Antalya Adliyesi’nde 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 3’üncü duruşmaya sanık Melek İpek, Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi’nden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katıldı. Saat 16.30’da başlayan duruşmada İpek’in siyah bir kazak giydiği ve yüzündeki darp izlerinin iyileştiği görüldü. Duruşmada maktul Ramazan İpek ile Melek İpek’in avukatları hazır bulundu. Duruşmayı tarafların yakınlarının yanı sıra, STK’lar ve kadın dernekleri de takip etti.
Duruşmanın savcısı esas hakkındaki mütalaasında, Melek İpek’in kast olmaksızın “taksirle insan öldürme” suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapsini talep etti.
Müşteki Esma ve Murat İpek’in avukatı Ziya Berkhan Yaman, savcının esas hakkındaki mütalaasına katılmadığını ifade ederek, “Olayda taksirden bahsedilemez. Sanık kendisini ve çocuklarını korumak amacıyla cinayet işlediği yönündeki savunmalarına bakacak olursak, olayda şiddet ön plana çıkarılıyor. Melek İpek’in koruma talebi yoktur. Melek İpek, neden kaçmadı, kurtulma imkanı varken neden gitmedi. 12 yıllık birliktelikte kişi kolluk kuvvetlerine müracaat etseydi mutlaka geri dönüş olurdu. Koruma kararlarını tartışabileceğimiz yerler mahkeme salonlarıdır. Burada 20’ye yakın tanık dinledik. Ortak tanıdıkları sürekli şiddet öyküsünden bahsetmediler. 12 yıldır Melek İpek’e şiddeti hiçbir tanık doğrulamadı. Tanıkların olay gecesine dair bir bilgileri yok, Melek İpek’in anlattıklarıyla tanıkların anlattıkları örtüşmedi” dedi.
“Sır onlarla mezara gidecek”
Melek’in Ramazan’dan kurtulmaya yönelik bir arka planı olduğunu iddia eden Ziya Berkhan Yaman, “Maktul olaydan önce kız kardeşi Dudu ile mesajlaşıyor. Kız kardeşine ‘Jandarmadan birisi var. Melek’le görüşüyor. Melek mesajlarını benden gizliyor” diye kardeşine mesaj atıyor. Adı geçen uzman çavuş şiddet olayları başlamadan önce Melek İpek’le mesajlaşıyor. Burada Melek, ‘Rahat konuşamıyorum’, jandarma da ‘Tamam canım ‘diye cevap veriyor. Kimsenin bilmediği bir hikaye var. Maktul öldü, sanık anlatmıyor. Belki de bu sır onlarla mezara gidecek” dedi.
Avukat Ziya Berkhan Yaman, çocuklara kurgulanmış ifade verdirildiğini ileri sürerek, “Boğuşmada silah gelişigüzel patlamıştır. Ortada boğuşma yoktur. Kriminal raporda bunu söylemektedir. Otopsi raporunda ‘boğuşma var’ denilmiştir. Bu nedenle otopsi raporuna değil, kriminal raporuna itibar edilmelidir. Ortada kast vardır. Maktul içeri girer girmez sanık doğrudan kalbi bölgesine hedef alarak ateş etmiştir. Ortada eşe karşı kasten tasarlayarak adam öldürme fiili vardır. Tahrik uygulanacak ise de en üst sınırdan değil, en alt sınırdan uygulanması gerekir” diye konuştu.
“Sessizce hayatımızdan çıkmasını istedim”
Sanık Melek İpek ise gözyaşları içinde eşinin kendisini o gün ilk kez dövmediğini anlatarak, “İlk kez de kelepçe takmadı. Bir iki saat dövüp bırakıyordu. Günlük hayatımıza devam ediyorduk. O gün çok farklıydı. İlk gece silahı ateşlediğinde mermi pencereye değil bana gelseydi şu an ölmüş olacaktım. Çocuklarımın önünde ben ölecektim. Banyoda ellerim kelepçeli yatarken, ben çocuklarımın sesini duymadığımda onları öldürdüğünü düşündüm dua ettim. Çocuklarımın acısını gösterme diye dua etmeye başladım. Çocuklarımın sesini duyunca dua ettim. O saate kadar çektiğim acıları soğuğu unuttum. Eşime yalvarmaya başladım öldürmesin diye. Ben 14 yıl boyunca sesiz sedasız çıksın hayatımdan diye dua ettim. Çocuklar doğmadan önce kendimi öldürmeyi düşündüm. Ama eşimin ölmesini asla aklımdan geçirmedim. Bu zamana kadar sessizce hayatımızdan çıkmasını istedim. Eşimin öldüğü içinde çok üzgünüm. Ama o gün silah patlamamış ve ölmüş olmasaydı ben ölmüş olacaktım, çocuklarım ölmüş olacaktı. Şiddeti sadece bana değil, Melike’ye de gösteriyordu. Melike uzaklaştırma kararı aldırdığında şiddeti devam ediyordu. Vücudunda iz kalmasın istiyordu. Bu sebeple de güneş panelinde bulunan aküyle elektrik vermek istiyordu. Melike’yi benim aracılığımla yanına çekmek istiyordu, ben ona da üzülüyordum” diye konuştu.
Sanık Melek İpek’in avukatı Ahmet Onaran ise mütalaaya katıldıklarını ifade ederek, celse arasında sundukları 19 sayfadan oluşan yazılı beyanlarını tekrar ettiklerini belirtti.
Son sözünü söylemesi istenen Melek İpek, “Ben böyle olmasını hiçbir zaman istemedim” dedi.
Mahkeme karar için ara verdi. Aranın ardından mahkeme kararını açıkladı. Mahkeme Melek İpek’i “Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez” hükmü gereği tahliye etti. Kararla cezaevinde kaldığı 108’inci günün sonunda özgürlüğüne kavuşan Melek İpek gözyaşlarına boğuldu.