Bu kadar hassas konuların televizyonlarda işlenmesi hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
Not: Diziyi izlemediyseniz ve izlemek istiyorsanız bu içerikte bol bol spoiler mevcut. Söylemedi demeyin…
Sefirin Kızı, dün gece ilk bölümüyle ekranlara geldi. Çukur'un yayınlandığı güne koyulan dizi oldukça ilgi çekti ve izlendi.
Bu arada dizinin reytingleri de açıklandı söylemeden geçmeyelim:
Dün gece dizinin yayınlandığı sırada #SefirinKizi etiketi Twitter'da en çok konuşulan konulardan biriydi. Sebebine gelmeden önce biraz diziden bahsedelim istiyoruz.
Geçmişe dönüşleriyle bugünü anlatan bir aşk dizisi Sefirin Kızı. Bu aşkı yaşayanlar da elbette Neslihan Atagül ve Engin Akyürek; dizideki isimleriyle Sancar ve Nare, ya da Narin…
Biz diziyi şimdi kronolojik olarak anlatacağız size…
Çocukluklarından beri birbirlerine aşık olan ikili, tahminen 18 yaşına geldiklerinde kaçıp evleniyorlar.
Kaçıyorlar diyoruz çünkü Nare bir büyükelçinin kızı, Sancar ise Muğla Milas'taki en köklü ailelerden birinin oğlu. Kendisinden geçmişte “köylü” olarak bahseden Sancar, ailesiyle tatile Bodrum'a gelen Nare'ye aşık oluyor “11 yaşında”. İkisi arasında masum bir ilişki başlıyor ve senelerce, Nare her Bodrum'a tatile geldiğinde görüşüyorlar. Senede bir kez görüşebilen ikili sık sık da mektuplaşıyor anladığımız kadarıyla…
Her neyse, Sancar ve Nare bir gün kaçıp gizlice evleniyorlar ve Sancar'ın ailesine ait olduğu söylenen dağ evine geliyorlar.
O gece “gerdeğe giriyor” ikili. Ancak ipler buradan sonra kopuyor.
Çünkü Nare'nin “bakire” olmadığını anlıyor Sancar.
Sancar'da ipler kopuyor, Nare'nin kendisini nasıl aldattığını bir türlü anlamıyor ve başlıyor hakaretlere…
Nare bir büyükelçinin kızı olduğu için her sene başka bir ülkeye gidiyorlar, söylendiği kadarıyla Japonya, Norveç vs. gibi…
Nare'yi oralarda başkalarıyla yatıp kalkmakla suçluyor ve kendisinin 11 yaşından beri Nare'yi sevdiğini söylüyor.
Ve “o sinirle (!)” işi hakarete ve şiddete kadar götürüyor. İnsanların tepkisini çekip sinirlenmesine sebep olan sahneler de bunlar.
Bekareti simgeleyen kırmızı kurdelenin Nare'nin suratına fırlatılması da işin son noktası oluyor. Sancar, “utanmadın mı bu kırmızı kurdeleyi sana bağlarken” diye çıkışlar da sergiliyor.
Ardından Nare'nin manevi abisi tarafından tecavüze maruz kaldığını söylemesi ve Sancar'ın kendi deyimiyle, “köylü aklıyla” buna inanmaması ayrı bir üzücü… Hatta Nare'nin söylediğine göre babası bile ona inanmamıştı.
O gece Sancar, Nare'yi kapının önüne koyuyor ve 8 sene bir daha birbirlerini görmüyorlar. O gecenin ardından böyle büyük bir aşk hakkında efsaneler ve türküler söyleniyor hatta. Çünkü Nare bir daha oraya asla dönmüyor. Ta ki işler sarpa sarana kadar.
Büyükelçinin manevi oğlu Akın, Nare ile aynı evde büyüyen, hasta ruhlu bir tip. Dizide derinlemesine işlenen bir karakter olmasa da bu çok açık. Nare'ye takıntılı…
Tecavüze yeltendiği sahne, evde geçen koşuşturmacalar, en son da gerçekleşen bıçaklanma sahnesi, hepsi ama hepsi korkunç.
Nare'nin Akın'ı öldürdükten sonra kızı Melek'in gelmesi ve cesedi görmesi çok daha kötüydü bize kalırsa…
Her neyse, Nare kızını da alıp Türkiye'ye kaçıyor sonunda… Planı Melek'i babası Sancar'a emanet edip intihar etmek. Çünkü babası kamera kayıtlarından her şeyi izliyor ve Nare çok emin babasının kendisini polise vereceğinden. Henüz sonuçlarını bilemiyoruz ancak artık dayanamadığı çok ortada bu sahnelerde.
Güvenlik kamerası kayıtlarındaki sahnede oynadığı tek kişilik dev gösteri ise bir ayrı muhteşemdi. Neslihan Atagül'ün oyunculuğunu ayakta alkışlamak gerekiyor.
Melek demişken, bütün dizi boyunca ağladı neredeyse Beren Gençalp. Harika bir çocuk oyuncu gerçekten…
Ve gönüllerin babası Uraz Kaygılaroğlu… Dizide şans eseri Nare ile karşılaşan, Sancar'ın ortağı ve sağdıcı, Amerika'da okumuş Gediz'i canlandırıyor.
Herkesten daha umursamaz, daha modern, ancak başka başka planları olduğu çok açık biri Gediz. Nare'yi takip edip çocukla birlikte evine alan ardından onun adeta hayatını kurtaran Gediz, muhtemelen ilerleyen bölümlerde çok daha farklı planlara sahip olacak.
Bizce dizinin en mağdur bir diğer ismi Menekşe… Ortada kalan gelin rolünde Tülin Yazkan.
Nare, Melek'i de alıp Türkiye'ye, Sancar'ın evine geldiği sırada Sancar nikah masasındaydı. En başından beri gönülsüz ve sevgiden yoksun bir şekilde bu evliliği kabul ettiği çok bariz olsa da, Menekşe Sancar'a sırılsıklam aşık. Gerdek gecesi Nare çıkıp geldiği için yıkık vaziyette…
Her neyse bu sırada Sancar bir kere daha Nare'yi bu sefer çocuğuyla birlikte kapının önüne koyuyor.
Ancak arkasından bir şekilde ikna olup babalık testi yaptırmayı kabul ediyor. Haliyle Melek %99,9 Sancar'ın çıkınca çocuğu kabul ediyor ve bir tur daha ağlama sahnesi izliyoruz.
Ardından Nare 8-9 sene önce Sancar'la “gerdeğe girdiği” kulübenin tepesindeki uçuruma çıkıp tam intihar etmek üzereyken dizinin ilk bölümü son buldu. Şaşırdık mı? Yoo…
Bu arada söylemeden geçmeyelim, dizinin senaristleri Sen Anlat Karadeniz'in şiddet sahneleriyle çok büyük tepki toplayan Ayşe Ferda Eryılmaz ve Nehir Erdem.
Ayşe Ferda Eryılmaz ve Nehir Erdem aynı zamanda yazar ve ikilinin dizilerinin çok büyük alametifarikaları var: Kadına şiddet, şiveli konuşan karakterler, töre ve namus meseleleri, konaklar ve hanımağalar…
İşte Sefirin Kızı genel olarak böyle başladı. İnsanlar dizinin konusunun ne kadar klişe ve ağır olduğunu söylerken, oyunculuklara hayran kalanlar da vardı…
Diziye sert tepki gösterenler kadar, diziyi destekleyenler de oldu. İşte o tepkilerden bazıları…
1.
twitter.com
2.
twitter.com
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
Siz de düşüncelerinizi yorumlarda paylaşmayı unutmayın…