İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur, 1998 Ceyhan depreminden sonra Adana’nın 1’inci derece deprem bölgesi olduğu gerçeğinin ortaya çıktığını belirtti. 1998 depremi sonrası deprem yönetmliğinin yenilendiğini, bu tarihten önce mühendislik hizmeti almamış binaların olası 7 büyüklüğüne yakın bir depremde tamamına yakının yıkılabileceğini söyledi.
İzmir’de 6,6 büyüklüğündeki depremin ardından arama kurtarma çalışmaları tamamlanırken, Adana’da 1998 yılında gerçekleşen 6,2 büyüklüğündeki büyük deprem akıllara geldi. Türkiye coğrafyasının yüzde 95’inin deprem riski altında olduğunu kaydeden İMO Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur, bunun Türkiye nüfusunun yüzde 98’ine denk geldiği bilgisini verdi.
ADANA 1’İNCİ DERECE DEPREM KUŞAĞINDA
Adana’nın da deprem kuşağının yoğun olduğu bir bölgede yer aldığını kaydeden Aksungur, “Adana 1998 Ceyhan depreminden önce 3’üncü derece deprem bölgesiydi. Literatürde öyle geçiyordu ve ona göre hesaplamalar yapılırdı. Fakat 6,2 büyüklüğündeki Ceyhan depreminin ardından Adana’nın 1’inci derece deprem bölgesi olduğu gerçeği ortaya çıktı. Çünkü o zamana kadar Ceyhan-Yumurtalık-Karataş fay hattı bilinmiyordu. Bu hatta belli bir yük birikmesi oldu. Deprem her an beklenebilir” diye konuştu.
ESKİ YÖNETMELİĞE TABİ BİNALAR YIKILIR
1998 yılındaki depremin ardından ve 2018 yılında deprem yönetmeliğinin yenilendiğini dile getiren Hasan Aksungur, 1998 öncesi binaların depreme dayanıksız olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Adana’da yeniler hariç tüm binalar eski yönetmeliğe göre yapılmıştır ve risk altındadır. Yapım yılları ve mevcut uygulanan yönetmelikler açısından bir risk oluşturuyor. Yani olası 6,8- 7’ye yakın bir depremde mühendislik hizmeti almamış binaların tamamına yakını yıkılabilir. Temennimiz yıkılmamasıdır ama yıkılacağı da elzemdir. Kuzey Adana bölgesinin zemini iyi projelendirilmek şartıyla temel sisteminin de uygun seçilmesiyle müsaittir. Ama güney bölgelere çoğunlukla tarımsal alanlara zemin iyileştirilmesi yapılmadan çok katlı yüksek ve ağır binalar yapılmamalıdır. Bu iş kalfalara, ustalara teslim edilmeyecek, çantacı müteahhitlerin insafına bırakılmayacak kadar önemlidir. Sonuçta insan hayatı söz konusu. Deprem değil binalar öldürür.”
YÜZDE 60’I RUHSATSIZ
Türkiye’nin yapı stoğunun yaklaşık 20 milyon civarında olduğunu belirten Aksungur, “Bunların büyük çoğunluğu kasabalarda, köylerde ve kentin plan dışı uygulanan bölgelerinde olduğu için yüzde 60’ının ruhsatsız, mühendislik, mimarlık hizmeti almamış yapılar olduğunu söyleyebiliriz. Bu tip binalar da bulundukları yerlere göre olası orta şiddet ve üstündeki bir depremde hasar alacaktır” dedi.
Haberin Tamamı İçin: