Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “Türkiye Diyanet Vakfımızın zekat verilebilecek en güvenilir kurumlardan biri olduğunun halkımıza anlatılması oldukça önem arz etmektedir. Zira ülkemiz, yakın tarihte kurban ve zekat gibi kavramları istismar eden grupların açık ihanetine şahit olmuştur” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, tüm müftü ve müftü yardımcılarıyla çevrim içi toplantı yaptı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın üst düzey yöneticilerinin de katıldığı toplantıda, Ramazan’da yürütülen din hizmetleri ve yardım faaliyetleri değerlendirildi. Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, toplantının hayırlara vesile olması temennisinde bulunarak, “Ramazan-ı şerifin rahmet günlerini idrak ettik. Mağfiret günlerini yaşıyoruz. Tekrar her birinizin Ramazan-ı şerifini tebrik ediyorum. Rabbimiz bu mübarek ayın sonunu her birimiz için her türlü azaptan kurtuluşa vesile eylesin” dedi.
Erbaş, ‘Kardeşlerini Unutma Beklenen Sensin’ temasıyla yürütülen 2021 yılı Ramazan programı kapsamında yurt içinde 81 il ve tüm ilçelerde, yurt dışında da 75 ülke 208 bölgede Ramazan’ın manevini iklimini yaşatmaya çalıştıklarını kaydetti.
“ZEKAT KÖPRÜDÜR”
Kimsesizlerin kimsesi olmaya ve dünyanın dört bir yanında veren ellerle alan elleri buluşturmaya devam ettiklerini ifade eden Başkan Erbaş, şunları söyledi:
“Bu anlamda en büyük imkanlarımızdan ve ibadetlerimizden birisi zekat ibadetidir. Malumunuz olduğu üzere zekat; Müslümanların hem bireysel hem de toplumsal hayatına doğrudan temas eden en temel ibadettir. Zekat, varlıklı Müslümanları ihtiyaç sahibi Müslümanlara ulaştıran mühim bir köprüdür. Onları aynı duada buluşturan önemli bir değerdir. Diğer taraftan zekat, toplumda dini ve ahlaki değerleri yücelten, sosyal yapıyı güçlendiren, ekonomik hayata canlılık getiren sosyal bir ibadettir. Zihin ve gönül dünyamızı aydınlatan yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle zekat, fakirin hakkıdır ve onun ifası, kişinin maddî ve manevi yönden arınmasını ve malının kul hakkından temizlenmesini temin etmektedir. Bu itibarla Müslüman, zekat vererek hem mali bir ibadeti yerine getirmiş olmakta, hem de Rabbine karşı sorumluluğunu eda ederek maddi ve manevi kirlerinden arınmaktadır.”
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak, her türlü siyasi, ideolojik görüşün üstünde, hiçbir mezhep-meşrep ayrımı yapmadan bütün topluma hizmet ettiklerinin altını çizen Erbaş, “İslam’ın inanç, ibadet, muamelat ve ahlak ilkelerini, hükümlerini en doğru ve en etkili şekilde insanımıza öğretmekle mükellefiz. Bu bakımdan insanlığın zor süreçlerden geçtiği, dünya nüfusunun yarısının yoksulluk içinde yaşadığı günümüzde dinimizin ilkeleri arasında öne çıkarılması gereken bir konu varsa onun da zekât olması gerektiği aşikardır. Bu meyanda, milletimizin zekat vermek için gerçek muhtaçları ve güvenilir kurumları aradığı bir dönemde zekât ibadetinin anlatılması ve izah edilmesi oldukça önem arz etmektedir. Milletimizin güvenine layık bir çalışmayla bu konuda onlara rehberlik etmek bizlerin en başta gelen sorumluluklarından biridir. Bu sebeple namaz ibadetinde olduğu gibi zekat konusunda da milletimizi aydınlatmalı ve bu önemli ibadetin ve sosyal sorumluluğun yerine getirilmesi için onlara şevk ve heyecan vermeli, onlara rehberlik etmeliyiz. Zira Kur-an’ı Kerim’de namaz ve zekat peş peşe, birbirinden ayrılmaz iki ibadet olarak emredilmektedir.” dedi.
“TÜRKİYE DİYANET VAKFIMIZ EN GÜVENİLİR KURUMLARDAN BİRİDİR”
Erbaş, zekatın tüm yeryüzünde fakirliği ve yoksulluğu bitirecek önemli bir potansiyele sahip olduğuna dikkat çekerek, “Türkiye Diyanet Vakfımızın halihazırda zekat verilebilecek en güvenilir kurumlardan biri olduğunun halkımıza sizler vasıtasıyla anlatılması oldukça önem arz etmektedir. Zira ülkemiz, yakın tarihte kurban ve zekat gibi kavramları istismar eden grupların açık ihanetine şahit olmuştur. Bu sebeple ülkemizin zekat potansiyelinin yurt içinde ve yurt dışındaki Müslüman kardeşlerimize ulaştırılmasında görev üstlenmek, bu güzide kurumun mensupları için vazgeçilmez bir sorumluluktur. Bu çerçevede, her bir hocamızın konuya hassasiyet göstermesi elzemdir” şeklinde konuştu.