“Hrant Dink cinayeti ile ilgili başta kamu görevlileri olmak üzere tüm sorumluların tespiti konusunda etkin ve adil bir soruşturma yürütülmediği, devletin tüm kurum ve kuruluşları ile cinayetin çözümü için göstermeleri gereken çabayı göstermedikleri, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19 Ekim 2015 tarihli kararı ile haklarında kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında ismi zikredilen 24 şüpheli hakkında etkin soruşturma yapılmadığı, haklarında iddianame düzenlenmesini gerektiren deliller bulunmasına rağmen İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi, Başbakanlık Teftiş Kurulu, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurumu raporlarına, soruşturma ve dava dosyasında bulunan delil ve olgulara aykırı olarak iddianame düzenlenmediği bu karara yönelik yaptığımız itirazın hukuka aykırı olarak reddedilmesi nedenleri ve yukarıda anlattığımız neden ve gerekçelerle ihlal kararı oluşturulması ve bahse konu şüphelilerin bir kısmı hakkında iddianame düzenlemesi ve bir kısmı hakkında ise etkili soruşturma yapılması yönünde karar oluşturulmasını talep etmekteyiz…”
AYM’de görülen başvuru için görüş gönderen Adalet Bakanlığı, olaya ilişkin yargılama süreçleri anlatıldıktan sonra yaşam hakkına dair etkili soruşturma yükümlülüğünün bir sonuç yükümlülüğü olmayıp uygun araçların kullanılması yükümlülüğü olduğu belirtilerek şu savlar ileri sürüldü:
“Bu yükümlülüğün başvuruculara üçüncü tarafları adli bir suç nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma hakkı vermediği, tüm yargılamaları mahkûmiyetle ya da belirli bir ceza kararıyla sonuçlandırma ödevi yüklemediği belirtilmiş ve başvurucuların yakınlarının öldürülmesi olayıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında kasten öldürme olayının failleri hakkında kamu davasının açılmış olduğunun, öte yandan olayın meydana gelmesinde kasıtlı olarak görevini kötüye kullandığı veya görevini ihmal ettiği iddia olunan çeşitli görevlerdeki kamu görevlileri hakkında Ağır Ceza Mahkemesinde yürütülen yargılamanın derdest olduğunun, Cumhuriyet Başsavcılığının diğer bazı kamu görevlileri ve sivil kişiler yönünden ise bazı gerekçelerle ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdiğinin yapılacak incelemede gözetilmesi gerekmektedir…”
AYM: Adli makamlarca netleştirilmemiş
AYM’nin sitesinde yayımlanan 18 Temmuz 2019 tarihli karara göre, öncelikle Anayasa Mahkemesince yapılan tespitlerin kişilerin masumiyetine veya suçluluğuna ilişkin bir yorum yapıldığı şeklinde değerlendirilmemesi gerekliliği ifade edildi.
Başvurucuların iddialarının ve olayla ilgili soruşturmanın etkili yürütülüp yürütülmediğinin, ölüm olayının sebep ve koşulları yani gerçekleşme şartları adli makamlarca netleştirilmeden Anayasa Mahkemesince bir bütün olarak değerlendirilmesinin bu aşamada mümkün olmadığı, bu hususların olay hakkında görülmekte olan yargılama sürecinde elde edilen veriler bir bütün olarak incelenmek suretiyle değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı belirtilen, kararda başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle oy birliği ile kabul edilmedi.