Anayasa Mahkemesi, 2014’te bir televizyon programında hamilelere yapılan şeker yükleme testiyle ilgili kullandığı ifadeler üzerine idari para cezasına çarptırılan Prof. Dr. Canan Karatay’ın bireysel başvurusunu kabul edilemez buldu.
“Hiçbir somut açıklama sunmadı”
Anayasa Mahkemesinin temellendirilebilmiş bireysel başvuruyu incelediği belirtilen kararında, başvurucuların şikayetlerini, hem maddi hem hukuki olarak temellendirme zorunluluğu bulunduğu bildirildi.
Kararda, Anayasa Mahkemesinin başvurucunun yerine geçerek, ihlal iddialarını gerekçelendirme, olay ve olguları ortaya koyma, delil toplama görev ve yükümlülüğü bulunmadığına, bu yükümlülüklerin başvurucuya ait olduğuna işaret edildi.
Somut olayda Karatay’ın, başvuru formunda tıbbi geçmişinden bahsettikten sonra yaptığı konuşmanın genele yönelik eleştiri olduğunu, erken teşhis ve koruyucu hekimliği öne çıkarmak istediğini, tıbbi görüşünü açıkladığını belirtmekle yetindiği vurgulandı.
Başvurucunun, mahkemenin kararının, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna dayandığını ileri sürdüğü anlatılan kararda, Karatay’ın “hükme esas alınan bilirkişi raporlarındaki tespit ve değerlendirmelerin hangi yönlerden bilimsellikten uzak olduğuna dair hiçbir somut açıklama sunmadığı”na dikkati çekildi.
Yüksek Mahkemenin kararında, şu tespitlere yer verildi:
- “Başvurucu, temel hak ve özgürlüklerine müdahale ettiğini öne sürdüğü İstanbul Tabip Odası Onur Kurulu ve Türk Tabipler Birliği Yüksek Onur Kurulu kararlarını başvuru formuna eklememiş ve bu kararların dayandığı olgu ve yorumlarına karşı bir değerlendirme yapmamıştır. Bu durumda başvuran, incelemeye temel olan Onur Kurulu Kararlarını sunmadığı gibi, Tabip Odasının ve Mahkemenin aksine, bir televizyon kanalındaki tıbbi nitelikteki açıklamalarının, bireyleri yanlış kanaatlere sürüklemeyeceği, bireylerin sağlığı üzerinde olumsuz sonuçlara yol açmayacağı, halkın önünde onları bir yanılgıya sürükleyecek cinsten açıklamalar olmadığı gibi ifade özgürlüğünün korumasından faydalanması gerektiğine ilişkin Anayasa Mahkemesince daha ileri bir inceleme yapılmasını sağlayacak herhangi bir argüman da ileri sürmemiştir.”
Karatay’ın, şikayetlerine konu temel olay ve olgular ile bireysel başvuruya konu ettiği temel hak ve özgürlüklerden hangisinin, hangi nedenle ihlal edildiğini açıklama yükümlülüğünü yerine getirmediği belirtilen kararda, başvurucunun ileri sürdüğü ihlal iddialarını temellendiremediği ifade edildi.
Kararda, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerektiği kaydedildi.
Karatay ne demişti?
Karatay, kendisine ulaşan çok kadının gebelik şekeri yüklenmesinden sonra, karınlarındaki bebeklerin sağlığında bozulmalar meydana geldiği, erken veya sezaryenle doğum olduğunu bazen de bebeklerin öldüğü şeklinde şikayetler ilettiğini aktarmıştı.
Yüklenen şekerin doğal olmadığını vurgulayan Karatay, “Yükledikleri şeker bildiğimiz beyaz çay şekeri. 100 gramı bir kerede içiriyorlar. Bazı devlet hastanelerinde hazır mısır şurubu şekeri şeklinde içiriyor. Üstelik mısır şurubu şekeri kanın şekerini yükseltmez. Mısır şekeri diğer şekerden, anne için de bebek için de plasenta için de tehlikelidir. Çocuklar o yüzden erken doğuyor, hasta oluyor. Bunu önlemek elimizde” diye konuşmuştu.
Bunlar da ilginizi çekebilir