Eski AKP milletvekili ve Star yazarı Mehmet Metiner, akraba kayırmacılığıyla ilgili olarak bir yazı kaleme aldı. Metiner, “Siyaset akrabalarınıza güç ve imkan devşirdiğiniz bir araca dönüştüğü andan itibaren halk nezdinde itibarını kaybeder” diyerek, Güç zehirlenmesi yaşayanların akraba kayırmacılıklarıyla davamıza zarar vermelerinin önüne geçilmezse pusuda bekleyen fitnecilerin değirmenine su taşınmış olur. Benden söylemesi” dedi.
“İki yanlışı yapmaktan kaçınmamız lazım” diyen Metiner, “Akraba kayırmacılığı” başlığıyla yayımlanan yazısında, “Sırf akrabamızdır diye birine makam ve paye vermek. İki: Sadece bir siyasetçi yakınıdır diye görev ve makam vermemek” ifadesini kullandı.
Metiner yazısında şunları kaydetti:
Nepotizm denilen akraba kayırmacılığı her dönemin en önemli sorunudur. Kim ki siyasete akraba kayırmacılığını taşımışsa veya bir başka deyişle akrabalarını herkesin önüne geçiren bir siyaset izlemişse fitneye sebebiyet vermiştir.
Siyaset akrabalarınıza güç ve imkan devşirdiğiniz bir araca dönüştüğü andan itibaren halk nezdinde itibarını kaybeder.
Kaybeden sadece siyaset kurumu olmaz, en başta siyasetçi ve o siyasetçinin siyaset yaptığı parti olur. Alttan alta başlayan şikayetler ve hoşnutsuzluklar kuvveden fiile çıktığında ise iş işten geçer. O yüzden tedbiri baştan almak gerek.
İslâm tarihinde ne suretle olursa olsun akraba kayırmacılığı yapmamakla ünlü olan Hz. Ömer ile akraba düşkünlüğünden dolayı akrabalarına önemli makam ve mevkiler sağlayan Hz. Osman örneği ibretamizdir.
Nepotizm bahsinde Müslüman siyasetçilerin her iki örneği çok iyi tahlil etmeleri gerektiğine inanıyorum.
(…)
Herhangi birini sırf bir siyasetçinin akrabasıdır diye liyakat sahibi olduğu halde dışarıda tutmak elbette yanlıştır.
İki yanlışı yapmaktan kaçınmamız lazım: Bir: Sırf akrabamızdır diye birine makam ve paye vermek. İki: Sadece bir siyasetçi yakınıdır diye görev ve makam vermemek.
Benim siyaset yaparken vardığım sonuç şudur: Bir siyasetçi liyakatli olsa bile güç sahibi olduğu yerde uzak ve yakın hiç bir akrabasını göreve getirmemelidir.
Yerelde gücün bir ailede/kabilede tekelleşmesi davaya çok büyük zarar verir. Bunun yapıldığı yerlerde gücümüzün giderek nasıl zayıfladığı, küskün ve dargınların sayılarının ise nasıl çoğaldığı analiz edilirse ne dediğim anlaşılır.
Güç zehirlenmesi yaşayanların akraba kayırmacılıklarıyla davamıza zarar vermelerinin önüne geçilmezse pusuda bekleyen fitnecilerin değirmenine su taşınmış olur.
Benden söylemesi.