İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin yıl dönümü olarak her sene 10 Aralık’ta kutlanan İnsan Hakları Günü, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de insan hakları açısından yaşanan farklı sorunlara dair farkındalık ve duyarlılık oluşturmayı hedefliyor.
Türkiye’de halkın yüzde 75,3’ü istenen konuda barışçıl protesto ve yürüyüş düzenleyebileceğini düşünürken, yüzde 31,2’ye göreyse bir kişi gözaltına alındıysa suçludur. Bu sonuçlar, Uluslararası Af Örgütü’nün 10 Aralık İnsan Hakları Günü nedeniyle Metropoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi ile birlikte hazırlamış olduğu ‘İnsan Hakları Algısı Araştırması’nda yer alıyor.
Amerika'nın Sesi'nden Hilmi Hacaloğlu'nun haberine göre, 28 ilde 2651 kişiyle yapılan ankette başka çarpıcı veriler daha var.
Sosyal medyada fikirlerini rahatça ifade edenler yüzde 38,4
Twitter ve Facebook gibi sosyal medya platformlarında fikirlerini rahatça ifade edebildiğini söyleyenler yüzde 38,4 iken ‘başkasının hakkını savunmak için herhangi bir kampanya, protesto ve faaliyete katıldınız mı?’ şeklindeki soruya araştırmaya katılanların sadece yüzde 18,3’ü ‘evet’ yanıtını vermiş.
Türkiye insan düşüncelerini özgürce ifade edebiliyor mu?
Sosyal sorunların çözümü için kuruluşlara bağış yapar mısınız?
Temel hak ve özgürlüklerin kısıtlandığını hissediyor musunuz?
Temel hakların yasalar tarafından güvence altına alındığına inanıyor musunuz?
Türkiye'deki insan hakları konusunda geleceğe bakışınız nasıl?
Beyhan: “Türkiye’de insan hakları ile ilgili hassasiyet var’”
Uluslararası Af Örgütü Kampanyalar ve İletişim Direktörü Tarık Beyhan, bu verinin kendisini en çok üzen sonuç olduğunu söylese de insan haklarına bakıştaki genel eğilimin geçmiş yıllara göre pozitif seyir içinde olduğu kanısında.
Beyhan, ‘‘Beni en fazla çarpan şey insan haklarına dair Türkiye toplumunda bir hassasiyetin olması. Türkiye’de her konuda çok kutuplaşmış bir toplumdan bahsediliyor olsa da bu hassasiyet bütün partiler arasında ve ideolojiler arasında eşit olarak dağılıyor. Dünyanın çoğu yerinde birçok sıkıntı var insan hakları ile ilgili. Türkiye’de son bir iki yıldır özellikle insan hakları alanında çok ciddi insan hakları ihlalleri var. Adil yargılanma hakkının tamamen neredeyse ortadan kalktığı bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Fakat bununla birlikte hala bize umut veren şeyler de var. Örneğin yakın zamanda Barış Akademisyenleri, Anayasa Mahkemesi’nin kararı sayesinde serbest bırakılabildiler. Şu an yargılamalar sürekli beraatlerle sonuçlanıyor’’ dedi.
“Uzun süre sonuçlanmayan davalar bir insan hakları ihlali olarak görülüyor”
Araştırmaya katılanların yüzde 82,6’sı davaların uzun süre sonuçlanmamasını bir insan hakları ihlali olarak değerlendirirken Türkiye’de yaşayan herkesin kanunlar karşısında eşit haklara sahip olması gerektiğini düşünenler yüzde 82,9.
Bu verileri önemli bulan Sezin Öney, araştırmanın kapsamı dışında kalmakla birlikte Suriyeli sığınmacılara karşı artan ayrımcılığın altını çiziyor.
Öney, ‘‘İnsanların yüzde seksen beşi davaların uzun sürmesinin bir hak ihlali olduğunu düşünüyor. İnsanlar birçok alanda sorun yaşıyor yargıyla. Yargı eğer felç olursa, kamuoyunda böyle düşünülürse adalete güvensizlik olursa toplumun dokusunun erimesine yol açar. Hukukun ortadan kalkması demek bu ciddi bir kriz alanı. Ayrımcılık konusuna baktığımda ben özellikle Suriyeliler'in çok müthiş mesele olduğunu görüyorum. Bu araştırma kapsamında yoktu ama diğer tüm veriler ve araştırmalar Suriyeliler konusunda toplumda ayrımcılık olduğunu gösteriyor. Her şey toz pembe değil, öyle olmayan veriler de var elbette’’ diyor.