Anayasa Profesörü ve CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, yasama ve yürütme görev süresi ile seçimlerinin örtüşmesinden kaynaklanan olumsuzluk ve sakıncaları değerlendirdi. Meclisin yenileme kararı vermesi durumunda 360 vekilin oyu ile iki defadır Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha aday olabileceğine dikkati çekti.
Cumhur ittifakının (AKP+MHP) bugünkü sayısının 2/3 çoğunluk sayısına ulaşmak için yeterli olmadığını belirten Kaboğlu, “Bu sayıya ulaşıldığı varsayımında, bunun başlıca hukuki sonucu, CB için 3. Kez adaylık olanağının doğması” dedi. 24 Haziran 2018 seçimlerinden bu yana, siyasal aktörler ve siyasal güç dengelerindeki değişikliğe dikkati çeken Kaboğlu, “TBMM’nin muhtemel yenileme kararı, ikinci kez görev yapan CB’nin görevini bir süre daha (yenileme tarihine göre) uzatma beklentisinin tam tersine, bu dönemin tamamlanmasına bile engel olabilir” ifadelerini kaydetti.
Seçimlerin yenilenmesine TBMM veya Cumhurbaşkanı (CB) karar verebilir. CB’nin ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, CB bir defa daha aday olabilir.
Amacım, 600 üyeli yasama ile bir kişilik yürütme arasındaki güç dengesizliğini tartışmak veya yasama ve yürütme görev süresi ile seçimlerinin örtüşmesinden kaynaklanan olumsuzluk ve sakıncaları ele almak değil. Kuşkusuz bunlar, anayasa değişikliğinin, “demokratik hukuk devleti” (Any., md.2) kapsamında yer alıp almadığını sorgulatacak kadar önemli.
Ancak bu yazı, özellikle 23 Haziran’da yinelenen İst. BBB seçimleri ardından, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi (CBHS) olarak adlandırılan “tek kişi yönetimi”nin sürdürülebilirlik tartışmasının yaygınlaşması nedeniyle olası bir erken seçim üzerine yaratılan bilgi kirliliğini önlemeye yönelik.
GÖREV SONU: HAZİRAN 2023
Görevdeki Cumhurbaşkanı, Ağustos 2014 ve Haziran 2018’de “iki defa” seçildi. Haliyle aynı kişi, Anayasa’nın açık ve herhangi bir ayrık düzenleme içermeyen amir hükmü gereği, Haziran 2023 seçimlerinde aday olamayacak.
TBMM YENİLEME KARARI VERİRSE,
Buna karşılık, tek ayrık durum, Meclis’in yenileme kararı: “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.”
Karar yeter sayısı, TBMM üye tamsayısının 2/3 çoğunluğu olduğuna göre, yenileme kararı için, 360 vekilin oyu gerekli.
CB KARAR VERİRSE,
Eğer CB tek başına yenileme kararı verirse, bu durumda, kendi görevini tamamlamadan sonlandırmış olur. Yeniden aday olamayacağı için, CB’nin yenileme kararı vermesi akla ve mantığa aykırı.
Bu vesile ile şu soru da yanıtlanmalı: 2017 Anayasa değişikliği, “en fazla iki defa” kuralını etkiler mi? Hayır etkilemez; çünkü 2007 Anayasa değişikliği ile getirilen ve “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” (md.101/2) şeklindeki amir hükme, 2017 değişikliği de herhangi bir biçimde istisna getirmedi. Bu açık normatif durum karşısında, hükümet sisteminin değişmiş olması, ad olarak aynı makam için sayım yoluyla belirlenen süre kaydını değiştirmez. Zira anayasal düzenin ve Devlet (hukuk) ile özdeşleşen Cumhuriyet’in sürekliliği geçerli. Türkiye cumhuriyeti ve Hukuk Devleti, hiçbir biçimde kesintiye uğramadı. Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü kuralı (md.11) hep yürürlükte oldu. Sözün özü, anayasal durum açık ve görevdeki CB, 3. kez hukuken aday olamaz.
TBMM YENİLEME KARARI VERİR Mİ?
Cumhur ittifakının (AKP+MHP) bugünkü sayısı, 2/3 çoğunluk sayısına ulaşmak için yeterli olmasa da, bu sayıya ulaşıldığı varsayımında, bunun başlıca hukuki sonucu, CB için 3. Kez adaylık olanağının doğması.
Görevdeki Cumhurbaşkanı yeniden aday olabilir; ancak bu olanak, kendisine seçilme güvencesi vermez. 24 Haziran 2018 seçimlerinden bu yana, siyasal aktörler ve siyasal güç dengeleri o denli değişti ki, TBMM’nin muhtemel yenileme kararı, ikinci kez görev yapan CB’nin görevini bir süre daha (yenileme tarihine göre) uzatma beklentisinin tam tersine, bu dönemin tamamlanmasına bile engel olabilir.
YA MUHALEFET?
Muhalefet tercihini, sırf CB’nin bir an önce görevinin sona ermesi beklentisi ile seçimlerin yenilenmesi için mi, yoksa 27. Yasama Dönemini, CBHS’nin sonunu getirmek için mi değerlendirmeli?
Eğer ilkini tercih ederse, CB’nin görevini sona erdirebilir; ancak CBHS’yi pekiştirici bir adım atmış olur; eğer ikincisini tercih ederse, tam tersine CBHS için de sonun başlangıcının, buna karşılık denge ve denetim düzeneğine ve hesap verebilir parlamenter rejim ereğinde demokratik hukuk devleti yolunu açmış olur. Bu nedenle, 27. Yasama dönemini “kurucu meclis” işlevi ile değerlendirme olanağı, hep ana hedef olmalı.