Gülşen gibi sanatçılar gerekiyor ülkemize!
Gülşen şarkıları, dansları ve magazin dünyasından uzak yaşamıyla hiç kuşkusuz son dönemin en başarılı kadın şarkıcılarından biri…
Kusursuz sesi, doğru şarkıyı bulmadaki ustalığı ve hayranlarını tanımasının yanı sıra bu başarısının arkasında eşi Ozan Çolakoğlu ve oğlu Azur Benan var.
Sesi, şarkıları, sahnesi, sahnede giydiği birbirinden güzel kıyafetleri kadar açıklamalarıyla da sık sık gündeme geliyor Gülşen.
Sizler için o açıklamaları derledik bugün. Neden derseniz, sanatçıların belli bir ideolojiye sıkıştığı ve istediğini konuşamadığı bugünlerde Gülşen açıklamalarıyla çoğu zaman bir güneş gibi doğuyor. İşte o açıklamaları…
“Özgürlükleri kısıtlayacak her şeyin karşısında olmalıyız.”
Magazin basınının tuhaf bir şekilde 'iddialı' olarak tanımladığı kıyafetleri sahnede çok güzel taşıyan Gülşen, Kıbrıs konserinde giydiği bu elbiseyle çok konuşulmuştu. Eleştirileri değerlendiren Gülşen'in bu açıklaması karakterini de ortaya koyuyor elbette:
“Özgür bir birey olarak ne giyeceğime ben karar veririm, başkası değil… Yıllardır beni bu tarz kıyafetlerle sıkça görüyorsunuz. Konuşulması garip geldi. Kafaların değişmesi lazım. Gündemimizde kadınların ve erkeklerin yaşadığı ciddi şiddet olayları varken, iki tarafı da birbirinden üstün gösterecek durumların olmaması gerekiyor. Ben de Ozan da bir bireyiz… Ne yapacağımıza karar verecek yaşta ve zekâdayız. Özgürlükleri kısıtlayacak her şeyin karşısında olmalıyız.”
“Dünyaya tekrar gelecek olsam; yine Atatürk çocuğu olmak, yine şarkı yazmak, yine şarkı söylemek isterdim.”
Atatürk'ün imzasını koluna dövme yaptıran ve vücudunda en sevdiği yerin orası olduğunu paylaşan Gülşen, Instagram hesabında da hem milli bayramları kutluyor hem de Atatürk'ü anıyor. Albüm çalışmaları sırasında kendisine sorulan soru üzerine verdiği yanıt da ayakta alkışlatıyor:
“Dünyaya tekrar gelecek olsam; yine Atatürk çocuğu olmak, yine şarkı yazmak, yine şarkı söylemek isterdim.”
“Ozan, giydiğim şeylere çok tepki veriyor. Aşırı beğeniyor. Benim güzel karım diyor.”
Haddi olmamasına rağmen yine kıyafeti nedeniyle eleştirilere maruz kalan Gülşen, eşinin bu kıyafetlerle ilgili ne düşündüğünü soran muhabire ayarını veriyor:
“Ozan, giydiğim şeylere çok tepki veriyor. Aşırı beğeniyor. Benim güzel karım, diyor.”
“Bir kadının eşine kahvaltı hazırlama gibi zorunluluğu yoktur…”
Şehirli kadınları -ne demekse artık- hedef alan Kıraç, “Bırakın çocuk bakmayı, eşlerine kahvaltı bile hazırlamıyorlar” demiş, cinsiyetçiliğin dibini görmüştü, hatırlarsınız. Kıraç'ın bu sözlerine Gülşen'den epey tatlı ama bir o kadar da sert bir açıklama gelmişti:
“Bir kadının eşine kahvaltı hazırlama gibi zorunluluğu yoktur. Bu bir gereklilik değil. Olursa ne ala. Ama yoğun tempo şehir hayatında koşuştururken işini doğru düzgün yapabilmek de çok önemli bir şeydir.”
“Bu demek değil ki -bazı farklı zihniyetlerin algıladığı gibi- işimi yapıyorum diye çocuğumdan da ayrı kalıyorum.”
Hem hamileliği süresince hem de doğumdan kısa süre sonra sahne alan ve performansıyla hayran bırakan Gülşen tabii ki bu sebeple de eleştirildi! “Vay çocuğunu nasıl bırakır?” zihniyetine de bir röportajına şöyle cevap verdi Gülşen:
“İşimden uzak kalmadım evet ikisini birlikte götürebiliyorum. Bu demek değil ki -bazı farklı zihniyetlerin algıladığı gibi- işimi yapıyorum diye çocuğumdan da ayrı kalıyorum. Kalmadan da ikisi gayet bir arada olabiliyor. İlk sahneye 25. günde çıktım. Daha kırkı bile çıkmamıştı. Göğüsler acayip davul gibi şişmiş vaziyetteydi. Sahnede hep “Eyvah taşacak şimdi, sırılsıklam olacağım” diyordum. Burada ne istediğiniz ve ne tarz bir anne olduğunuz önemli aslında. Benim önceliğim çocuğumun mutluluğu her zaman.”
Ne diyelim; helal olsun Gülşen, hep böyle!