1990’lı yıllarda işlenen çok sayıda faili meçhul cinayet ve Susurluk evrakında ismi geçen eski özel harekât polisi Ayhan Çarkın, 1992 yılında Hüsamettin Yaman ve Soner Gül isimli üniversite öğrencilerini kendisinin öldürdüğünü söyledi. Çarkın, eski İçişleri Bakanı ve Emniyet Bakanı Mehmet Ağar‘a ait olarak, “Vatan hainidir, şu an derin devletin başında” dedi.
Cezaevine girmeden evvel Artı Gerçek’ten Seda Taşkın’a konuşan Çarkın, Hüsamettin Yaman ve Soner Gül isimli gençleri “öldürdükten sonra” çocuklarına sarılamadığını ve konutunu terk ettiğini anlatarak, “Anneleri, akrabaları Galatasaray Lisesi önünde bekliyor. Çok gittim oraya, çok seyrettim onları. Daima kendimi onların yerine koydum. Adaleti yerine getir. Benim cezamı ver ki benim yüreğim soğusun” diyerek yargıya seslendi.
Çarkın şunları söyledi:
“Çok pişmanım”
“Hayatta her gün ölüsün. Çok pişmanım. Fakat yapmak zorundaydım. Bu saatten sonra beni affedin demek tahlil değil. En azından bunu söyleyebildim”
“Mahmut Yıldırım’la ilgili tek bir şey söyleyeceğim. Bana da geldi buraya. Dedi ‘Benim takıma gelir misin?’. Dedim ‘İki tane silahım var Yeşil’. Şu kulenin tabanında oturduk. Akşam saat 11 üzere, yıl 2002 olması lazım. Ben de ‘İki tane silah, biri senin, biri benim. Sen yahut ben ateş etmeyeceğim. Çabucak kalk buradan git’ dedim. Yeşil inşallah bu dünyada yaşıyorsa ki yaşıyor. Hasta filan diyorlar. İnşallah gelir. Ona kurtulma talihi, benim öbür taraf işim. Ne var, ne yok anlatır. Yeşil zira berbat bir insan. Berbat.”
Çarkın, ölmediğini söylediği Mahmut Yıldırım’a “Bu mahkeme şu anda o denli bir mahkeme ki, bu kanı bitirecek. İnsanları sakinliğe erdirecek. Benim üzere çok insan var azap çeken. Korkuyorlar. Cezalandırma değil illa. Ne olduğunu? Ölüp gidiyorlar hesap verecekler. Yeşil bunlardan birisi. İnşallah dine imana gelir. Hiçbir şey için geç değil. Gelip konuşur. Zati öleceksin” diye davet yaptı.
Çarkın, “Arkadaşım” dediği ve 2005 yılında öldürülen özel harekât polisi Oğuz Yorulmaz ile ölmeden evvel görüştüğünü ve Yorulmaz’ın Ankara faile meçhul cinayetler evrakı sanığı eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ı “tehdit ettiğini” söyledi. Çarkın kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Oğuz Yorulmaz öldürüldü. Öldürülmeden evvel dedim ki ‘gitme’. Oğuz Yorulmaz bir şeyler anlattı. Anlattığı şeylerle Mehmet Ağar’ı tehdit etmiş. Bir hususla ilgili. Mevzuyu anlatmadı. ‘Oğuz dur gitme. Bu işte tezgâh var sana’ dedi. ‘Yok, kardeşim çağırdı’ dedi. Gitti ve öldü. Cem Ersever nasıl öldüyse, Oğuz da it dalaşına kurban gitti. Benim arkadaşımı öldürdüler.”
Çarkın, Aralık 2021’de öldürülen sanık eski özel harekât polisi Ziya Bandırmalıoğlu’na ait şunları söyledi:
“Ziya konusunda yönlendirme var mı kesin bilmiyorum. Lakin varsa da kesinlikle. Ziya zira kıymetliydi. Benden çok çok değerli polisti. Ben konuş dedim onlara. Benim bu konuştuklarım, 100 dilim baklava var, bir dilimi. İnan 99 dilimi onlarda. Ayhan Özkan, Ayhan Akça, Enver Ulu. Ben o denli yapmadım.
“Bir sürü vefat tehdidi aldım, kurşunlandım, yakıldım”
Bir sürü mevt tehdidi aldım, kurşunlandım, yakıldım. Allah beni yaşattı. Beni Allah korur. İnfaz edemiyorlar ki. Ben sokakta yaşıyorum. Onlar üzere dar bir alanda yaşadığım yok. Otobüse biniyorum. Minibüse biniyorum. Pazara gidiyorum. Olağan bir insan üzere yaşıyorum”
“Hâkim söylediklerime güveniyor da elinden bir şey gelmiyor”
“Hâkim söylediklerime güveniyor da elinden bir şey gelmiyor. Yapacak bir şeyi yok. Sistemin kurbanı o da. Benim dediğimi yapsa o yargıçların ya ailesi ya yakınlarıyla ilgili kesinlikle bir evrak ortaya çıkacaktır. Bu yargıçlar özel seçilmiş hâkim”
“Benim pişman olduğum, katil olduğum, Güngören’de iki öğrenci. Dediler ki; ‘DHKP-C’liler grup taramışlar. Bunlar alınacak. Trakya’da bir yere gidilecek. Orada adres var. Orada operasyon yapılacak’. Ayhan Özkan, ben ve birkaç kişi. Onların isim listeleri var. Bunları aldık Güngören’den. İçimde bir ıstırap vardı o gün. 15-20 kişi DHKP-C masasından vardı. Gittik aldık onları. Ellerini de bağladım. Kapalı bir minibüse attım. Ayhan Özkan yanımdaydı. Trakya’da bir yere gittik. O yeri biliyor onlar. Operasyon filan derken ‘Anlaşıldı’ dedim. İştiraki gördüm ardımda. Tak diye elime silah. Yapacak öbür bir şeyim yoktu. Gözlerini açtım, ellerini çözdüm. Onlara ‘Bugün dünya, yarın ahiret’ dedim ve öldürdüm. İsimleri Hüsamettin Yaman ve Soner Gül isimli iki genci infaz eden benim. O gün katil oldum ve hiç unutmadım.”
