Bu bir Şeyma Subaşı yerme yazısı değildir. Vaktiyle Milli Güvenlik Kurulu ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın cevabını verdiği benzer bir soruyu başlık yaptık sadece.
2001 krizi öncesini hatırlayan pek kalmamıştır. Bankaların içi boşaltılmış yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkmıştı. Televizyonlarda ise sosyetenin hayatı gözümüze gözümüze sokuluyordu.
O günlerde MİT’in bu programları yasaklattığı haberleri basına düştü. Bir anda televizyondan bu programlar çekildi. Yine daha sonradan öğrendiğimize göre SOSYETE kelimesinin kullanılmaması gazetecilere tebliğ edildi. Hatta yerine ”cemiyet hayatı” kullanılmaya başlanmıştı.
Ve işin aslını Sedat Ergin’in yazısından öğrendik. MİT Müsteşarına göre bu programlar insanı komünist yapıyormuş.
Vay dedi birçokları… Halkımız bunlara öfkelenecek ve komünist olacak… Kimse o öfkeyi örgütleyemeyince yarısı AKPli oldu
Geldik günümüzde artık televolelerin yerini sosyal medya aldı. Kim nerede ne yapıyor hepsini sosyal medyada görüyoruz. Her türlü şatafat gözümüzün içine sokuluyor.
Instagram’da hayat bir başka yaşanıyor. Zevk-ü sefa içinde yaşanan hayatlar adeta gözümüzün içine sokuluyor. Partilerden partilere eğlencelerden eğlencelere koşuluyor.
Sadece önünden geçsek maaşımızın yarısını kaptıracağımız restoranlarda, hayatımızda ilk kez gördüğümüz yemekleri götüren fenomenler, az ünlüler ve ünlüler…
Hayalimizdeki hayatı yaşıyorlar belki de bu ikonlar ikoncanlar. Kerimcan Durmazlar, Danla Biliçler, Şeyma Subaşılar . Allah daha çok çok versin. Kimsenin malında mülkünde gözümüz yok. Ekonomik krizin nedeni de onlar değiller.
Peki gençler ve işsiz halkımız bunları görünce ne hissediyor? Öfke, kıskançlık ya da diğer duygular.
Şeyma Subaşı, kendisi ve kızı Melisa’nın yolculuk yapabilmesi için Mısırlı milyarder sevgilisinin özel jet bulamayınca bir yolcu uçağının tüm biletlerini satın alarak uçak kapattığını söyledi: “Özel jet bulamayınca tüm uçağı bizim için rezerve etti.”
Bu duygulardan öfke ağır basarsa ve iyi örgütlenirse ne olur? Belki de vaktiyle bu öfkenin örgütlenme ihtimali devlet ricalini rahatsız etti. Milli Güvenlik Kurulu’nda bile Televole konuşuldu ve bazı programlar yayından kaldırıldı.
Elbette hiçbir program ya da dijital mecraya yasak gelmesin. Herkes özgürce hayatını yaşasın. Çünkü gençlerin işsizliğinin nedeni Şeyma Subaşı değil!
Fakat işsiz, aç yoksul kesimlerin öfkesini de unutmayalım. Yoksul ve işsiz gençlerin biriktirdiği, içinde tutmak zorunda bırakıldığı, yaşamı boyunca taşıdığı öfke bir gün birilerine karabasan gibi çökerken başkalarına sabahın ilk güneşi gibi umut olarak doğacaktır.
Güneş yalnızca fenomenler, Influencerlar ve SOSYETE için parlayacaksa o Güneş’i söndürmek de tüm öfkeli yoksul işsiz gençlerin hakkı olacaktır.
Daha basit ve herkesin anlayacağı bir dille anlatalım: Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar