Hrant Dink cinayetinin üzerinden tam 13 yıl geçti. Arkadaşları 19 Ocak'ta onu, suikaste uğradığı Şişli Halaskargazi Caddesi'nde bir kez daha anmaya hazırlanıyor. Cinayete ilişkin dava ise yıllardır devam ediyor. 18 Şubat’ta 103'üncü duruşması yapılacak davada 2020 yılının ‘karar yılı’ olabileceği belirtiliyor. Ancak cinayetin perde arkasındaki sorumluların, gerçek faillerin kim olduğu hâlâ netleşmiş değil.
Suikast sonrası hukuki süreçte neler oldu?
Dink cinayetine ilişkin ilk iddianame cinayetten dört ay sonra, 20 Nisan 2007’de düzenlenmişti.
Ardından Aralık 2007’de, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı görevlileri hakkında bir iddianame daha düzenlendi.
2014 yılında ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, söz konusu iki davadaki isimlerin yeniden ifadelerinin alınmasını istemiş ve 2015 yılında da yeniden alınan ifadeler ve soruşturmalar ışığında yeni bir iddianame hazırlamıştı.
2017 yılına gelindiğinde ise, tüm bu iddianameler ışığında yürütülen davalar İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürdürülen Dink ana davasında birleştirilmişti.
103. duruşma 18 Şubat’ta
Dördü tutuklu, 77 sanığın yargılandığı davanın 103'üncü duruşması 18-20 Şubat tarihleri arasında İstanbul Çağlayan Adliyesi’ndeki 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak.
“Eksik bir yargılama sürdürülüyor”
Dink davasında gelinen aşamayı DW Türkçe’ye anlatan Dink Ailesi’nin avukatı Hakan Bakırcıoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015 ve 2017’de düzenlediği iddianamelerde pek çok önemli devlet görevlisinin yargılanmasının önünün açıldığını ve bu gelişmenin o dönemde kendilerini umutlandırdığını söylüyor.
Ancak öte yandan, Başsavcılığın bazı isimlere ilişkin kovuşturmaya gerek olmadığına hükmettiğini, kendilerinin bu konudaki itirazlarının ise kabul edilmediğini anlatan Bakırcıoğlu, şöyle konuşuyor:
“Dink cinayetine giden süreçte yaşananlar, cinayetle çok bağlantılı. Yani Dink’e karşı linç kampanyasını örgütleyenlerin ve özellikle Dink’in Valilik odasında tehdit edilirken odada bulunanların soruşturulmaması, İstanbul ve Trabzon MİT Bölge Başkanlığı görevlileri hakkında iddianame düzenlenmemesi adaletin olması gerektiği gibi ortaya çıkmasını engelliyor. Dolayısıyla bugün devam eden yargılama, eksik süren bir yargılamadır. Bu haliyle çıkacak olan karar Dink cinayetini bütün yönleriyle aydınlatmayacaktır.”
“Öldürüleceği bilgisi hem Emniyet’te hem de Jandarma’da vardı”
Dink’e yönelik bir suikast planlandığına dair ilk bilgilerin cinayetten 11 ay önce Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü’ne geldiğini, bununla birlikte Temmuz 2006’da Trabzon İl Jandarma görevlilerinin Yasin Hayal’in Hrant Dink’i öldürmeyi tasarladığını, ve bu amaçla silah temin etmeye çalıştığı bilgisine ulaştığını hatırlatan Bakırcıoğlu, “Dolayısıyla Hrant’ın öldürüleceği bilgisi hem Emniyet’te hem de Jandarma’da vardı. Ancak ne yazık ki bu somut bilgilere rağmen kimse harekete geçmedi” diye konuşuyor.
“Nihai karar eksik kalacak”
Dink ailesi ve avukatları 2016 yılında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bazı isimler için verdiği takipsizlik kararı ve etkin soruşturma yapılmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurmuştu.
Ancak AYM, 28 Ağustos 2019 tarihli kararında Dink cinayeti soruşturmasında bazı kamu görevlileri için ek soruşturma yapılması talebini reddetmişti.
“AYM’nin talebimizi ret etmesi, yanlış bir karar oldu” diyen Avukat Bakırcıoğlu, bu nedenle 2020’de tamamlanması beklenen Dink davasında ortaya çıkacak kararın adaleti tam olarak sağlamasının mümkün olmadığını söylüyor.
“Dink davası neden 13 yıldır sürüyor?”
Dink'in 23 Ocak 2007 tarihinde düzenlenen cenaze töreni, Türkiye tarihinin en büyük kitlesel anmasına dönüşmüştü.
Ülkenin dört bir yanından gelen on binlerce insan, “Hepimiz Hrant’ız, Hepimiz Ermeniyiz” sloganlarıyla Dink’in naaşı eşliğinde Agos Gazetesi önünden Zeytinburnu Balıklı Ermeni Mezarlığı’na kadar yürümüştü.
Türkiye toplumunda büyük etki bırakan cenaze töreni sonrasında bir araya gelen ve kendilerine “Hrant’ın arkadaşları” diyen insanlar, o günden beri her yıl 19 Ocak tarihinde Agos Gazetesi önünde buluşarak adalet talebini dile getirmeye devam ediyor.
Hrant’ın arkadaşları bu yıl da 19 Ocak Pazar günü Agos Gazetesi’nin eski binası olan Şişli Halaskargazi Caddesi üzerindeki Sebat Apartmanı önünde bir araya gelecek.
“Duruşmalara gelin. Ne kadar kapsamlı bir cinayet olduğunu göreceksiniz”
“Hrant’ın arkadaşları”ndan Bülent Aydın, ilk günden bu yana Dink davası duruşmalarının neredeyse tamamına katılan isimlerden biri.
