Diyarbakır’da 20 kişinin öldürülmesi, 31 kişinin ise satır ve silahla yaralanması aksiyonlarına katılan 4 Hizbullah tetikçisinin daha özgür bırakıldığı ortaya çıktı.
Öldürülenler ortasında Diyarbakır’da Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi eski Genel Sekreteri İbrahim Sarı da vardı.
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi eski Genel Sekreteri İbrahim Sarı, domuz bağıyla öldürülüp bu konutun bahçesine gömülmüştü.
Dicle Üniversitesi’nin eski Tıp Fakültesi Genel Sekreteri İbrahim Sarı, 1999 yılında Hizbullah tetikçileri tarafından Dicle Üniversitesi köprüsü üzerinde durdurulan aracından kaçırılmıştı.
Sözcü’den Özgür Cebe’nin haberine göre kara çarşaf giydirilerek bayan kılığında kaçırılan Sarı, Diyarbakır’ın Mardinkapı Semtindeki Savaş Mahallesi Küçükkavas Sokaktaki 11 nolu iki katlı konutta sorgulandıktan sonra domuz bağıyla boğularak öldürülmüştü.
Yakalanan itirafçıların yer göstermesiyle mezar meskenin bahçesinde yapılan polis hafriyatında, Sarı ile birlikte 13 kişinin cesedi, üzerine beton dökülerek gömüldükleri yerden çıkarılmıştı.
İbrahim Sarı’nın çürümüş cesedini ailesi kolundaki metal platinden teşhis etmişti. Sarı, Diyarbakır’da bir lokal televizyon kanalında dini programlar yapıyordu ve terör örgütü Hizbullah’ın fikirlerine karşı çıktığı için kaçırılarak öldürülmüştü.
Sarı’yı kaçıran tetikçilerden Muhammet Ömer Faruk Aydın ile birlikte yakalanan Mehmet Emin Can, Feysel Gürses, Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandı.
Üç Hizbullahçı, İbrahim Sarı, Sadık Sezer, Muzaffer Altın, Mehmet Aktaş, Abdulselam Akgül, Burhanettin Arat’ın öldürülmesi, başı açık dolaştığı için Vasfiye Süren’in yüzüne kezzap atılarak yaralanması, İdris Ercan’ın yaralanmasına katıldıkları için ağırlaştırılmış müebbet mahpusla cezalandırıldı.
Yargıtay, sanıkların hatalarını itiraf etmelerine, evrak içinde toplanan mevcut kanıt durumuna nazaran işlenen cinayetlerin sabit olduğunu belirterek “Anayasal sistemi bozmak, vahim nitelikli aksiyonlarda bulunmak” kabahatinden verilen ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezalarını oy birliğiyle onadı.
Batman’da da Mehmet Beşir Duygun, Hikmet Bal, Dündar Çelebioğlu, Teğmen Demir, Mehmet Can Seçkin, Çetin Gidici, Mehmet Raci Değirmenci, İsmet Demir, Metin Demir, Vasıf Çetin, Halit Arslangiray, Mehmet Sevimli Karabay ve Mehmet Şerif Gök’ün öldürülmesi, Nazlıhan İnatçı isimli bayanın açık ve dekolte giyindiği için satırla baş ve bedeninden yaralanması başta olmak üzere 28 kişinin de yaralanması aksiyonlarına katılan tetikçi Nurettin Irmak da ağırlaştırılmış müebbet mahpusla cezalandırıldı. Bu mahkûmiyet kararı da Yargıtay tarafından onanarak katılaştı.
Dördü de hür bırakıldı…
HÜDA-PAR ile AKP yakınlaşmasının 24 Haziran 2018 seçimlerinden sonra başlamasıyla tetikçilere de tahliye yolu açılınca, bu cinayetleri işleyen hükümlü Hizbullahçılar hakkında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) normları, uzun tutukluluk mühleti, azap ve avukatsız yargılama üzere nedenlerle yargılamanın yenilenmesi kararı alındı. Bu kararla birlikte cinayetleri işleyen bu 4 tetikçi hakkında infaz durdurma kararı verilerek, tümü tahliye edildi.
Hizbullah terör örgütü ismine iki kişinin öldürülmesi, iki kişinin de kaçırılması aksiyonlarına katıldığı gerekçesiyle hakkında ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezası istemiyle dava belgesi bulunan, terör örgütünün köylerde fahri imamlığını yapan Siraç Ulu da 25 yıldan beri aranıyordu.
Şanlı, Hizbullah tetikçilerinin toplu tahliyelerini, yakalananların kısa mühlet sonra özgür bırakıldıklarını duyunca, kendi isteğiyle adliyeye gelerek teslim oldu. Sözü alınan Ulu, bir gün bile tutuklu kalmadan hür bırakıldı. Ulu’nun, 2’si Gaffar Okkan suikastının faili olan 3 kardeşi de terör örgütü Hizbullah’ın askeri kanat yapılanmasında yer alıyordu.
Bunlardan Okkan suikastı zanlısı Necmettin Ulu ile Kemalettin Ulu hala aranırken, Veysi Ulu ise suikast sonrası yakalanıp bir müddet tutuklu yargılandıktan sonra tahliye edilmişti.