Adalet Bakanlığının Boğaziçi öğrencileriyle ilgili AYM’ye gönderdiği yazıda dini referansta bulunması tenkit konusu oldu. Emekli Hakim Mustafa Karadağ, son 10 yılda yargıda dini atıfların arttığına dikkat çekti.
Boğaziçi Üniversitesi’ndeki stantta Kâbe görselinin yere serildiği gerekçesiyle tutuklanan öğrencilerin yaptığı müracaata ait Anayasa Mahkemesi’ne görüş bildiren Adalet Bakanlığının yazısında “dini referans”ta bulunması tartışma yarattı. Eşcinselliğin İslam dinine nazaran “haram” olduğunu belirten ve müracaatın reddedilmesini isteyen bakanlık, şu görüşleri öne sürdü:
“İslam’ın tek yaratıcı olan Allah inancı ve tevhid inancına alışılmamış olan ‘Şahmeran’ figürünün yeniden İslam’ın ve Müslümanların yeryüzündeki en kutsal yer olarak kabul ettiği Kabe’nin tasvir edildiği bir fotoğraf üzerine yapıştırılması suretiyle oluşturulması ve sergilenmesi değerlendirildiğinde, gayri muayyen kişilere yönelik alenen yapılan soruşturmaya husus aksiyonların LGBT olarak anılan bir toplumsal kesim ve Türk toplumunun büyük çoğunluğunu oluşturan Müslüman vatandaşlar açısından halkın toplumsal sınıf bakımından farklı özelliklere sahip bir bölümünü, diğer kısmı aleyhine kin ve düşmanlığa tahrik edici nitelikte olduğu iddianamede de olgusal temelleriyle birlikte ortaya konulmuştur.”
“Haşa”lı gerekçeli karar
Adalet Bakanlığı’nın bu görüş yazısının dışında kimi hâkim ve savcıların kararlarında inançlarını yansıtan tabirler kullandığı görülüyor. Örneğin Gülen yapılanmasına ait açılan çatı davanın gerekçeli kararında mahkeme, örgütün “tedbir” maksatlı olarak “gerekirse Allah’ı bile inkar ettiğini” anlatırken, cümlenin başına parantez içinde “haşa” sözünü yazması dikkat çekti.
AKP Aksaray Milletvekili Cengiz Aydoğdu, geçen yıl aralık ayında Danıştay’ın TBMM Genel Konseyi’ndeki bütçe görüşmeleri sırasında “Şeriat sözünden korkarız, hayır o denli değildir, şeriat bizim hukukumuzdur” demişti. Bu kelamlar, Meclis’te tartışma yaratmıştı.
“Son 10 yılda dini referans arttı”
Hukukçular, tartışmayı DW Türkçe’ye kıymetlendirdi. Eski Yargıçlar Sendikası Lideri ve emekli Hakim Mustafa Karadağ, anayasasında laiklik yazılı bir devletin hiçbir organının bir dini inancı temel alarak tasarrufta bulunamayacağını vurguladı. Bunun laiklik prensibine muhalif olduğunu belirten Karadağ, “Ayrıca yargı, herkese karşı, bütün yönelimlere karşı tarafsız ve bağımsız olduğunu göstermek zorundadır” dedi.
Emekli yargıç Mustafa Karadağ, yargının vereceği kararlarda bağımsızlık ve tarafsızlığını müdafaası gerektiğini söz ederek “Hiçbir vakit bir inancın, yönelimin neye nazaran yasak, neye nazaran hata olacağının nasıl değerlendirileceğini yargı; maddelerden, anayasalardan ve milletlerarası evraklardan feyz alarak yapmalıdır. Şayet alacağı bir referans noktası varsa burasıdır. Yargı her vakit hakları ve özgürlükleri esirgeyici bir tutum içinde olmalıdır. Zira bir devlet tutup da vatandaşını yöneliminin dinen haram olduğunu söyleyemez. Lakin maddelere terstir denebilir” değerlendirmesini yaptı.
Mustafa Karadağ, son 10 yılda yargının dini referanslı kararlarının arttığını kaydederek şöyle konuştu:
“Son on yılda biz bunu çok fazla görüyoruz, besmeleyle duruşmalara başlayan yargıçlar oldu. Giderek daha inanç temelli bir yere eviriliyor. Bu çok tehlikeli bir durumdur. Bütün rejimin, demokrasinin yok olmasına sebebiyet verecek kadar değerli bir davranıştır. Bu nedenledir ki yargı hiçbir vakit dini inançtan referans almaz. Referans alacağı tek yer hak ve özgürlüklerdir, maddelerdir, anayasadır.”
Eminağaoğlu: Şer-i anlayış öne çıkıyor
YARSAV Kurucu Lideri, emekli Yargıç ve Avukat Ömer Faruk Eminağaoğlu, Adalet Bakanlığının hukuk yerine dini öne çıkarmasının her alanda dinî kararlara üstünlük tanıması manasına geleceğini söz ederek “Bu, hukuk yerine şer-i kararların, şeriatın öne çıkarılması demektir. Bu asla kabul edilemez” dedi.
Geçmişten bugüne kadar bilhassa Adalet Bakanlığı savunmalarında her geçen gün bu üzere referansların arttığını söyleyen Eminağaoğlu, “Bu üzere referansların yerine üniversal fikrin öne çıkarılması gerekir. Bunun yapılmayarak bilhassa insan hakları mukavelesi bir araç olarak kullanılıp dini referansların öne çıkarılması hukuktaki anlayış değişikliğini bize gösteriyor. Bu değişiklik şer-i anlayışın öne çıkarılması manasına geliyor” diye konuştu.
Alican Uludağ
© Deutsche Welle Türkçe
