Aile Doktorları, Mukavele ve Ödeme Yönetmeliği’nin geri çekilmesi için başlattıkları üç günlük iş bırakma hareketinin ikinci gününde Kadıköy’de bir ortaya geldi. Taleplerini bir defa daha yineleyen aile doktorları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın ‘müjde’ diyerek yaptığı sıhhat çalışanları ve emeklilerine yönelik açıklamalarına da reaksiyon gösterdi. İstanbul Aile Tabipleri Derneği (İSTAHED) Genel Sekreteri Dr. Sercan Ahmet Uluç, “Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklamada gördük ki… Bizlere verilen müjde; meselelerin hepsinin değil bir kısmının çözümleneceği, ne vakit yapılacağı ve resmileşeceği muhakkak olmayan, net olarak neyin düzenleneceği ve iyileştirileceği bilinmeyen vaatler oldu. Bilinsin ki bizler vaat etabını çoktan geçtik” dedi.
İSTAHED’in davetiyle Kadıköy Meydanı’nda bir ortaya gelen aile tabipleri, Atatürk Anıtı’na çelenk koydu. İSTAHED Genel Sekreteri Dr. Sercan Ahmet Uluç, aile doktorları ismine yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘müjde’ diye yaptığı açıklamalarına reaksiyonlarını lisana getirerek, şunları söyledi:
“Sağlık çalışanlarının maruz kaldığı şiddet terörü artarak devam etmiştir”
Maalesef son yıllarda olduğu üzere bu yıl da 14 Mart Tıp Bayramı biz aile tabipleri için de bir bayram havasında olmaktan çok uzaktadır. 1919’da Tıbbiyeli Hikmet Boran ve arkadaşlarının ülkemiz işgal altındayken başlattığı kahramanca direnişine ithafen 14 Mart’ta kutlanmaya başlayan Tıp Bayramları, bizim için artık bir hak arama ve sıkıntılarımızın tahlili için sesimizi duyurmaya çalıştığımız günler haline gelmiştir. Artık kronikleşmiş problemlerimizin tahlilleri açık ve net bir formda belirli olduğu halde, yalnızca son 14 Mart’tan bu yana bile aile hekimliği çalışanlarının yaşadığı sıkıntılar, üstlerine yenileri eklenerek artmıştır. Sıhhat çalışanlarının maruz kaldığı şiddet terörü gece gündüz demeden çalışılan, yüzbinlerce hayat kurtarılan, milyonlarca aşı yapılan pandemi devrinde dahi artarak devam etmiştir.
“İş teminatımız elimizden alınmış, bizleri susturma sindirme uğraşına gidilmiştir”
Bu devirde bizleri koruyan caydırıcı bir yasa umarken Sıhhat Hizmetleri Temel Kanunu’na eklenen ve hiçbir caydırıcılığı olmayan yasal düzenlemelerle bu durum geçiştirilmeye çalışılmıştır. Tabipler başta olmak üzere tüm sıhhat çalışanlarının saygınlığı ve prestiji yok edilmeye devam etmiş, mesleksel gururumuz daima ayaklar altına alınmıştır. Duyduğumuzda çok ıstırap ve kırgınlık uyandıran, ‘Giderlerse gitsinler’ biçimindeki telaffuzlar, ülkesine hizmet etmekten onur duyan çalışanların saygınlığını azaltmak ve maruz kaldığı şiddeti arttırmak dışında hiçbir emele hizmet etmemektedir. Özlük haklarımızda iyileştirmeler beklerken 30 Haziran 2021 tarihinde yayımlanan Ceza Yönetmeliği ile iş garantimiz elimizden alınmış, attığımız her adıma bir cezai düzenleme ile bizleri susturma sindirme eforuna gidilmiştir. Yeniden vilayet sıhhat müdürlükleri bünyesinde kurulan hukuksuz mahkemelerle meslektaşlarımızın büsbütün keyfi kriterlerle kontratlarının yenilenmesi tehdit edilmiştir. En temel anayasal haklarımızdan olan örgütlenme ve sendikal haklarımız, Türk Ceza Kanunu’nda cezai karşılığı olmasına karşın bakanlığımız bünyesindeki birtakım müdürlüklerce engellenmeye çalışılmıştır.
