Şahsî Dataları Müdafaa Kurumu (KVKK) Lideri Prof. Dr. Faruk Bilir, son periyotta değeri daha da artan şahsî bilgilerin itinasız ve keyfi uygulamalarla işlenemeyeceğini belirterek, hem vatandaşları hem de bilgi işleyenleri uyardı.
Siber güvenlik ve ferdî dataların korunması konusunun ele alındığı , “2. e-Safe Şahsî Bilgileri Müdafaa Zirvesi”nde konuşan Bilir, data sürece faaliyetlerinin hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olması gerektiğini, yanlış data işlenmesinin şahıslarda mağduriyetlere neden olabildiğini tabir etti.
Bilgi işlerken makul bir emelin ortada olması ve o gayenin legal olması gerektiğini vurgulayan Bilir, şunları söyledi:
“İşlenen datanın veri sürece maksadıyla temaslı olması gerekmektedir. Örneğin kredi talebinde bulunduğunuz bankanın sizden hobileriniz ve alışkanlıklarınız ile ilgili bilgiler istemesi maksatla bağlılık unsuruyla uyuşmaz. Bir oburu ölçülülük prensibine uygunluk sağlanmalıdır. Bu kapsamda biyometrik bilgilerin yüzeysel bir halde, keyfi uygulamalarla işlenmesi ölçülülük unsuruyla bağdaşmamaktadır. Bir diğeri da, datalar sonsuza kadar koruma edilemez. İlgili mevzuatta öngörülen yahut işlendikleri hedef için geçerli olan mühlet kadar koruma edilmelidir. Temel unsurların rastgele birine uyulmadığında kanuna karşıt bir tavır meydana gelmiş olacaktır.”
‘PAYLAŞMAYA ALIŞTIK LAKİN ARTIK MÜDAFAAYA ALIŞMALIYIZ’
Şahsî datalar işlenirken şahısların açık isteğinin gerektiğini belirten Bilir, bu mevzuda açık bir anlatımla isteğin alınması konusunda data işleyenleri uyardı.
Ferdî bilgilerin korunması konusunda en büyük sorumluluğun bireylerin kendisinde olduğunun altının çizen KVKK Lideri Bilir, “Her saniye ferdî bilgileri toplanan, işlenen ve aktarılan bireylerin bundan ötürü karşılaşacakları risklerin farkında olmaları, bu tarafta şahsî bilgilerini müdafaaları ve sahip oldukları hakları noktasında bilinçlenmeleri en az teknik ve yasal düzenlemelerin varlığı kadar kıymet taşıyor” dedi.
Faruk Bilir, şöyle konuştu: “Kişisel bilgilerin korunmasına ait olarak dünya genelinde hukukî düzenlemeler incelendiğinde, özünde bireyin kendisine ilişkin ferdî dataları üzerinde denetim imkanının sağlanması bulunmaktadır. İnsan odaklı, mahremiyet odaklı bu yaklaşım beşere verilen bedelin bir göstergesidir. Bununla birlikte teknolojik gelişmeleri de bu bahisle birlikte ele almak gerekir. Yapay zekayı, dijital dönüşümü, objelerin internetini konuştuğumuz bir dünyada güvenliğin anahtarı ‘farkındalık’ olacaktır. Açıkçası bugüne kadar bilgilerimizi paylaşmaya alıştık yahut alıştırıldık. Bundan sonrası için bilgilerimizi müdafaaya ve denetimli halde paylaşmaya da alışacağız. Bu bakımdan alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz.”
