İlk defa piyangoyu tutturmuş 14 yaşında bir çocuk gibi görünmek istemedim ama ne yapacağımı da bilemedim. Sahne bitmişti ve refleks olarak ellerimle göğüslerini kapattım ama şimdi fark ediyorum ki kahramanlıkla taciz arasında ince bir çizgi var.”

“Bu benim için oldukça sinir bozucu bir durumdu. Bir daha asla böyle bir şey yapmak istemediğimi film çekimi bittikten sonra ajansıma söyledim.” 

“Daha önce böyle bir sahne çekmemiştim ve çok gergindim. 'Öp' diyorlardı ve daha da geriliyordum. Ama komik kısmı bu ekiple tam bir aile olmamız. Birbirimizi o kadar iyi tanıyorduk ki böyle bir sahne olduğunda herkes gerildiğimi bildiği için benden bile gergin oluyordu.”

“Bu sahneyi ailemin de seyredeceğini düşündükçe oynamak benim için gitgide daha zor hale geliyordu. Bu sahnelerin çekimi sırasında babamı ve erkek kardeşimi düşündüm hep. Bu yüzden de sahneler kısa sürdü çok uzun olmadı.”

“Etrafta film ekibinden yaklaşık 60 kişi vardı. Oturup salamlı sandviçlerini yiyorlardı. Bu gerçekten de hiç çekici bir durum değildi.”

Yavuz Bingöl ile yakın sahnelerinin olduğu bu filmin için, Aslan şöyle demişti: “Hayır, niye rahatsız olayım! Onlar Hacer'in memeleri. Oğluna süt vermiş bir annenin memeleri”