AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş,“Yılbaşından itibaren herkesi tatmin edecek çok güçlü bir taban fiyat açıklanacaktır” dedi.
Kurtulmuş,“Türkiye’yi F-35 ve S-400 tartışmaları içerisinde hizaya getirmeye çalışanların temel korktukları Türkiye’nin F-35’e sahip olması değil, S-400’e sahip olması değil. Temel sıkıntı nedir? Biliyorlar ki Türkiye bu türlü giderse Allah’ın müsaadesiyle birkaç sene içerisinde kendi uçak motorunu yapan bir ülke pozisyonuna gelecek.” sözlerini kullandı.
AKP İstanbul Vilayet Başkanlığı tarafından düzenlenen 15. İstişare ve Kıymetlendirme Toplantısı, Sakarya’nın Sapanca ilçesinde bulunan bir otelde gerçekleştiriliyor. Programa, AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, AKP İstanbul Vilayet Lideri Osman Nuri Kabaktepe, milletvekilleri, ilçe liderleri, belediye liderleri ve AK Parti İstanbul 3 Kademe Vilayet İdaresi katıldı. Osman Nuri Kabaktepe’nin açılış konuşmasıyla başlayan program Numan Kurtulmuş’un teşkilat mensuplarına hitap etmesiyle devam etti. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu‘nun ‘helalleşme’ telaffuzlarına değinen Kurtulmuş, milletten özür dilemesi ve özrün kabul edilmesi içinde millete yalvarması gerektiğini aktardı.
Kurtulmuş’un kelamları şöyle:
“CHP’nin özrünün kabul edilmesi için milletimize yalvarması gereken noktalar var”
“Çok özür dilenecek mevzular var. Cumhuriyet Halk Partisinin helalleşmeden evvel milletimizden bir özür dileyerek, özrünün kabul edilmesi için milletimize yalvarması gereken noktalar var. Bunları söylemeden helalleşmeyi gündeme getirdiler, yanıtlarını aldıktan sonra da artık helalleşmeyi de unuttular. Bugün sorsanız, ‘Helalleşmeden neyi kastediyorsunuz’ diye, onu da söyleyeceklerini hatta hatırlayacaklarını dahi zannetmiyorum. Diğer bir algı üzerinden gidiyorlar. Devletin kurumlarını siyasi tartışmalarının ya da muhalefet gereçlerinin odağına yerleştirmeye çalışıyorlar. Daha evvel Merkez Bankasıyla ilgili yapılan şey, sonra TÜİK’le ilgili yapıldı dün prestijiyle ve bir algı içerisinde muhtemelen bundan sonraki siyasi hareketlerine bir hazırlık mahiyetinde bunları söylediler. Birkaç gün sonra da unutacaklar. Ne yazık ki ben bile gelip bu mevzuyu burada konuşmak durumunda kalıyorum”
“Millet, ekonomik gelişmeyi, kalkınmayı, adaleti, hakkaniyeti, bu millet özü kelamı bir olmayı istiyor”
“Bu memlekette daima algılar üzerinden Tayyip Erdoğan‘ı ve AK Parti hükümetini geriletmek, bu manada 2023’te Türkiye’de yeni bir periyodun başlangıcını yapmak için daima algı, palavra, iftira hatta sanal olarak bir kadro sıkıntılar ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. Şayet bu kadar çok gündem değiştirme gereksinimi duyuyorlarsa, onlara şuradan şunu tavsiye etmek istiyorum. Türkiye’de iktidara gelmenin yolu algılar üzerinden milletin zihin dünyasını karıştırmak değil, iktidara geldiğinizde neyi nasıl yapacağınızı millete açık bir formda söyleyebilmenizdir. AK Parti şayet 19 yıldır iktidardaysa ve çabucak o 2002 koşullarından sonra tek başına iktidara gelen bir yere ulaştıysa bunun sebebi, millete vermiş olduğu itimat ve Türkiye’yi nasıl yöneteceğine dair ortaya koyduğu fikirleridir. Bu manada