Yalı sahibiysen derdin çok!
1. Tüm İstanbul Boğazı’nı esir almış martı sesleri…
2. Kışın ısınma sorunları…
Deniz kenarındaki yalılar, kışın ne yapılırsa yapılsın tam anlamıyla ısınamaz. Bunun bilincinde olan çoğu yalı sahibi, yalılarını kışın terk eder ve yazın geri gelirler. Fakat elbette yalıyı kaderine terk etmek doğru bir hareket değil! Yalıda kimse oturmasa bile aralıklı olarak ısıtma yapılmalıdır. Yoksa yazın geri dönüldüğünde karşınızda haşata dönmüş bir yalı görebilirsiniz. Bu yüzden tüm kış yalıyı ısıtacak görevliler ve ısınma ekstra masraf demek oluyor.
3. Gürültülü gezi tekneleri…
İstanbul Boğaz turlarını herkes bilir. Bangır bangır müzik ile kıyıdaki yalılara hayran hayran bakan insanlar, yalı sahipleri tarafından pek de hoş karşılanmıyor olabilir. Sonuçta insanların özel mülkleri sayısı en az 100 olan kişiler tarafından günde kaç defa izleniyor. Gezilerin yanı sıra mezuniyet partileri vs. gibi önemli günlerin sabaha kadar teknede kutlanması, yalı sahiplerine rahat bir uyku yüzü göstermiyor olabilir.
4. Her yerin deniz tuzuna bulanması…
Bir yalı sahibini gerçekten en derinden yaralayan şey deniz tuzudur… Rüzgarın hafiften ters dönmesi ile tüm bahçe, sandalye, masa, panjur, araba her yer deniz tuzuna bulanabilir. Bu yüzden yalı sahipleri çoğunlukla araba, bahçe takımı gibi şeylerin üzerini branda ile örterek deniz tuzuna karşı önlem alıyor. Tabii elinde hortumla sürekli dışarıyı yıkayan görevliler bu işin olmazsa olmazı…
5. Zaman içinde paslanma oluşması…
Yalılarda yer alan panjur, çit, kafes gibi malzemeler, kesinlikle her yıl boyanmak zorunda kalıyor. Aksi halde inanılmaz bir pas ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Denizin etkisiyle boya kalkar, içten içe çürüme başlar. Bunun yanı sıra ahşap ürünlerin her biri yaz ayı sonunda verniklenmelidir.
6. Gemi çarpma ihtimali…
Evet, okunduğunda garip gelebilir ama yalıya gemi girmesi ülkemizde yaşanmış bir olay. Düşünsene, yalı sahibisin ama sürekli diken üstünde duruyorsun. Ya bir Rus yük gemisi beş çayına gelmeye karar verirse?
7. İskele sorunu…
Deniz kenarında bir halı sahibiyseniz ve yalınıza ait bir iskeleniz varsa işin içine biraz daha masraf giriyor. Belediye, denizi işgal etme suçundan her sene ya da iki yılda bir olmak üzere 300 ila 500 bin lira tutarında ceza yazmaktadır.
8. Yapılacak her değişiklik için izin alma sorunsalı…
Unutulmamalı ki İstanbul Boğazı’na nazır olan yalılar, birer tarihi eser niteliği taşımaktadır. Bu yüzden yıllardır orası eviniz olsa bile en ufak bir çivi çakarken bile Anıtlar Kurulundan izin almanız gerekiyor. Aynı zamanda yapılacakları bir tadilat olarak değil restorasyon olarak görmeniz gerekiyor. Hiçbir ürün fabrikasyon olmamalı ve her şey kullanılan malzemeye uygun olarak el işçiliği ile yapılmalıdır.
9. Deniz tarafında yer alan kısımları kazıkların tutması…
İstanbul Boğazı’nda yer alan yalıların yaşı en az 70-80’i bulmaktadır. Deniz tarafında olan bölgenin kazıklar ile ayakta durduğunu bildiğimiz için bu kazıkları bunca yıldan sonra eskimesi çok olağan bir durum. Kazıkların artık eskimesi ile yalı denize doğru eğilebilir. Neyse ki bu yalılar betondan yapılmaz, bu yüzden herhangi bir çatlak oluşma konusunda endişe etmenize gerek yok. Fakat kazıkların yenilenmesi ve yalının eski halini alması için yalı sahipleri tekrardan kesenin ağzını açıyor.
Bu içerikler de ilginizi çekebilir