“O günden sonra ben çocuklarıma sarılamadım”
“Eve gitmedim. O günden sonra ben çocuklarıma sarılamadım. Ne vakit bir şey yapsam. Onlar gözümün önüne geliyor. Yapamadım. Bıraktım ailemi. Aileyle olmuyor. Herkes dedim yoluna. Benim yolum bu. Aramız da açıldı, darman duman oldu sistemim. Dönüp gerime bakmadım.”
“Anneleri, akrabaları Galatasaray Lisesi önünde bekliyor. Çok gittim oraya, çok seyrettim onları. Daima kendimi onların yerine koydum. Adaleti yerine getir ya. Benim cezamı ver ki benim yüreğim soğusun. Benim cezamı ver. Ben kendimi ayırdım artık. Bir iştirak. Katil oldum. Anneler Galatasaray Lisesi önünde. Her hafta cop yiyorlar, gaz yiyorlar. Yıllardır oradalar. Aşağılanıyor, hakaret görüyorlar. Oradaki iki kişinin katili, bir adedinin de şahidiyim.
“Mehmet Ağar vatan hainidir”
Koydum kamerayı otur kardeşim. Anlattım. Bunu anlatmak zorundayım. Bu benim doğrularım değil ülkenin doğrusu. Evlat kurban ediyorsunuz ya. Anneler evladım ne vakit kapıya gelecek diye gözyaşı döküyor. Hep tuğlalı, sıvasız meskenlerin çocukları öldü. Daima biz öldük, bunlardan bir adedinin evladı gitmedi. Karşı tarafı sorma. Bir sürü kan, bir sürü gözyaşı. Bunlar vampir. Evlatlarımızın kanıyla beslenen vampir. Bu vampirlerden bir tanesi de Mehmet Ağar’dır. Şu an derin devletin başında. Her türlü pisliği yapabilecek, insanlık düşmanı bir Mehmet Ağar. Mehmet Ağar vatan hainidir. Bunu toptan ortaya koydum. Sindiren taksit taksit sindirsin
Çarkın mahkeme heyetine seslenerek, “Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi istinafın bozduğu bu kararı tekrar beraat ile sonuçlandırırsa Ayhan Çarkın olarak beddua ediyorum. Allah’ın, meleklerin ve tüm insanların laneti onların üzerine olsun. Bu davayı açması, soruşturmayı genişletmesi lazım. Gözaltı yapması lazım. Kanunları çalıştırması, adaleti yerine getirmesi lazım ki bu kan dursun. Adaletin olmadığı yerde namussuzluk vardır. Bu namussuzların elinde evlatlarımızı kurban ediyoruz. Ücretsiz kurban ediyoruz” dedi.
Ne olmuştu?
Türkiye’de 90’lı yıllarda işlenen 19 faili meçhul cinayetle ilgili 20 Aralık 2013’te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar ve Yeşil kod isimli Mahmut Yıldırım’ın da ortalarında bulunduğu 18 kişi hakkında ‘cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında insan öldürmek’ suçundan iddianame düzenlendi. Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından iddianame kabul edildi ve yargılama başladı.
Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Aralık 2019’da sanıklar hakkında beraat kararı verdi. Bu karar, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi’nce 5 Nisan 2021’de bozuldu. İstinaf mahkemesi, davadaki maddi kanıtların gereğince araştırılmadığına hükmetti. Bozma kararının akabinde yargılama tekrar başladı.
İddianamede sanıklar, şu isimlerin öldürülmesiyle suçlanıyor: Abdülmecit Baskın, Namık Erdoğan, Metin Vural, Recep Kuzucu, Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Haci Karay, Adnan Yıldırım, İsmail Karaalioğlu, Yusuf Ekinci, Ömer Lutfi Topal, Hikmet Babataş, Medet Serhat, Feyzi Aslan, Lazem Esmaeli, Asker Smıtko, Tarık Ümit, Salih Aslan ve Faik Candan. Davanın sanıkları ise şöyle: Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, Ağar’ın eski danışmanı Korkut Eken, eski Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin, eski özel harekat polisleri Ayhan Çarkın, Ayhan Akça, Ercan Ersoy, Ahmet Demirel, Ayhan Özkan, Seyfettin Lap, Enver Ulu, Uğur Şahin, Alper Tekdemir, Yusuf Yüksel, Abbas Semih Sueri, Lokman Külünk, Mahmut Yıldırım, Nurettin İtimat ve Muhsin Korman.
“Cinayetleri biz işledik”
Ayhan Çarkın, Ankara’daki faili meçhul cinayetler davasının açılmasında tesirli olan açıklamasında, “O devir cinayetleri biz işledik” demişti. Çarkın, “Sanıklarla yüzleşmek istiyorum. Olayların araştırılmasını ve soruşturulmasını istiyorum” diye konuşmuştu.
Çarkın’ın İstanbul’da karıştığı bir olay nedeniyle yargılandığı dava kapsamında 13 Eylül 2018 yılından beri Silivri Cezaevi’nde olduğu ortaya çıktı. Çarkın’ın 26 Şubat 2022 tarihinde yapılan duruşmada ‘kasten öldürmeye teşebbüs’ kabahatinden 19 yıl mahpus cezasına çarptırıldığı belirtildi.
