Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’ın bir televizyon programındaki sözleri nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan yargılandıkları davada verilen beraat kararına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatı itiraz etti. İtiraz dilekçesinde, yerel mahkemenin beraat kararının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kaldırılması talep edildi.
‘Suçların yasal unsurları oluşmuştur…’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel’in sunduğu itiraz dilekçesinde, mahkemenin kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, sanıkların suç işleme kastıyla gerçekleştirdikleri eylemleri nedeniyle cezalandırılması gerektiği belirtildi. Dilekçede, “Sanıkların suça konu eylemlerini bir televizyon kanalında tüm kamuoyuna ulaştığı bilinciyle, kamuoyunu kendi menfaatleri uğruna yönlendirmek amacıyla sosyal statülerini kullanarak gerçekleştirdikleri açıktır. Her ne kadar yerel mahkeme söylemleri ‘ifade özgürlüğü çerçevesinde kalan somut bir fiil isnadı veya sövme içermeyen eleştiriler’ olarak değerlendirmiş olsa da sanıkların etki alanı, tanınırlıkları, söylemlerindeki hukuka aykırı eylemlere yönelik teşvik edici ifadeleri bütün olarak ele alındığında isnat edilen suçların yasal unsurlarının oluştuğu anlaşılmaktadır” ifadelerine yer verildi.
‘Müvekkile husumet duyuyorlar.’
Metin Akpınar’ın Cumhurbaşkanını hedef alan ifadelerinin imadan çok öte, doğrudan halkı isyana ve darbeye teşvik eden söylemler barındırdığının belirtildiği dilekçede, “Sanıklar tarafından sarf edilen sözlerin kendi içinde dahi çelişkiler barındırdığı, sadece müvekkile duyulan husumetin tezahürü olduğu sarihtir. Zira sanıklardan biri müvekkile yönelik ‘haddini bil’ hezeyanında bulunurken, diğer sanık müvekkili faşist yönetimle suçlamıştır. Sanıklar esasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile değil, zihin dünyalarında oluşturdukları Recep Tayyip Erdoğan ile kavga etmektedir. Sanıkların bu beyanlarının hem bulundukları konferans salonundaki insanları hem ekran başındaki izleyicileri menfi yönde harekete geçireceği, toplumun bir kesimini alenen kışkırtarak müvekkili hedef tahtası haline getireceği izahtan varestedir” denildi.
Dilekçede, sanıkların kullandığı ifadelerin hakaret teşkil ettiği, düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği kaydedildi. Usul ve yasaya açıkça aykırı olan yerel mahkemenin beraat kararının kaldırılıp, yeniden inceleme yapılarak sanıkların cezalandırılması talep edildi.