Türkiye’nin ikinci partisinin genel liderine ve yöneticilerine, Türkiye’ye bundan sonra ne yapacaklarına ait şeyler söylemelerini tavsiye ederiz. Millet kuru laflar üzerinden kuru polemikler üzerinden, yararsız bir ekip spekülasyonlar var algılar üzerinden asla zihniyetini değiştirmez. Asla bu manada oy verecekse gönlünü o partiye kaydırmaz. Hasebiyle tavsiyemiz, evet, çıkın mitingler yapın görüşlerinizi söz edin, nasıl Türkiye’yi yöneteceğinize dair fikriniz projeleriniz varsa bunları ortaya koyun lakin yalnızca ‘istemezük’, ‘Türkiye bu türlü olmamalıdır’ derseniz, biz de size deriz ki, ‘Bu da bizim tanıdığımız CHP zihniyetinin bugünkü halidir.’ Bu milletin ne istediğini çok âlâ bilen siyasi takım buradadır. Bu millet, ekonomik gelişmeyi, kalkınmayı, adaleti, hakkaniyeti, bu millet özü kelamı bir olmayı istiyor. Bu millet, millete hizmet ederek yine güçlü büyük Türkiye mefkuresine sahip çıkmayı istiyor”
“Ambargolarla, fiili bir kadro siyasi baskılarla Türkiye’yi hizada tutmaya çalışıyorlar”
“Türkiye’nin ulusal gelişmesine, endüstride yükselmesine bir biçimde şu anda sıcak bakmayanlar şöyle bir dönsünler de Nuri Killigil’in fabrikası neden kapandı onun hesabının versinler. Geçmişle uğraşmak için söylemiyorum, zihninde büyük güçlü Türkiye maksadı olmayanın ‘Nasılsa dışarıdan ucuza buluyoruz’ o denli alırız dediği ya da bize 70’li yıllarda söyledikleri üzere ‘Siz neden sanayileşiyorsunuz kardeşim? Siz tarım ülkesi olun’ denilen, o zokayı yuttuğumuz günleri de unutmasınlar. Türkiye’nin bugün geldiği bu ekonomik güce bu türlü biraz da istisna ile bakan Cumhuriyet Halk Fırkası zihniyetinin mensupları gitsinler de Nuri Demirağ’ın fabrikasının nasıl kapatıldığının kıssasını görsünler. Tıpkı formda 1978’de Türkiye’nin uçak endüstrisinde, o vakit İtalya ile yapılacak imza merasiminden karanlık odadan gelen telgrafla Türkiye’nin nasıl uzaklaştırıldığını görsünler. Türkiye’nin her kademede yaptığı bütün endüstrileşme, ekonomik olarak uğraşında daima müdahale ederek, ‘Gerek yok diyerek, gavurun yaptığını alırız’ zannederek karşı çıkanların, Türkiye’nin geleceğine ait ne söylediğini, ne söyleyeceğini tekrar ortaya koymaları lazım. Türkiye’nin siyasi geleneğinin güçlü yürüyüşü bugün İHA’larımızı, SİHA’larımızı ortaya çıkardı. Savunma endüstrisinde son sayıları gördüm yüzde 78 bandında bir yerlileşme oranına geldik. Allah’ın müsaadesiyle birkaç sene sonra bu oran tahminen yüzde 90’lara çıkacak. S-400, F-35 diyorlar ya, bende şunu söylüyorum Türkiye’yi F-35 ve S-400 tartışmaları içerisinde hizaya getirmeye çalışanların temel korktukları Türkiye’nin F-35’e sahip olması değil, S-400’e sahip olması değil. Temel sorun nedir? Biliyorlar ki Türkiye bu türlü giderse Allah’ın müsaadesiyle birkaç sene içerisinde kendi uçak motorunu yapan bir ülke pozisyonuna gelecek. Onun için fiili bir grup ambargolarla, fiili bir grup siyasi baskılarla Türkiye’yi hizada tutmaya çalışıyorlar”
“Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de kımıldayamaz hale getirmek istiyorlar”
