Fransa’dan gelen ve estetik yaptırmak istediği hastanede yanlış tedavi sonrası hayata veda eden 24 yaşındaki Manolya Oktay’ın annesi konuştu. Anne Adalet Oktay, ‘Aynı gün ameliyat olup taburcu olacaktı. Manolyam’ın ameliyattan çıkmasını beklerken, kızımı yoğun bakıma kaldırılmışlar. Bitkisel hayata girmiş” dedi.
24 yaşındaki Manolya Oktay, hukuk fakültesi son sınıf öğrencisiydi. Ailesiyle birlikte Fransa’da yaşayan genç kız, burnundaki şekil bozukluğundan şikayetçiydi. Daha güzel görünmek isteyen Manolya, estetik ameliyat için İstanbul’da özel bir hastaneyle anlaşarak bıçak altına yattı. İddiaya göre Manolya Oktay’ın, ameliyat sırasında uygulanan anestezi sonrası nabzı durdu. Yoğun bakıma kaldırılan genç kız, 40 günlük tedavi sonrası bitkisel hayata girdi. Hastane yetkilileri bir müddet sonra Manolya’nın ailesine tedavi masrafları adı altında 165 bin liralık fatura kesti. Aile faturayı ödedikten sonra kızlarının cansız bedeniyle karşı karşıya kaldı. Manolya’nın o an öldüğünü öğrenen anne, sinir krizi geçirdi.
“Doktorlar sürekli yalan yanlış bilgiler vererek bizi oyaladı”
Sabah’tan Dilek Yaman Demir’in ulaştığı 47 yaşındaki anne Adalet Oktay ve 51 yaşındaki baba Ali Oktay, kızının hayatını kaybetmesine neden olan o süreci ve son dakika detaylarını anlattı:
“Ameliyat sırasında kızımla ben de İstanbul’a geldim. Kızım, aynı gün ameliyat olup, taburcu olacaktı. Fakat, ameliyattan çıkmasını beklerken kızım fenalaşmış, yoğun bakıma kaldırılmış. Ne olduğunu anlamaya çalışırken doktorlar sürekli yalan yanlış bilgiler vererek bizi oyaladı. Soru sorduğum herkes beni azarladı. Günlerce yoğun bakımda hiçbir haber alamadım.”
Günler sonra yoğun bakımdaki Manolya’mı gördüğümde karnı şişmişti. Bir terslik olduğunu anladım. Kızımın ateşi var diyorum, doktorlar beni azarlıyordu. Beyin cerrahı, ‘Manolya iyi olacak. Bugün çıkar yarın çıkar’ sözleriyle umut verdi. ‘Çocuğun durumu iyiye gidiyor, odaya çıkartacağız’ gibi sözlerle bizi oyaladılar. Sonra ise ‘Durumu kritik’ demekten başka bir şey söylemediler. 33 gün boyunca kızımın iyi olacağını söylendi.
“Para derdine düşüp bize bir sürü evrak imzalattılar”
“Bir gün Hastane yetkilisi, kızımın babasını ve kardeşini çağırdı. Tedavinin uzun süreceğini söyleyen yetkili, bize hastane yakınlarında bir otelde süit tahsis ettiler. Babası ve kardeşi geldikten üç gün sonra yine bizi bir gün hastaneye çağırdılar. Para tahsil etmek istediler. Para derdine düşüp bize bir sürü evrak imzalattılar. Sonra, Manolya’yı hastaneden alın ve gidin diyerek bizi gönderdiler. Kızım ölmüştü. Beni resmen kandırdılar. Taş kalpli görevliler, kızımın cansız bedenini gösterdiler. Yaşadıklarım gerçek olmazdı. Kızım basit bir estetik ameliyat için yattığı hastaneden ölü olarak çıkıyordu.
Şanlıurfa’ya götürüp kızımızı gömdük. Pandemi nedeniyle kimse cenazeye katılamadı. Keşke böyle bir şey yaşamasaydık. Manolya’ma neden böyle oldu? Kimin kusuru var kimin hatası var. Artık kızım geri gelmez. Kızım avukat olacaktı. Mezun olacaktı. Mezuniyetini görmedim. Gencecik kızımızın cansız bedenini kedi gibi cansız bedenini kapının önüne koydular. Siz ne bilirsiniz diye dalga geçtiler. Kendi memleketimizde yabancı kaldık.”
“Hayali avukat olmaktı”
“Başka Manolyalar ölmesin istiyorum. 24 yaşındaki kızımı toprağa verdim Fransa’ya gittim. Elim ayağım tutmuyor. Manolya’mı arıyorum her yerde. Evimden taşınıyorum. Babamın evinde kalıyorum Başka bir eve taşınacağım.. Daha evime giremedim. Kitapları ve eşyaları vardı. Bizi umutlandırdılar. Bitkisel hayattan çıkıp iyi olacak dediler. İyi ki bu hastanede komaya girdi.
Başka bir hastanede olsa ölürdü çoktan diye hava attılar. Kızınız kesinlikle kurtulmazdı dediler. Benim canımı aldılar. İki kardeşini geride yalnız bırakıp, ailemizi onsuz bıraktılar. Kızım hayatın başında daha uzun yolları olan hayat dolu bir gençti. Yaşama sevinciyle dolu gözleri umutla bakan biriydi. Hayali avukat olmaktı. Bir adım kalmıştı okulunu bitirmesine.. Manolya’mın öleceğini bilseydim ta Fransa’dan İstanbul’a gelir miydim?'”