Dünya Bankası’ndan yapılan açıklamada, Türkiye’de yoksulluk oranının üst üste ikinci yıl da artarak 2020’de yüzde 12,2’ye yükseldiği bildirildi. Bir önceki yılda yüzde 10,2 olduğu belirtilen Türkiye’deki yoksulluk oranının salgın öncesi seviyelere dönmesinin zor olacağı uyarısında bulunuldu.
‘Yoksulluk 2020 yılında yüzde 12,2 seviyesine yükseldi’
Toparlanma ile birlikte ekonomik risklerin de ortaya çıktığına işaret edilen raporda, “2020 yılında güçlü bir toparlanma sağlamaya yönelik tasarlanan politikalar, özellikle yurt içi enflasyon, kurda değer kaybı ve dış rezervlerin azalması başta olmak üzere dengesizliklerin ve risklerin artmasına neden oldu. Finans dışı şirketler kesimindeki borçlar 2020 yılının ilk altı aylık döneminde GSYH’nın yüzde 9’u oranında artması ile birlikte şirketler ve bankalar da baskı altına girdi.” denildi.
Dünya Bankası’nın raporunun devamında şu ifadeler yer aldı:
“İstihdamı korumaya yönelik uygulamaya konulan işten çıkarma yasağına rağmen, 2020 ortası itibarıyla milyonlarca kişi işgücünü terk etti.
Genel olarak işgücü piyasası yıl sonuna doğru iyi bir toparlanma yaşamasına rağmen, kadınlar, gençler, düşük vasıflı ve kayıt dışı çalışanlar bunun dışında kaldı.
Düşük gelirli hanehalklarını etkileyen yüksek enflasyon ile birlikte bu durum, 2020 yılında yoksulluğun sert bir şekilde yükseldiği anlamına geliyor.
Yoksulluk üst üste ikinci yıl da artarak 2019 yılındaki yüzde 10,2 seviyesinden 2020 yılında yüzde 12,2 seviyesine yükseldi.”
‘Türkiye ekonomisinin 2021’de yüzde 5 büyümesi bekleniyor’
Türkiye’nin 2021 yılında reel ekonomide bir yükseliş yaşamasının beklendiğine işaret edilen raporda, ancak makroekonomik politika belirsizlikleri ve yüksek kırılganlıkların olduğu bir ortamın mevcudiyetine değiniliyor. Bugün yayınlanan Dünya Bankası’nın Nisan 2021 raporuna göre, Türkiye ekonomisinin 2021 yılında yüzde 5 büyümesi bekleniyor.
“Türkiye’nin aşılama programında bugüne kadar iyi bir ilerleme kaydedilmesine rağmen, program halen erken aşamalarda ve Covid-19 salgınının yeniden canlanması ve aşılamanın yaygınlaştırılması önündeki riskler büyümeyi frenleyebilir.” değerlendirmesinin yapıldığı raporda, “Türkiye, sağlam bir para politikası duruşu konusunda kararlılığını açıklamıştır, ancak piyasadaki oynaklıklar ve liradaki değer kaybı enflasyonu düşürmede kaydedilen ilerlemeyi yavaşlatacaktır. Makroekonomik istikrarı yeniden tesis etmek için Merkez Bankası’nın enflasyonu düşürme konusunda kararlılığını sürdürmesi ve hükümet tarafından desteklenmesi gerekmektedir.” tavsiyesinde bulunuldu.
Dünya Bankası’ndan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na tavsiyeler
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na tavsiyelerin de yer aldığı Dünya Bankası’nın raporunda şöyle deniliyor:
“Gelişmiş ekonomilerde çok gevşek para politikasına son verilmesi ihtimaliyle ilgili spekülasyonlar arttıkça, dış oynaklıkların artması riski de ortaya çıkmaktadır. Merkez Bankası, bu tür potansiyel piyasa dalgalanmaları durumunda tampon görevi görecek uluslararası rezervlerin seviyesini önemli ölçüde yükseltmeyi hedeflemelidir.
Covid-19 salgınının başlangıcından bu yana yürürlükte olan gevşetilmiş makroihtiyadi esneklikler geri çekildiğinde, bildirilen takipteki kredi seviyeleri artabilir. Yetkililer, bu geri çekmenin yanı sıra, iflas ve borç çerçevelerini güçlendirerek problemli varlıkların düzenli ve etkin bir şekilde çözümlenmesini destekleyebilir.
Kapsayıcı ve tam bir ekonomik toparlanmanın sağlanmasında, en çok ihtiyaç duyan hanehalklarını ve firmaları hedefleyen destekler ile birlikte maliye politikası da rol oynamaya devam etmelidir.
Daha kapsayıcı bir toparlanma için, iş gücü piyasasının etkililiğini geliştirmek amacıyla, insanları güçlendirilmiş becerilerle işe geri dönmelerini destekleyen aktif iş gücü piyasası programlarına ihtiyaç duyulmaktadır.
Uluslararası ticaret ve yatırımın önündeki engellerin azaltılması ve piyasa entegrasyonu, ihracatın ve üretkenliğin arttırılmasında ileriye dönük olarak kritik öneme sahip olacaktır.”