Yeni tip koronavirüs salgının gölgesinde 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutlayan sağlık çalışanları, sağlıkta şiddetin sona ermesini ve Kovid-19’un en kısa zamanda meslek hastalığı olarak sayılmasını istiyor.
“Sağlıkta şiddet sona ermeli”
Prof. Dr. Müslüm Çiçek (Yoğun Bakım Uzmanı)
“Bir yıldan bu yana bütün sağlık çalışanları görülmemiş bir özveriyle görevlerine devam ediyor. Daha fazla hastalanıyor ve daha fazla ölüyor. Böyle bir tabloya rağmen sağlıkta şiddet bitmiyor. Bu bir an önce sona ermeli. Ayrıca virüsün hafife alınmamasını, hayatımızdan çıkana kadar maske, mesafe ve hijyen kurallarına titizlikle uyulmasını bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Zira insanlar yoğun bakımda 10 dakika kalsa hastalıktan korunmanın önemini çok daha iyi anlar.”
“İyimser bir hayalim var”
Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu (Göğüs Hastalıkları Uzmanı)
“Pandemide iş yoğunluğumuz ciddi bir şekilde arttı. Maalesef virüs yükümüz de arttı. Hastalanan ya da hayatını kaybeden sağlık çalışanları oldu. Yıllardır takip ettiğimiz kronik hastalıkların takiplerinde zorluklar yaşandı. Gelecek yıl 14 Mart’ı düşündüğümde; biraz iyimser bir hayal de olsa, Kovid’in geride kalması, az görülen hastalıklardan biri olmasını istiyorum. Bunun için ‘maske-mesafe-hijyen’ önlemlerini ve aşı olmayı ihmal etmemeliyiz.”
“İlk kez çaresizliği öğrendim”
Kader Korkmaz (Hemşire)
“15 yıllık çalışma hayatım boyunca ilk kez çaresizliğin nasıl bir his olduğunu, hastaları ikna etmeye çalışırken öğrendim. Bunların içinde elbette her gün omuz omuza çalıştığım mesai arkadaşlarım, hekimlerimiz de vardı. Bir odada yaşam mücadelesi veren hastaların morallerini yükseltmeye çalışmak çok zor olsa da bizler bunu elimizden geldiğince yapmaya çalıştık ve hâlâ çalışıyoruz.”
“Kovid-19 en kısa zamanda meslek hastalığı sayılmalı”
Prof. Dr. Osman Erk (İç Hastalıkları Uzmanı)
“Bu yıl Kovid-19 pandemisi nedeniyle çok değerli Hocalarımız Prof. Cemil Taşcıoğlu’nu, Prof. Emin Darendeliler’i, Prof. Murat Dilmener’i, Prof. Mehmet Seyit Kayacan’ı ve Prof. Sedat Tellaloğlu’nu ve daha nicelerini kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Bu süreç bizleri her açıdan çok yordu ve yıprattı. Hâlâ olağanüstü bir çaba ve duyarlılıkla çalışmaya devam ediyoruz fakat özlük haklarımız, çalışma koşullarımız çok yetersiz. Kovid-19’un en kısa zamanda meslek hastalığı olarak kabul edilmesi, hayatını kaybeden meslektaşlarımızın görev şehidi sayılması için gerekli düzenlemelerin yapılmasını talep ediyoruz.”
“Virüs bildiğini okuyor!”
Dr. Öğr. Üyesi Cüneyt Aydemir (Göğüs Cerrahisi Uzmanı)
“Ben hastanemizin başhekimi ve göğüs cerrahisi uzmanıyım. Kovid-19’a ilk yakalananlardan biri oldum. Tedavi sürecinde bir odada tek başınıza olmak, oradan bir daha çıkıp çıkamayacağınızı bilmiyor olmak ve geride bıraktığınız bir ailenizin olması gelgitler yaşatıyor insana. Şu sıralar bir arkadaşımız yoğun bakımda ve durumu ciddiyetini koruyor. Tedavi sadece ilaç vs. ile olmuyor… Dua ediyoruz… Çünkü biz gerekeni yapsak da virüs kafasına göre hareket ediyor.”
“Unutulmaz acılar yaşadık”
Doktor Cem Gün (Acil Tıp Uzmanı)
“Pandeminin ilk aylarıydı. Acil servis hastalarla doluydu. Böylesine yoğun bir gecede 6 aylık bebeğini sımsıkı kucaklamış genç bir anne geldi. Ateşi vardı, nefes almakta zorluk çekiyordu. Kovid-19’a yakalanmıştı ancak hasta odamız kalmamıştı. Öyle çaresizdi ki aklıma tek çözüm geldi; alçı odası… Odaya oksijen tüpü getirdik, annenin oksijen almasını sağladık. Eve, çocuklarımın yanına giderken aklımda, o annenin çaresizliği ve korku dolu bakışları vardı.”
“Kanser patlaması olabilir”
Prof. Dr. Gökhan Demir (Tıbbi Onkoloji Uzmanı)
“Kovid-19 pandemisinde kanserler, taramaların ötelenmesi nedeniyle daha geç dönemde yani ileri evrede teşhis ediliyor. Hastalarımızın bir kısmı, korku nedeniyle düzenli takiplerini yaptırmak istemiyor ya da erken teşhis olanağı sağlayan tarama programlarını erteliyorlar. Bugün taramalarını yaptırmadığı için kanser olduğunu bilmeyen pek çok kişi olduğunu hesaplıyoruz. Bu, gelecek yıllarda adeta bir ‘kanser patlaması’ yaşanacağı anlamına geliyor.”