Yeşilçam’ın bir dönem erotik film furyasıyla nam saldığını bilirsiniz. Afişlerini görünce gülmekle merak etmek arasında bir yerde kaldığımız bu filmlerin çekilme amacı ve olayların gelişimi oldukça ilginç. Nasıl oldu da böyle bir furya başladı diye merak ediyorsanız sizi şöyle alalım.
Kaynak 1
Kaynak 2
Şimdilerde komik isimleriyle hatırladığımız erotik film furyası, aslında 70’li yıllarda sinema sektörü için bir can simidi olmuş. İnanmazsınız ama mecburiyetten…
O dönem satılan her sinema biletinden alınan eğlence vergisi, yabancı filmlerde fahiş bir boyuta ulaşınca sektör yerli filme yöneliyor.
Yani sanatsal değeri yüksek, yabancı bir filmin maliyeti sinemacılar için oldukça yüksek olurken, yerli erotik-komedi filmleri çok daha karlı duruma geçiyor. Bir de sinemaya herkes gitsin diye belediyeler tarafından sabitlenen bilet fiyatları var. Hal böyle olunca bazı filmler, maliyeti bile kurtaramaz hale geldikleri için salonlarda gösterilmiyor.
Üstüne bir de memleketin siyasi gergin havası eklenince salonlar hepten müşteri bulamayacak duruma geliyor ve sektör yeni bir çare düşünmeye başlıyor. Çünkü kimse evden çıkmıyor!
Önce İtalya’dan komik erotik filmler getirtilmeye başlanıyor. Daha sonra “Biz neden yapmıyoruz?” sorusu akıllara geliyor ve Yeşilçam, kendi komik erotik filmlerini çekmeye başlıyor.
Furyanın başlamasını sağlayan “Beş Tavuk Bir Horoz” filmi de bir İtalyan erotik komedi uyarlaması. Başrollerinde Münir Özkul, Zeki Alasya, Nebahat Çehre ve Seyyal Taner gibi isimler var…
Filmlerin sansür kurulundan nasıl geçtiği ise tam olarak bir komedi.
Sansür kurulunda sinemacı yok. Kurul polislerden ve askerlerden oluşuyor. Yapımcı kurula önce senaryoyu, sonra da filmi gönderiyor ama kısa film olarak. Sebebi ise bir o kadar ilginç…
Sansürden geçen kısa filmlere daha sonra yapımcılar İsveç, Alman porno filmlerinden saniyelik kesitler ekliyorlar.
Bu yöntemin adı da blok seks. Film gösterilirken arada durdurulup yabancı bir filmden 15 saniyelik porno görüntüleri ekleniyor. Bunun amacı da olası polis baskını sırasında hemen eski filmin gösterilmeye devam etmesi. Kısa zaman içinde bu blok seks olayı sektörde standart hale geliyor.
Yeşilçam’ın erotik filmleri aslında soyunmaktan öteye giden ve aleni seks sahnelerinin gösterildiği filmler değil.
Çıplaklık, seksi kamufle etmek için kullanıyor. Daha çok dilde argo sözler ve imalar ile filmlere seks sosu katılıyor. Bir dönem daha cesur sahneler çekilse de gerçek bir seks kurgusu tamamen yer almıyor.
Her ne kadar erotik film sektörü erkekler için çalışsa da, kadınlar da bir süre sonra bu tarz fimleri sinema salonunda izlemeye başlıyor.
Lüks muhitlerde kadınlar ve erkekler bu filmleri birlikte seyredebiliyorlar. Ancak Beyoğlu gibi sınırları tanımsız yerlerde kadınlar filmler için ayrı matine talep ediyorlar.
Erotik komedi filmlerinde dikkat ettiyseniz jön bulunmuyor. Erkek karakter halktan, komik ve saflığıyla dikkat çeken bir tip olarak kurgulanıyor.
İtalyan seks güldürülerinde de başrol oyuncusu erkeğin tam olarak böyle bir tipte olduğu biliniyor. Fiziksel olarak güçsüz, çirkin ama kurnazlığı, zekası ve libidosu ön planda olan adam figürünün bizdeki en önemli temsilcisi Aydemir Akbaş.
Bu filmlerdeki kahramanlar yani Aydemir Akbaş’ın canlandırdığı karakterler, çoğunlukla işçi sınıfından ya da taşradan gelenler oluyor ve her zaman burjuvaziye karşı, kentlilere, zenginlere, eğitimlilere, güç sahibi olanlara karşı bir mücadeleye giriyorlar ve galip ayrılıyorlar.
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Özgür Yaren bu durumu şöyle açıklamış: “Bu filmlerin hikâyelerine bakınca şöyle bir şey çıkıyor: Kentli, zengin, eğitimli ve Batılı tarzda hayat süren erkekler cinsel güce sahip değildir, iktidarsızlar çoğu zaman efemine tiplerdir. Bu adamlarla evli burjuva kadınları ise tatminsizdirler. Onları tatmin edecek ütopyacı, yorulmak bilmez bir enerjiye sahip işçi sınıfından gelmiş bir figür oluyor genellikle.”
Aslında filmlerin hikayesi hep bir güçsüzün, güçlüden intikam alma mücadelesi üzerine kurulu.
“Yeşilçam filmleri her zaman sınıfsal uzlaşmaya kapı aralar. Yeşilçam alt sınıfların yükselebilme umudunu taze tutar. Oysa inatçı bir ekonomik krizin hayatı zorlaştırdığı 70’lerin ikinci yarısına denk gelen seks filmleri böyle bir uzlaşmayla ilgilenmez. Bu filmler bize soytarı/halk kahramanının burjuva kadınlarıyla yatarak aldığı intikamı sunar.”
Bir de hikayenin oyuncu tarafı var ki, onların içinde yaşadığı durum da ayrı bir haber konusu.
Dönemin ünlü kadın oyuncularından Arzu Okay, yıllar sonra verdiği bir röportajda o dönem yaşadığı şartları şöyle anlatmış: “O zamana kadar kazandığımla ancak aileme ve kendime bakıyorum. Kirada oturuyorum. Para gelince önce anneme veriyorum, sonra kalırsa bana. Bir dönem dram filmleri furyası vardı. Sırasını hatırlamıyorum. Sonra işte köy filmleri. Onlar bitti kovboy, sonra komedi furyası. Bitti, bitti… Sonra her şey bitti, hiçbir şey çekilemez hale geldi sinemada. Yok yani beş kuruş yok. Mecburen oynuyorsun erotik filmlerde. Mercimeği haşladım, soğanları kavurdum. Ama kıyma alacak param yok”.
Sinema eleştirmenlerine ve sektördeki bazı kişilere göre o dönem çekilen “Civciv Çıkacak Kuş Çıkacak” filmi, geçtiğimiz senenin izdivaç programlarından daha masum bir yapım.
Levent Demirci böyle yorumlamış durumu.
Nice batmak üzere olan esnafın, iflasın eşiğinde olan Yeşilçam sinema sektörünün kurtarıcısı olan bu yapımlardan aklımızda kalan tek şey, insanın hayal gücünü zorlayan film isimleri.
+Plajda sevişelim
-Bu bir teklif mi?