Organize suç örgütü lideri olmakla suçlanan Sedat Peker, büyük ilgi gören video serisinin 7’ncisini bu sabah YouTube hesabından paylaştı. Peker’in önceki videolardan farklı bir mekanda olduğu görüldü.
6. videosunda Hürriyet gazetesi baskınıyla ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun oğlu ve kardeşiyle ilgili iddialar ortaya atan Peker, bu sabah ‘Hayata korkusuzca bakanlar ölümden korkmazlar’ başlıklı 7. videoyu paylaştı.
Mekanın değiştiği videoda Peker’in masasında görmeye alışkın olduğumuz kitaplar da bu kez yoktu.
“Türkiye’den kalabalık misafirlerimiz geldi”
Bu konuya değinen Peker şunları söyledi:
“Süslü Süleyman çok ayıp ettin, yüzündeki boyalar düşünce gerçek halin nasıl ortaya çıktı. Derin Mehmet ameliyat olduğu için hastanede, kendisini bu hafta yoklama almayacağız.
Türkiye’den kalabalık misafirlerimiz geldi. Aslında ben düşkün Abdülkadir’le, süslü Sülü’yü bekliyordum. Her zaman olduğu gibi yüce devletimizi işin içine karıştırdılar. O yüzden dolayı bir yer değişikliği yaptık, bir yer değişikliği daha yapabiliriz.
Bazı arkadaşlar bahisler düzenlemişler. Benim üstümden yol bulmaya çalışıyorsunuz, ayıp. Bahisler kapandı. Benim sırtımdan çok para kazandılar, artık işe uyandım. Hiçbirinize yol buldurmam üstümden.
Yaşadığım sürece ne partiden milletvekili olacağım, ne parti kuracağım, ne dernek, ne vakıf başkanı olacağım.
Eğer ki kim size sokağa çıkın burayı yağmalayın diyorsa o haindir. Bir gün ben size dersem bilin ki ufak kızımın başına silah dayamışlardır. O yüzden onu söylüyorumdur. Sülü gördün mü bak bunu da söyledik, bloke oldu bu da.
Namus sahibi olan herkes eğer bir gün darbe olursa bütün herkes darbeye direnmekle mükelliftir. Eğer ki bir gün darbe olursa ben size dersem sokağa çıkın darbeye destek verin, ufak kızımın başına silah dayamışlardır. Ben desem bile çıkmayın kardeşlerim.
Siz patronsuz bu anlattıklarımda kafanıza yatmayanlar olmazsa, bu işlerde gereken ilgi gösterilmedi, namus, şeref üzerine davranılmadı derseniz sandık geldiğinde belirleyen sizsiniz. En komiği, bir şema yapmış. Ben bunun çapını bildiğim için seyretmedim. ‘Başlıkları bana getirin arkadaşlar’ dedim. Çapsız.
Süleyman sana vallahi devletin ruhunu anlatacağım, inşallah bu sefer anlarsın.
Görüşeceğiz seninle. Fethullahçılarla düşüncelerimi anlatmak istiyorum. Eğer ki bana Fethullahçılar cennetin anahtarını getirirse ben onlara ‘Ben 80’lerde sizin masumiyetinizi görüp ya bu iyi insanlar diyenlerdenim bütün ülke gibi. Ama ben sizin içinizdeki canavarı gördüm. Bence şehit Kuddusi Okkır’ın memleketine gidecek ambulans parası yoktu. O zaman ambulanslardan para alıyorlardır. Ölüsünü evine getirecek parası olmayan adamı Ergenekon’un finansörü diye ülkeyi inandılar. Seni cenazeye FETÖ’cüler değil şunlar yollamadı sen hakka girdin diye yazıyorlar. Lan bırak.
