Milliyet’ten MERT İNAN’ın haberine göre: Almanya ile denk nüfusa sahip Türkiye’deki kök hücre bağışçı sayısı 700 bin iken Almanya’da bu sayı 7 milyon. Bağışçı seviyesinin bir türlü istenilen düzeyde olmamasının yanı sıra Kovid-19 nedeniyle de insanların sağlık merkezlerinden uzak durmaları kök hücre bekleyen hastaları ve ailelerini endişelendiriyor.
Uzmanlar, Kovid-19 korkusuyla donörlükten vazgeçenlerin oranında yüzde 25’lik bir artış yaşandığını belirtirken, Türkiye Kök Hücre Koordinasyon Merkezi (TÜRKÖK) yetkilileri ise kök hücre bağışının yapıldığı aferez merkezlerinde Kovid-19 ile ilgili tüm önlemlerin alındığına dikkat çekiyor.
Vazgeçme oranının geçmiş yıllara oranla anlamlı bir değişiklik göstermediğini aktaran TÜRKÖK yetkilileri son durumla ilgili şu bilgileri paylaştı:
Genetik yatkınlık
“Toplam bağışçı sayımız 2021 başı itibarıyla 709 bin 390 olarak veri tabanına kaydedilmiş durumda. 2020 yılında toplam 823 kök hücre nakli yapıldı. Pandemi sürecine rağmen bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 15’lik bir artış söz konusu. Kemik iliği bankacılığında en önemli unsur genetik yatkınlık. Genetik yatkınlıktan dolayı daha fazla doku uyumu sağlanıyor. Bu nedenle gönüllü bağışçı havuzu, coğrafik olarak ne kadar yaygın ve ne kadar çok sayıda bağışçıdan oluşturulursa bekleyen hastalara uygun aday daha kısa sürede bulunabilecek ve hastaların nakil olabilme ve hayatta kalabilme şansı da o kadar artacak. 18-50 yaş aralığında bulunan sağlıklı herkes TÜRKÖK’e bağışta bulunabilir. Burada ne için, kime ve nasıl bağışçı olunacağını ve vazgeçtiği zaman nelere sebep olacağını bilen bilinçli, gönüllü bağışçı olmak çok önemli.”
‘Binlerce hasta hayata tutunuyor’
TÜRKÖK yöneticileri, kişisel hasta kampanyalarından çok, sistemde bekleyen tüm hastalar için bağışçı olunması gerekliliğine dikkat çekerken şunları söylediler: “Bu nedenle amacımız çok sayıda bağışçıya ulaşmak değil, bilinçli ve kararlı gönüllü bağışçı havuzunu oluşturmak. Gönüllü bağışçılar, hasta ile eşleşme olduğu bildirildikten ve kök hücre toplama süreci başlatıldıktan sonra işlem basamaklarının herhangi birinde tıbbi gereklilikler hariç olmak üzere bağıştan vazgeçmemeye azami ölçüde dikkat etmeli. Hastaya umut verdikten sonra tıbbi bir zorunluluk olmadan bağıştan vazgeçilmesinin, sadece hasta değil, onunla birlikte ailesi ve yakın çevresinin de umutlarını söndüreceği unutulmamalı. Sonuç olarak sadece kök hücre bağışı sayesinde binlerce hasta hayata bağlanmakta.”