Avustralya’da yapılan bir araştırmada, erkeklerin toksik erkeklik normlarını aile ilişkilerinden öğrenmediği tespit edildi.
Araştırmaya çoğunluğu Avustralya’dan olmak üzere 18 ila 62 yaşlarında 188 erkek katıldı.
Katılımcıların düşünce yapıları ve hayat deneyimleri üç aşamada incelendi. İlk etapta sosyal ilişkiler, özellikle aile ve arkadaşlarla ilişkiler gözlemlendi. Bir sonraki aşamada istismar ve aile içi sorunların yer aldığı çocukluk dönemindeki olumsuz deneyimler incelendi. Üçüncü kısımdaysa katılımcıların egemen erkeklik normlarına ne ölçüde katılıp katılmadığı incelendi.
Çalışma sonucunda baba oğul ilişkisinin egemen eril söylemlere bağlılığı etkilemediği ortaya çıktı.
Dahası, anne oğul ilişkileri ve çocukluk dönemindeki olumsuz deneyimlerin de bu konuda etkili bir rol oynamadığı belirlendi.
Araştırmada, toksik erkeklik normlarına bağlılık geliştirilmesine neden olan asıl etkenin arkadaş çevresiyle kurulan ilişki olduğu ortaya çıktı.
Buna göre toksik erkeklik normlarına bağlılık arttıkça arkadaş sayısının ve kurulan arkadaşlıkların niteliğinin düştüğü gözlemlendi.
Van Doorn “Anneanneniz, halanız ya da iki erkek ve iki kadın tarafından yetiştirilmeniz bu durumda bir şey değiştirmiyor” dedi.
Araştırmada yer almayan fakat sonuçlara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Northern Colorado Üniversitesi’nden sosyolog Cliff Leek ise toksik erkeklik normlarının büyürken toplumsal etkilerle öğrenildiğini söyledi.
Özellikle cinsiyetlerin ayrıldığı spor takımları ve yalnızca erkeklerin bulunduğu dernek ve topluluklar gibi oluşumların “gerçek erkekliğe” dair klişeleri sorgulamadan kişiye dayattığını belirtti.