Üniversitede Hepimizin Mutlaka Denk Geldiği Tipler Yerine Ünlüleri Koysaydık Nasıl Olurdu?

Çantasında mutlaka bir iskambil destesi vardır. Sürekli tarot falı, kahve falı, iskambil falı bakar. İnsanların aurasını falan görür. Saçma sapan batıl inançları vardır. Böbreğini çal, dilek sigarasını içme; o derece bir batıllıktır bununki. Boşluğa hiç gelemez, “Hadi king, hadi batak” oynayalım diye milleti darlar. Bok gibi oynar ama. Slim sigara içer, karanfilli sigaraya da hiç dayanamaz…

Bok püsür etkinliklerin gülüdür. “Van Gogh'un Kulağı”, “Kafka'nın Bokböceği”, “Edith Piaf'ın Söyleyemediği R'ler” falan gibi ne kadar saçma sapan etkinlik var onlara gider durur. Rastalı ve çok kötü kokan bir sevgilisi vardır ve onu da oralara sürükler durur. İran sinemasını övmesi zaten bunlara default gelen bir özellik, bunun yanında sırf farklı olacağım diye “Mozambik Ezgileri” falan dinler. Dövmecisiyle, takıldığı barın yaşlı sahibiyle ve İstiklal'deki sokak müzisyenleriyle arkadaştır.

Anadolu'nun bağrından kopup gelmiştir ve ilk dönem vasat vasat takılır. Ama ne olup ne bittiyse ikinci dönem metamorfoz geçirip gelir. Saçlar artık balyajlıdır ve  Mango'dan aldığı tek parça bir elbise ve platform topuklarıyla ilk günden arz-ı endam eder. Saçlarının ucuna parfüm sıkmıştır ve sınıfa girer girmez saçlarını dağıtarak onu er kişilere ulaştırır. Elektrik elektronik mühendisi bulana kadar bu etkinliği devam eder.

Elin Amerikalısı'nın lisede yaşadığı Amerikan futbolcusu triplerini, üniversitede yaşar. Amerikan futbolcusu olduğu için saygı bekler ve bu yüzden kendini belli etmek için yaz-kış okul takımının montunu çıkarmaz. İşi gücü protein alıp kas yapmaktır. Muhabbeti de “Kanka dün bench-press'te 3 milyon bastım”dan öteye gitmez. Hiç alakası olmamasına rağmen, Instagram'da duygusal takılır. Bu tarz fotolar çekilip “-de/-da”yı asla ayırmadığı saçma sapan şiirler yazar. Kısaca “Üzgün Kaslı”dır.

Genelde üç kelimesi vardır: Diyalektik, Proletarya ve Devrim! Bunun çeşitli kombinasyonlarından cümle kurar. Parkasını ve bıyığını zaten biliyoruz; çayı ve halayı da sever ama. Derste hocalara çıkışlar yapar ve gür sesiyle ortamı inletir ve gerer. Ona göre o karşı çıkmasaydı yemekhanenin yemekleri 45 lira olacaktır, hep bizim için çalışır. Topluluk içinde böyledir, en azından böyle görünür; ancak birebir muhabbet ettiğin zaman “Normal insan” olduğu fark edilir. Hele ki bu abilerin tiki/kokoş kız zaafından hiç bahsetmeyelim :))

Bölümün güzel kızları sayılırken adı mutlaka geçer. Ama durum illüzyondan başka bir şey değildir. Tüm olayı güzel kızların arasında dolaşmaktır. Tek başına ve derinine düşünüldüğünde o kadar güzel olmadığı fark edilir. Ayrıca arkadaşlarını sevgililerine karşı doldurmasıyla bilinir. “Boşver arama, o arasın”, “Seninkinin son görülmesi mi kapalı, oha kızım!” gibi fitneleriyle bilinir. Çok kısadır; o kadar kısadır ki, apartman topuklularla 1.10'a ancak ulaşır. Buna rağmen gözü hep uzun boylu erkeklerdedir. 1.80, yakışıklı bir erkek gördüğünde bile “Amaan bodur şey” der.

Zamanında ya okuldan atılmıştır ya da istemediği bir bölüm bitirmiştir. Sonradan kafasına dank etmiştir ve okulu bitirmeye azmetmiştir. Üniversitelerin sosyal bilimler bölümlerinde çok daha fazla oranda görülür. Notları hep iyidir; ama bir türlü muhabbete dahil olamaz. Gençlerin sorunlarına tecrübesiyle ilaç olmaya çalışır, ama gençler onu hiç dinlemez… Hocaların bu amcamıza aşırı bir saygısı vardır, hep bey diye hitap ederler.

