Adalet Bakanlığı, Kabe soruşturması kapsamında yapılan tutuklamalara ait Anayasa Mahkemesi’ne verdiği karşılıkta, eşcinselliğin İslam’a nazaran haram olduğunu belirterek tutuklamaların kanuna uygun olduğunu savundu.
Adalet Bakanlığı, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki stantta Kabe görselinin yere serildiği gerekçesiyle başlatılan soruşturma kapsamında yapılan tutuklamalarla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) verdiği yanıtta, eşcinselliğin İslam dinine nazaran “haram” kabul edildiğini belirterek tutuklama kararının hukuka uygun olduğunu savundu.
Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne atanmasının akabinde ülke genelinde başlayan protestolar sırasında üniversite yerleşkesinde açılan bir stantta Kabe fotoğrafı üzerine Şahmeran tasviri ve LGBTİ+ bayrağı bulunan görselin yere serildiği savıyla soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında üniversite öğrencileri Doğu Demirtaş ve Selahattin Can Uğuzeş tutuklandı. Hazırlanan iddianamede, “suça bahis hareketin kin ve nefrete tahrik maksadını desteklediği, soyut bir saygısızlığın ötesinde bir halk bölümüne karşı düşmanca tutumlar gösterilmesini sağlamaya elverişli olduğu” ve “kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıktığı” tabir edildi. İddianamede, 2’si tutuklu 7 öğrenci hakkında “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” üç yıla kadar mahpus cezası istendi.
“Adli denetim yetersiz kalırdı”
30 Ocak’ta tutuklanan İTÜ Mimarlık Fakültesi öğrencisi Uğuzeş, 17 Mart’ta tahliye edildi. Üniversite öğrencisi Uğuzeş, Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılan stantta Kabe fotoğrafını içeren görselin yere serilmiş olması nedeniyle tutuklandığını lakin afişin asılmasına yahut yere serilmesine katkıda bulunmadığını, yalnızca stant esnasında orada bulunduğunu belirterek, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle avukatları Levent Pişkin ve Deniz Yıldız aracılığıyla AYM’ye bireysel müracaatta bulundu.
Bakanlıktan beklenen yanıt, Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Lideri Dr. Hacı Ali Açıkgül tarafından kaleme alındı. Bakanlık, yargılanan öğrencinin “halkı kin ve düşmanlığa tahrik yahut aşağılama” hatasını işlediğine dair kuvvetli kabahat şüphesinin varlığı nedeniyle tutuklandığını, hasebiyle tutuklama önleminin yasal dayanağı bulunduğunu savundu. Karşılıkta, “Söz konusu fotoğrafın ve yazının kamu nizamı açısından ne şekilde somut bir tehlikeye sebebiyet verdiği soruşturma dokümanlarında açıkça ortaya konulduğu müşahede edilmektedir. Başvurucunun tutuklanmasına ilişkin kararın başkalarının haklarının korunması ve kamu nizamının korunması istikametinde meşru gayeler taşıdığı değerlendirilmektedir” denildi.
Adalet Bakanlığına nazaran Uğuzeş’in “suç işlediğinden şüphelenilmesi için inandırıcı nedenlerin ve kuvvetli cürüm şüphesinin bulunmadığı halde tutuklandığı” argümanı temelsiz. İsnat edilen cürüm göz önüne alındığında uygulanan tutuklama önlemlerinin ölçülü olduğunun belirtildiği bakanlık yazısında, “Adli denetim uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varılmasının, keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez” tabirlerine yer verildi.
“Düşmanca tutumlar gösterilmesini sağlamaya elverişli”
Bakanlığın verdiği karşılıkta, iddianameden “kopyala-yapıştır” yapıldığı ve birebir tıpkı tabirler kullanıldığı görülüyor. Eşcinselliğin İslam dini literatüründe “yasak” ve “haram” kabul edildiğinin belirtildiği yanıtta, “İslam’ın tek yaratıcı olan Allah inancı ve tevhid inancına ters olan ‘Şahmeran’ figürünün tekrar İslam’ın ve Müslümanların yeryüzündeki en kutsal yer olarak kabul ettiği Kabe’nin tasvir edildiği bir fotoğraf üzerine yapıştırılması suretiyle oluşturulması ve sergilenmesi değerlendirildiğinde, gayri muayyen kişilere yönelik alenen yapılan soruşturmaya mevzu hareketlerin LGBT olarak anılan bir toplumsal kesim ve Türk toplumunun büyük çoğunluğunu oluşturan Müslüman vatandaşlar açısından halkın toplumsal sınıf bakımından farklı özelliklere sahip bir kesitini, diğer bölümü aleyhine kin ve düşmanlığa tahrik edici nitelikte olduğu iddianamede de olgusal temelleriyle birlikte ortaya konulmuştur” denildi.
Adalet Bakanlığı, soruşturmaya mevzu görselin “bir halk bölümüne karşı düşmanca haller gösterilmesini sağlamaya yahut bu cins halleri pekiştirmeye objektif olarak elverişli olduğu ve halkın bir kısmını yoğun bir biçimde kin ve nefrete tahrik ettiğini” de savundu.
Burcu Karakaş
© Deutsche Welle Türkçe