Dink'i öldüren tetikçinin ve azmettiren iki ismin kısa süre içinde yakalanıp ceza almasına rağmen Dink davasının 13 yıldır devam ettiğine dikkat çeken Aydın, “Bu davanın neden 13 yıldır sürdüğünü merak ediyorsanız, lütfen Çağlayan Adliyesi’ndeki duruşmalara gelin. Ne kadar kapsamlı bir cinayet olduğunu göreceksiniz” diyor.
Aydın, “Geçen zaman içinde 4 kez mahkeme başkanı değişti, mahkeme heyetinden pek çok isim değişti, savcılar değişti. Her şeye rağmen Dink için adalet istemeye devam edeceğiz” diye konuşuyor.
Hrant Dink davasında bugüne kadar neler yaşandı?
19 Ocak 2007 – Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, Şişli’deki gazete binasından çıktıktan sonra arkasından başına sıkılan üç kurşunla yaşamını yitirdi.
21 Ocak 2007 – Hrant Dink’i öldüren 17 yaşındaki Ogün Samast, Samsun’da yakalandı. Yakalandıktan sonra Samast’ın polis memurlarıyla çekilen Türk bayraklı fotoğrafları, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.
23 Ocak 2007 – Dink’in cenaze töreni, Türkiye tarihinin en büyük kitlesel anmasına dönüştü. Ülkenin dört bir yanından gelen on binlerce insan “Hepimiz Hrant'ız, Hepimiz Ermeniyiz” sloganlarıyla yürüdü.
11 Şubat 2008 – Hrant Dink’i öldürme suçundan aralarında tetikçi Ogün Samast, azmettirici Yasin Hayal ve “büyük abi” Erhan Yücel’in bulunduğu 19 sanıklı dava başladı. Savcılık tarafından sanıkların “Ergenekon Terör Örgütü” ile bağlantılı olduğu iddia edildi.
20 Şubat 2012 – Hrant Dink'i hedef alan suikastı inceleyen Devlet Denetleme Kurulu (DDK), raporunu tamamlayarak kamuoyuna açıkladı. Raporda, “Dink'e yönelik bir tehlikenin varlığının Emniyet ve Jandarma personelince öğrenilmiş olduğuna ve Dink'in korunmasına yönelik istihbarat birimlerinin gerekli çalışmaları yapmadığına” işaret edildi.
21 Mart 2012 – Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Ogün Samast'a, “tasarlayarak Hrant Dink'i öldürmek” ve “ruhsatsız silah taşımak” suçlarından verilen 22 yıl 10 ay hapis cezasını onadı. Azmettirici Yasin Hayal’e de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.
15 Mayıs 2013 – Dink'in öldürülmesine ilişkin davada verilen kararın Yargıtay tarafından kısmen bozulmasının ardından, 18 sanığın yeniden yargılanmasına başlandı.
3 Aralık 2013 – Yargıtay'ın kısmen bozmasıyla yeniden görülen Hrant Dink'in öldürülmesi davasında Erhan Tuncel, dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'i suçladı ve “Soruşturmanın genişletilmesine engel oldu” dedi.
7 Mart 2014 – Dink davası kapsamında 5 yıl 5 ay hapis yatan polis muhbiri Erhan Tuncel'in tahliyesine karar verildi.
10 Aralık 2015 – Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin hazırlanarak İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianamede, Hrant Dink suikastının sorumlusu olarak, “silahlı terör örgütü” olarak nitelenen “Fethullahçı Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapılanması” gösterildi.
19 Nisan 2016 – Hrant Dink cinayetine ilişkin birleşen iki davanın ilk duruşması başladı. Duruşmalarda 34 sanık ilk kez bir arada hâkim karşısına çıktı.
8 Aralık 2016 – Kamu görevlilerinin yargılandığı davada savunma yapan Eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın Dink’in öldürülmesine atıfla “ses getirecek eylem” konulu yazının imhasını istediğini iddia etti.
11 Aralık 2016 – Dava kapsamında ifadesine başvurulan Eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, “Hrant Dink öldürülene kadar ve hatta ölüm olayı sonrasında bile Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün yazısından tarafıma bilgi verilmemiştir. Dink’in öldürülmesinde hiçbir kusurum yok” dedi.
16 Ocak 2017 – Hrant Dink davasında dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ali Fuat Yılmazer ilk kez ifade verdi. “Hrant Dink cinayetinde ilk dönem soruşturmaları adalete çok daha yakın durumdaydı” diyen Yılmazer, “Orhan Pamuk nasıl koruma altına alınmışsa Dink de öyle koruma altına alınacaktı. Bunu yapacak makamlar bellidir” dedi.
21 Aralık 2018 – Tuğgeneral Hamza Celepoğlu ile meslekten ihraç edilen astsubay Yavuz Karakaya tahliye edildi. Haklarında gıyabi tutuklama kararı bulunan sanıklar Halil İbrahim Koca, Adem Yavuz Arslan ve Fetullah Gülen'in iade süreçlerinin ikmalinin beklenilmesini kararlaştırdı.
27 Kasım 2019 – Davada dönemin Samsun Emniyet Müdürü Mustafa İlhan SEGBİS’le bağlanarak tanık olarak ifade verdi. Mahkeme başkanı, MİT mensuplarının dinlenmesine ilişkin yazılan yazıya ise yanıt gelmediğini söyledi. Mahkeme heyeti dördüncü kez değiştirildi.
Hazırlayan: DW Türkçe'den Aram Ekin Duran