Siz yapmadınız mı, evinde arama yapıyorsunuz general adamın çocuk pornosu çıktı diye gazetelere verdiniz. O adam ufak çocuk gelse sevmeye çekinir. Başka bir general otele kız arkadaşıyla gidiyor. Otelde ihbar var deyip kadının çantasını ararken avuç içinde bir ekstaziyi bırakıp, ‘Büyük skandal, general kadın uyuşturucu partisi’ kan tahlili bile yok, çünkü siz koydunuz. General namuslu adamdı istifa etti. Daha örnek vereyim mi Ali Tatar… Herkes uyansın diye adam kafasına sıktı. Bunlar gazetede ‘Hesap vermeden nereye gidiyorsun?’ diye yazdılar. Sizin elinizde cennetin anahtarı olsa ben o cennete girmem. Ya siz Muzaffer abiyi kanser hastası inim inim inlettiniz şehit oldu. Ali Tatar da şehittir.
Sülü ne oldu? Ama senin devamlı Fethullah Gülen’le yazıların çıkıyor. Röportaj yapmışsın. Danışmanlarının Fethullah Gülen’e övgüleri ortaya çıkıyor. Bak ben bu kadar açık söylüyorum sen? Ben Süleyman’ın buraya maketini koydum.
En komiği bir AA muhabiri genç arkadaş Süleyman Soylu ile ilgili soru sordu. Adamın abisi FETÖ’cüymüş dediler. Size devleti anlatacağım. Bunlar kamikaze gibiymiş. Senin elinde devletin imkanlarını yok muydu? Bilmiyor muydun abisinin FETÖ’cü olduğunu. Onun abisi FETÖ’cü ise orada iki bakan bu konularla muhatap onun da abisi FETÖ’cü. Her abisi FETÖ’cü olan FETÖ’cü ise bakan devletin her sırrının olduğu toplantıyı izliyor. Yaptığınız savunmanın mantıksızlığını anlatıyor. Ciğeri yanmış adam söylüyor. Yarın onu FETÖ’cü bulursunuz. FETÖ’cüler de öyle yapardı. O onu aramış, o onu aramış, o da onu aramış… 7. Aramada köydeki en sade yaşayan bir insan bile dünyada her insanı silsileyle aramış oluyor. Onun mantığı var burada anlatmayayım şimdi onu. Devletin ruhunu yok ettiniz.
Müsaade edersiniz bu böyle sol kesimlerdeki arkadaşlar çok söylüyor. Devleti sen neden kutsuyorsun. Tamam anlatacağım.
Sülüman asıl sana anlatacağım. Bizim aklımızda böyle öğrettiler. Devlet bilmem bir şey genel müdürlüğü binasıdır, nöbetçilerdir… Devlet böyle bir şey değildir ki. Dün devlet çadırdaydı yarın da uzay mekiği gibi yerlerde olacaktır. Devlet bir ruhtur, kutsal olan da devletin ruhudur. Peki devletin ruhu nedir? Binlerce senedir yaşanılan ihanetlerin, savaşların, entrikaların, acıların, hüzünlerin, mutlulukların, başarıların, başarısızlıkların tüm bunların oluşan tecrübenin damıtılarak bugüne kadar gelmiş olan bilgi birikiminin adı devletin ruhudur. Hep onun için diyorum devletin bir namusu bir de aklı vardır. Devletin namusu ne demektir biliyor musunuz?
Biz gençliğimizde, 16-17 yaşında emniyet amiri tanıdığımız vardı, bir tane polis memuru biraz hileli bir iş yapmış bir adama söz vermiş. O adam geldi, emniyet amiri hileli işi bilmesine rağmen işin halledilmesine izin verdi. Sonra o polisi sürgüne yolladı, hakkında dava açtı. ‘Neden böyle yaptın’ dedim. ‘O polis devleti temsil ediyordu, devletin sözü yere düşmez, devletin namusu budur’ dedi. Biz devletin namusunu o büyüklerimizden öğrendik.
Durmadan yalan, durmadan yalan. Şimdi televizyona çıkmışsın. Seni rezil rezil rüsva edeceğim. Üzülüyorum, utanmıyorum, mahcup oluyorum. Devletin bakanına inanan en fazla yüzde 9 çıkıyor. Yüzde 91 onun suç örgütü dediği insana inanıyor.
Orada oturmuşun, vücut dili okuyanların hepsinin psikolojisi, suç üstü yakalanmış bir insanın ezikliği hali vardı üzerinde. Gördüm resmini. Gazetecilere de bir atar yapmışsın ya girerken içeri Sülü.”