“Türkiye’nin Akdeniz’den burnunu çıkarmasını istemeyenler Türkiye’nin Akdeniz’de doğalgaz ve petrol aramasından rahatsızlık duyanlar Türkiye’yi Akdeniz’deki politik tartışmaların içine çekmeye çalışıyorlar. Bunun için başta komşumuz Yunanistan olmak üzere Avrupa Birliği’nden, Amerika’dan diğer ülkelerden aldıkları takviyelerle Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de kımıldayamaz hale getirmek istiyorlar. Daha acısı bunlar gündeme geldiğinde içeride de kimileri bunlarla ilgili kaygıları, tereddütleri gündeme getirecek kelamlar söylüyorlar. Şunu söyleyeyim kim ne yaparsa yapsın. Türkiye bu bölgedeki egemenlik haklarının hiçbirinden vazgeçmeyecek. Artık birisi de ‘Efendim Hatay bizimdir’ falan diye birtakım şeyler söylemeye başladılar. Hatay Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal hudutları içerisindedir. Misak-ı Ulusal sonları içerisindedir ve kıyamete kadar da Türkiye’nin bir ili olarak kalacak ve bizim milletimizin malı olacaktır. Bu coğrafyayı daha fazla bölüp parçalama senaryolarına aracı olanlar, bu coğrafyada daha fazla siyasi polemik çıkarmak istiyorlar. Biz ise derlenmenin, toparlanmanın, büyümenin, ileriye gitmenin hesabı ve kararlılığı içerisindeyiz. Türkiye’nin Libya’da kurulan oyunu bozmasından rahatsızlık duyanlar, ‘Türkiye’nin Libya’da ne işi var?’ diyerek içeriden de Türkiye’yi engellemeye çalışıyorlar. Ayasofya’nın açıldığı günlerin öncesini hatırlayın. Ayasofya’nın açılmasının nasıl başımıza bela olacağını, Avrupa’daki birtakım politikleri harekete geçireceğini lisana getirenler olduğunu gördük. Allah’a çok şükür cumhurbaşkanımızın kararlılığıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk sistemi içerisinde karar verilerek Ayasofya Müslüman milletimizin ibadetine açıldı, kıyamete kadar Türkiye’de Müslümanların ibadetine ilişkin olacak”
“AK Parti devlet partisi değil millet partisidir”
“AK Parti devlet partisi değil millet partisidir. Bu çok değerli bir detay ve hassas bir noktadır. Hani AK Partinin nasıl iktidara geldiğini söyleyenler, işte Tayyip Erdoğan ve arkadaşları çevreyi Türkiye’nin siyaseti merkezine taşıdığını demiyorlar mıydı o günleri hatırlayın. Merhum Erbakan vaktinde eski devirleri hatırlayın, Özal vaktini, Menderes vaktini hatırlayın o vakit ki siyasi hareketliliğimizin temel esprisi etrafın merkeze yürümesiydi. Zira merkeze oturmuş Cumhuriyet Halk Fırkası’nın eğimleri yalnızca siyaseti dizayn etmiyordu tıpkı vakitte milleti de torna tezgahından çıkmış bir materyal üzere tek tip insan haline getirmek için uğraş sarf ediyorlardı. Bu salonda bulunan arkadaşlarımızın başörtüleri yüzünden üniversiteye gidememeleri, devlet memuru olamamaları milletvekili falan esasen olmak düşünülemezdi bunların geride kalması Allah’ımıza çok şükür etrafın merkeze yürümesiyle olmuştur. Bütün ülkenin gelirinin birkaç ailenin elinde olduğu devir milattan evvelki periyotlar değil Türkiye Cumhuriyeti’nin hem de uzun yıllar devam eden bir geleneğidir. Artık çok şükür Türkiye’de iktisatta siyasette, kararda yalnızca ve yalnızca milletin elindedir. Hatta o kadar semboliktir ki Türkiye’de kimin Cumhurbaşkanı olacağına karar vermek milletimizin işi olamazdı. Dikkat edersiniz Cumhurbaşkanlığı seçilmesinin sıkıntısı de aslında bizimle karşı taraftaki zihniyet dünyası ortasında çok temel göstergelerden biridir” (İHA)
