AKP Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MKYK gündemine ait yaptığı açıklamada, CHP önderi Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘helalleşme’ çıkışıyla ilgili “Helalleşme dendiği vakit ona hürmet duymak gereklidir. Helalleşme değerlidir, yeterli niyeti gösterir. Fakat bunun altını nasıl dolduracaksınız? Jenerasyonlar geleceklerini hayallerini kaybettiler. O beşerlerle nasıl helalleşecekler?” açıklamasını yaptı.
Çelik’in açıklamalarından satır başları şöyle:
Libya gündemini yakından takip ediyoruz. En son Paris’te bir Libya toplantısı yapıldı. Burada bizim her vakit altını hassasiyetle çizdiğimiz konular konusunda kimi değerlendirmelerimiz olacaktır. Libya’da barış ve istikrarın sağlanması Libya halkının iradesiyle olacaktır.
Hafter üzere ögelere verilen dayanağın en büyük ziyan olduğunu düşünüyoruz. Bu doruğa Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum idaresinin davet edilmesi de yanlıştır. Yunanistan ve Güney Kıbrıs idaresinin bu dorukta ne işi vardır?
Birtakım mahalle dayanışmasını öne çıkartmak için maalesef tepelerin zehirlendiğini görüyoruz. Sayın Macron’un Türkiye ve Rusya’nın Libya’dan askerlerini çekme daveti, Türkiye açısından bir skandaldır. Türkiye orada paramiliter bir güç olarak, fiili bir militan güç olarak bulunmuyor. BM’nin daveti üzerine eğitim emelli olarak ordadır. Burada Türkiye’nin muhatap kabul ettiği, BM tarafından tanınan birileri tarafından yasal ve resmi görülmediği, Hafter’le eşit bir konumda yaklaşımın yeninden gündeme sürüldüğünü görüyoruz. Bunun kabul edilmesi mümkün değildir.
“Üzücü olan, Macron’un bütün beyanatlarında Türkiye’yi amaç almasıdır”
Yabancı asker statüsü içerisinde Türkiye’nin kıymetlendirilmesi kasıtlı yanlış ve palavra siyasetidir. Burada üzücü olan sayın Macron’un bütün beyanatlarında Türkiye’yi gaye almasıdır. Hafter’in yaptığı katliamların gerisinde Fransa’nın dayanağı açık formda ortaya serildi.
Suriye’de DEAŞ ve PKK’ya dönük olarak Fransız şirketlerinin Fransız istihbaratıyla birlikte verdiği dayanak Fransız yargısına taşındı. Sayın Macron bununla uğraşacağına bu türlü bir yanlışa giriyor. Türkiye-Fransa dış siyasette birbirinin rakibi olma gibisinden tavrı desteklemek yanlıştır.
Cumhurbaşkanımız Afrika’ya gidiyor, Fransız yayın organları ‘Erdoğan’ın Afrika’da ne işi var?’ gibisinden rekabet olarak görüyor. Bu zihniyet baştan aşağı yanlış zihniyettir. Sayın Macron’un bütün Fransız dış siyasetini Türkiye aykırılığına dönüştürmesi sağlıklı değildir. Fransa ile geliştireceğimiz pek çok mevzu vardır. Burada rekabet yerine dayanışma üretmek daha sağduyulu bir yaklaşım olacaktır.
Karamollaoğlu- Erdoğan görüşmesi
“Sayın Cumhurbaşkanımız olumlu katkı sağlayacak biçimde, yapan tenkitler çerçevesinde çeşitli bölümlerle buluşuyor. Sayın Karamollaoğlu ile buluşması saatler süren son derece güzel gelişmiş bir buluşma olarak yansıdı. Sayın Cumhurbaşkanı ile sayın Karamollaoğlu ile çok evvelden tanışıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın Saadet Partisi’nde çok bedel verdiği kimseler var. Bu istişareler her vakit yararlıdır. Herkes görüşünü değiştirecek diye bir şey yok. Sayın Karamollaoğlu katıldığı ve katılmadığı yerleri söz etti. Sayın Cumhurbaşkanımız da görüşlerini tabir etti. Hem kıdem ve deneyimi açısından gündemdeki belgelere en ince detaylara kadar hakim. Bu buluşmalar her vakit yararlıdır ve verimlidir diye kıymetlendiriyoruz.”
Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in açıklamaları
“Yunanistan saldırgan bir devlet siyaseti izliyor. Yunan halkının bilmesi gereken Yunan siyasetçilerin iç siyasetteki sıkışmışlıkları aşmak, birtakım basınçları manipule etmek için Ege ve Akdeniz’de gerginlik çıkarıyor. Alışılmış ki yeri geldiği vakit fiili sonuçlar olacaktır.
Çeşitli başkanlarla buluşan Miçotakis Yunanistan’ın hiçbir sorununu konuşmuyor, yalnızca Türkiye’yi şikayet ediyor. Mesaisi Türkiye ile palavra söylemek. Türkiye ile Yunanistan ortasında ölçülü, masaya oturan, sorunları akılla bir biçimde yaklaşımı sabote etmek için her türlü çabayı ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu sıkıntıların masada görüşülmesi siyaseti değerlidir. Türkiye bir diplomasi devletidir.
Türkiye buyurun oturalım dediğinde derhal masadan kaçan taraf oluyor. Yunanistan masayı diğer devletlerin yanına çekmek içiyor. Önüne gelen ülkeye kendi ülkesinden üs veriyor, daima olarak gece gündüz Türkiye aleyhine palavra beyanlar veriyor. Yunanistan’ın fiili imajı göçmen botlarını şişleyen ve onları mevte terk eden bir ülke. Bununla ilgili palavra söyleyen bir ülkedir. Masa akıl, siyasi, zeka ve diplomasiyle işlerin çözülmesi için bir yerdir. Bu hususta samimilerse Türkiye her vakit hazırdır.
Çeşitli devletlerle çeşitli vakitlerde sorunlar yaşayabiliriz. Temel sorun bu sorunlara mahkum olmamak, bu sorunların labirentlerinde kaybolmamak. Körfezdeki pek çok ülkede yaşanan meseleler için Türkiye’nin kapsamlı aksiyon planları ve samimi yaklaşım vardır. Birleşik Arap Emirlikleri ile yaşanan diyalog sevindiricidir. Görüşmeler ve problemlerin tahlili ile ilgili istişareler güçlü bir biçimde yapılmaya devam edecek.”
Detaylar geliyor…