“Bandırma’da bir başhekim terör estirmiştir”
Daha dün Bandırma Eğitim Araştırma Hastanesi’nde, kendisine meslektaşımız demekten hicap duyduğumuz bir başhekim adeta terör estirmiştir. Kimi hastanelerde şahsen yönetimciler tarafından vatandaşın eline matbuu dilekçeler verilerek doktorlar şikâyet ettirilmiş, vatandaş ile karşı karşıya bırakılmaya çalışılmıştır. Ettiği yemini unutmuş, tıbbi etiği göz arkası etmiş, bir kişinin anayasal hakkını engellemeye çalışarak alenen kabahat işlemiş bu yönetimciler bilmelidir ki koltuklar süreksiz hekimlik ve meslek kardeşliği kalıcıdır.
“Asgari fiyatın altında fiyat alan aile sıhhati ebe ve hemşireleri vardır”
Halihazırda binlerce aile doktoru tek başına hizmet vermeye devam etmektedir. Taban fiyatın altında fiyat ödenmesi yasak olan ülkemizde, bu fiyatın altında gelir elde eden aile sıhhati ebe/hemşireleri, taban fiyattan hallice geliri olan aile tabipleri güç şartlarda misyon yapmaktadır. Aile sıhhati merkezlerinin büyük bir çoğunluğu çok makûs fiziki şartlarda ve sarsıntıya dayanıksız binalarda hizmet vermeye devam etmekte, bu durum biz çalışanlar ve hizmet alan halkımız için önemli tehlike arz etmektedir. Aile sıhhati merkezlerini ayakta tutmak için yapılan masraf ödenekleri, ülke iktisadının ve yapılan artırımların geldiği durumda muhtaçlıkları karşılamaktan çok uzaktır. Sıhhatte şiddet, özlük hakkı, çalışma şartları, iş garantisi, maddi ve manevi sıkıntılar ortada iken talepleri yalnızca ‘para’ sorunu üzere göstermenin sorunları derinleştirmekten öteki bir işe yaramadığı ortadadır. Üstelik bu meselelerin tahlili olarak yüzde 84’ünün ülke dışında çalışmak istediği genç meslektaşlarımızın ve tıp fakültesi öğrencilerinin işaret edilmesi maksadın nitekim ne kadar uzak, hatta derin bir hayal olduğunun göstergesidir.
“Neyin düzenleneceği ve iyileştirileceği bilinmeyen vaatler”
Dün tekrar de bir heyecan, bayramların verdiği o umutla, günler öncesinde müjdeli haberler geliyor diye beklentilerimiz artarak dinlendiğimiz Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklamada gördük ki… Bizlere verilen müjde; meselelerin hepsinin değil bir kısmının çözümleneceği, ne vakit yapılacağı ve resmileşeceği aşikâr olmayan, net olarak neyin düzenleneceği ve iyileştirileceği bilinmeyen vaatler oldu.
“Aile hekimliği çökme noktasına gelmiş, sıhhat sistemi can çekişiyor”
Bilinsin ki bizler vaat kademesini çoktan geçtik! Hiçbir yere gitmeden, daha yeterli aile hekimliği sistemi, daha kaliteli sıhhat hizmeti için durmaksızın çalışan bizler üzülerek söylüyoruz ki ülkemizde aile hekimliği sistemi tıkanma, hatta çökme noktasına gelmiştir. Sıhhat sistemi can çekişiyordur.
Tabiplerin 6 unsurluk talepleri
– Biz artık şiddet görmek istemiyoruz. Şiddet uygulayanlara verilecek cezalar, ‘hükmün açıklanmasının geri bırakılması’ uygulamasından muaf olmalı ve paraya dönüştürülmesi engellenmelidir. Türk Ceza Kanunu’nda net olarak yer almalı, Sıhhat çalışanına el kaldıran kişi mahpusa gireceğini bilmelidir.
– Aile Hekimliği Kontrat ve Ödeme Yönetmeliği hemen geri çekilmeli ve aleyhe düzenlenen hususlar iptal edilmelidir. İlgili STK’larla görüşülüp demokratik ve hukuka uygun bir yönetmelik çıkarılmalıdır.
– Aile Hekimliği sistemindeki aile tabibi ve aile sıhhati ebe/hemşire eksikliği yeni takımlar açılarak bir an evvel giderilmelidir.
– Aile hekimliği sisteminin devam edebilmesi için sarfiyat ödenekleri en az %50 oranında arttırılmalıdır.
– Tüm vatandaşlarımızın eşit fiziki şartlarda ve eşit kalitede aile hekimliği hizmeti alabilmesi için Aile Sıhhati Merkezlerinin fiziki şartları hemen iyileştirilmelidir.
