Estetik önemli ancak bu ülkede çok da gerekli görülmüyor gibi.
1. Bir işi tam anlamıyla bitiremeyeceğimizin en iyi örneklerinden olan sıvasız, boyasız, tuğlalı binalar.
3 kat çıkmaya gücün yetiyor da sıvasını, boyasını yapmak mı zor geliyor? Sahibine sorsan ekonomik yokluğu gerekçe gösterecektir, peki bunun denetimini yapması gerekenler neredeler?
2. Bir yol çalışmasının ardından eskisi gibi bırakılmadığı için yamalı bir hale bürünen asfaltlar.
Bir de bu asfaltlar -özellikle seçimler yaklaşırken- düzgün yola bile dökülür; böyle olunca da o yollar, zemin kattaki evin penceresine kadar çıkar.
3. Önüne gelenin duvarları reklam alanı olarak kullanabildiği, kimsenin okumadığı bu afişler.
Dersaneler, konserler, siyasi partiler, belediyenin duyuruları vb.
4. Hepsi ayrı telden çalan zevkten yoksun tabelalar.
Şu tabelalar 80'lerde kalmalıydı.
5. Son yıllarda sanki hiçbir zaman indirilmiyormuş hissi veren parti flamaları.
Bunlar şehirlerin işlek caddelerine asılır, seçimden günler sonra bile toplanmaz.
6. Mantar gibi türeyip şehirleri istila eden çanak antenler.
Yıllar önce çözülmesi gereken bir sorunun hala çözülememiş olması kimseyi şaşırtmıyor.
7. Çok güzel olacak bir fotoğrafı bile mahvedebilme özelliğine sahip elektrik telleri.
Ah, kaç çocuğun canı yandı uçurtmalarını aldın diye!
8. Duvarlarında “çöp atan eşektir” gibi yazılar görmeye alıştığımız, bakımsızlıktan unutulmuş bir görüntü çizen mahalle aralarındaki arsalar.
Her türlü çöp atılır, duvarlarına yazılar yazılır ve kime ait olduğu bile bilinmez.
9. Trafiğe çıkmalarına bile izin verilmemesi gereken yaşı büyük araçlar. Modifiye edilmiş halleri ise göz zevkini daha da bozuyor.
Böyle araçların görünümü iyi olsaydı bile karbon salınım oranları korkutucu boyutlarda ve yolcu güvenliği açısından ciddi risk taşıyor.
10. Hem görüntü hem gürültü kirliliği yaratan bu mobiletler bir Türkiye klasiği olmuş durumda.
Bunu kullanınca havalı olduklarını düşünenler ayrı bir olay.
11. Üstüne daha sıradan bir tasarımın yapılamayacağına emin olduğumuz Toki konutları.
Anladık ki göz zevkimizi bozuyor diye şikayet ettiğimiz eski evlerin yıkılması bir çare değil, yeni yapılanların da eskisinden farkı yok. Hiçbir farklı yanı olmayan, kutu koliyi andıran evler inşa ediliyor. Yeni yapılmış halleriyle bile kentsel dönüşüme ihtiyacı olan alanları andırıyor.
12. Sanki bununla idare edin dermişçesine ortaya bırakılıvermiş mahalle parkları.
Bırakın çocuğunuzu götürmeyi, insanın içinden geçesi bile gelmiyor.
13. İlerleyen günlerde bir yenisini daha duyduğumuzda şaşırmayacağımız restorasyon faciaları.
Hiç elinizi sürmemeniz çok daha iyi olacaktır.
14. Oradan bir insan geçtiğinin kanıtı olan ve her parkın vazgeçilmez unsuru olmayı başarmış çekirdek kabukları.
Yapmayın, etmeyin desek ne fayda!
15. Dizilerde marka amblemlerinin kapkara bantlarla kapatılması.
Bantlarla kapatılınca hangi marka olduğu anlaşılmıyor mu sanıyorsunuz? Hatta izleyici görmesin diye kapatılan reklamlar normalde olduğundan daha çok dikkat çekiyor.
16. Ve her biri adeta örnek gösterilesi bir iç mimarlık eseri olan yeni gelin evleri.
Sadece yeni gelin evleri değil, Türk halkı olarak mobilyalarımızla ciddi sorunlarımız var.
Oysa şu sadelikte, bütçeyi sarsmayacak bir tasarım yapabilmek çok zor değil.
Çok mu şey istiyoruz; biraz estetik, biraz göz zevki lütfen!
