Yıldız yangından sonra 5 yıl komada kaldı ve şimdi uyandı. Peki onu bıraktığı dünyada neler bekliyor?
103. bölümün özetini 3 dakikada ve hakkıyla almak isteyenler buyursun.
Geçen haftaki bölümün sonunda Yıldız ve Çağatay yangının orta yerinde kalmıştı.
Yetmemiş gibi yeni bölümün fragmanında 5 yıl zaman atlaması olduğunu ve her şeyin değiştiğini görmüştük.
Tam da olması gerektiği gibi, böyle izledik dün geceki bölümü. Anlatalım…
Yıldız, yangından 5 yıl sonra komadan uyandı. Nerede olduğunu fark ettiğinde şoka girdi.
“Hadi oradan be!” diye uyanmak tabii ki Yıldız’a yaraşırdı.
Uyandığını haber alan annesi sevinmek yerine korktu diyebiliriz. Allah Allaaaaaaah!
Yıldız’ım ne bilsin, yan odada serum yudumladığını sandığı kocası da haberi alınca dehşete düştü. Ne olsun istiyorsunuz terbiyesiz evlatları, ne ne ne?
Gözümüzde küçüldün üzgün kaslı…
Birinizin yüzü gülsün be derken, imdadımıza beklenmedik şekilde yetişen o isim Şahika oldu. Kafasında bir şeyleri halletmiş yogacı kadın kombiniyle hem de.
E bari biri yanımızda olsun. Nikahının ıslak imzası daha yeni kurumuşken, karısının önceki kocasından çocuğunu zapt etmiş adam. Bu ne had, Asuman’daki ne basiretsizlik bilemedik.
Efendi efendi Feride ile çocuğu büyütse neyse. Cansu ile evlenmiş! Zengin topuzu ve “abimin nişanına gidiyorum” makyajıyla entrika saçıyor hırs küpü.
Yıldız’ın öz oğlunu ona göstermeme cüretine mi sinirlenelim, yoksa “Komadayken neden boğdurmadım ki birine?” pişmanlığına mı? Çağatay’ın tiksinerek izlediği Cansu adeta şeytanın stajyeri.
Neyse ki Çağatay Cansu’ya çok prim vermedi de “Bu çocuğun tek bir annesi var, o da Yıldız!” dedi ve aldı götürdü Halit Can’ı. Ağla ağla, boşuna değiştirdiğin bezlere yan.
Nilperi Şahinkaya da o kadar tatlı, muazzam ve sevilesi bir insan ki, insan canlandırdığı karaktere saydırırken bile tedirgin oluyor.
Yıldız, oğlunun psikolojisi bozulmasın diye kendini tutmaya çalıştı ama Cansu’yu anne bilmesini kaldıramadı. Komada da olsa olgunlaşmış, normalde neonlarla “Annen benim!” yazardı herhalde.
Neyse ki Çağatay o kadar berbat bir adama dönüşmemiş. Cansu ile evlenerek bir hata yapmış ama Halit Can’ı da oğlu bellemiş. Yıldız uyandığında yediği haltları nasıl açıklayacağından korkmuş sadece.
Tam Cansu’yu kudurtmalık bir kare.
Biraz kafa dağıtalım… Hasan Ali, fragmanda da gördüğümüz gibi kebapçı olmuş. Büyük bir kazık yemiş, batmış, her şeyini kaybetmiş ve sıfırdan başlamak zorunda kalmış.
Şahika ile de boşanmışlar. O zamanlar kendisi istemiş ama şimdi bin pişman. O kadar zaman sonra Şahika’ya aşık olmuş adamcağız.
Çünkü Şahika eskisi gibi değil. Melek gibi bir kadına dönüşmüş. Bol acılı Adana yiyip bol acılı şalgam içen biri artık, sosyetenin yükünden arınmış…
Zaten rüya olduğundan şüpheleniyoruz ama artık eminiz. Şahika gluten yemez reis, bizi inandıramazsın…
Aynı yatağa girmeye korktuğu kadın uzaklara gidecek diye korkan biri olmuş Hasan Ali. Şahika da pek boş değil gibi hani…
Ha bu arada Şahika ne yapıyor derseniz; şarkıcı olmuş. Çok mutlu, keyfi yerinde, hatta turneye çıkmak üzere. Hayati de onun menajeri.
Yetmedi, Zehra ile beraber sahne alıyor. Hani cinayet işleyip üzerine yıktığı Zehra ile. Hadi uyan artık Yıldız, bunun bir rüya olması lazım.
Yer yer rüya, çoğunlukla kabus.
Sizi bütün akşam bir neşe pınarı, bir papiçülo olarak takılan Hasan Ali’yi de son kez gösteriyor ve bölüm finaline geliyoruz.
Cansu, Yıldız’a geldi ve çok makul bir şekilde Halit Can’ı çok sevdiğini, korkmaktan kaybettiği için saçmaladığını söyledi. Niyetinin kötü olmadığını, hatasını fark ettiğini anlattı.
“Gel Halit Can’ın okuluna gidelim, öğretmenlerine durumu anlatalım ve ne yapacağımıza bakalım.” deyince Yıldız havalara uçtu.
Sen ki o kadar kötü insanla bir araya gelmiş kadınsın be Yıldız…
Yetmedi, Cansu “Okul Riva yolunda” deyince de inandı. Hayatım direkt uzan tezgaha da jülyen jülyen kessin seni ha?
Bindirdi arabaya komadan yeni gelmiş kadını, bastı gaza da bastı. Yok efendim okula gitmiyoruz, yok efendim kocamdan çocuğumdan uzak duracaksın… Bu kadını deli diye ayağından kömürlüğe zincirlemeyende hata.
Bu dehşet sadece ölümden korkmak değil, bir insanın gelebileceği maksimum delilik seviyesini çıplak gözle görmenin dehşeti. Vay dedeyin feleğine, söz ver bana deyip duruyor.
Hanımefendiye ya kocasından ve çocuğundan, ki teoride %50 ve pratikte %100 hatalı, uzak duracağına dair söz verecekmiş ya da ikisi de ölecekmiş.
Ardından klasik hiçkimseye faydası olmayan o direksiyon manevraları ve…
Uçurumdan düşüş… Asmalı Konak Seymen Ağa ya da Kavak Yelleri Efe değilsen %100 ölümle sonuçlanacak bir kaza.
Neyse ki son anda beklediğimiz gibi oldu ve bir anda yangın anı tekrar karşımızda belirdi.
Her şey, yangın gecesi Yıldız baygın haldeyken görülen bir kabusu gibi. Bakalım gerçekten de öyle mi? Bekliyoruz…
Dizinin 103. bölümü 6-7 gibi şahane reytingler alarak izlendi.
Seyirci ne düşünüyor diye bir baktık ama seyirci paralize olmuş gibi:)
Rüya olsa bir dert, olmasa iki dert.
Her türlü Cansu eleme potasında ama.
Gerçekten kılcal damarlarımıza kadar entrika olmuşuzdur.
He ya, Allah kimseyi gördüğü günden geriye bırakmasın biliyor musun…
Ahahahahahahaha, neyse çok ayıp.
Neyse, haftaya nasıl kotaracaklar göreceğiz. Şu anları hafızamızdan silmek için de epey uğraşacak gibiyiz.
Rüya olduğunun %100 ispatı şu muazzam tespit burada kalsın.