Sen gözünde 3 kilo çapakla ilk derse yetişmeye çalışırken, o highlighter'ı ve ok gibi çektiği kalemiyle arz-ı endam eder. Topuklu ayakkabı ve bol bol tulum giyer. Arabası olan nadir insanlardandır ve akşam metroya bıraktığı için kimse onunla kötü geçinmez. Ama arabasında çok sesli müzik dinleyip eşlik eder; kulakların ırzına geçer. Bölümden kimseye yüzünü çevirip bakmaz; çünkü asistana kafayı takmıştır. Üni'lerin İİBF'sinde bolca bulunur.

Dünyanın en rezil ve en kirli öğrenci evinde kalıyordur. Bu evin iklimi yazları çok sıcak, kışları ise ödenmeyen faturalardan dolayı çok soğuktur. İlk iki senesini dikey/yatay geçiş hayalleriyle geçirmiştir; ama daha birinci sınıfı bile geçememiştir. Bol bol LOL, Dota gibi şeyler oynar durur. Bu tip oyunlar yüzünden sabahlayıp uyumadığı için derslere ya hiç gelmez ya da geç gelir. “Kanka benim yerime imza atsana” diyen tip var ya, heh o, tam olarak bu. Ama bu oyun işlerinden parayı vurdu, zengin oldu diyorlar.

Bir güzel el yazısı vardır ki, off off inci gibi! Arefedeki yarım günde bile derse gelip not tuttuğu için en güncel notlar ondadır. Bu arkadaş en önde oturur, hocanın laflarını tamamlar ve hocanın, “Arkadaşlar son olarak sorusu olan var mı?” lafına işgüzarlık edip soru sorarak, dersi yarım saat uzatır. Geyik yapan hocaları hiç sevmez, hatta geyiğe dahil olamazsa gider bölüm başkanına şikayet eder. 3. sınıfta ALES'e, YDS'ye falan girip 2 milyon puan alır. Okulu bitirir bitirmez de kadrosu hazırdır. Tam sinir tip, ama yine de çok okunaklı notları yüzünden iyi geçinilir. Sınavın beşinci dakikasında ikinci kağıdı isteyen de budur.

İnek kızın taa lisede tanıştığı ve hala da ilişkileri devam eden bir erkek arkadaşı vardır. Bu arkadaşımız çok ama çok sessizdir. Önceleri sessizliği inek kızın dominantlığına bağlansa da, sonradan anlaşılmıştır ki, bu arkadaşımız böyle bir karakterdir işte. Ama iyi bir kardeşimizdir; inek ablanın “bitch”liği tuttuğu zaman, notlara bu arkadaştan da ulaşılabilir. İnek kızla aşırı uyumlu sevgili kıyafetleri giymekten hiç hazzetmez.

Kimin nesi, kimin fesidir kimse tarafından bilinmez. İlk iki gün derslere girip ortalıktan kaybolur. Çok arada muahbbeti geçer ve “Aa öyle birisi vardı değil mi?” diye muhabbeti döner. Şansına birisi eklemiştir ve haberler gelir ondan. Son duyumlara göre, çok güzel yabancı bir sevgilisi varmış ve onunla evlenip Amerika'ya yerleşecekmiş…

Hani CV kasmak diye bir tabir vardır ya, heh bu arkadaş onun ete kemiğe bürünmüş halidir. Nerede, ne kadar topluluk varsa, onların hepsine daha ilk günden kayıt olmuştur. Sürekli parti, etkinlik gibi şeylerin peşinden koşar. Instagramı topluluğa konuşmaya gelen yarı ünlülerle çektirdiği selfielerle doludur. Ayrıca bir parti ya da bir organizasyon düzenlenecekse mutlaka o düzenlemelidir. Örneğin; balo ve yıllık paraları ondan toplanmıştır. Bunlarla da kalmaz, örneğin; çok hayvansever gözükür. Eğer ortamda konuşulan muhabbet hoşuna gitmediyse gider kampüste başıboş gezen bir köpeğe sarar, onu yalandan sever falan. Kısaca tam bir alfa yani, yersen…