Meseleye bir de yaşlıların açısından bakıyoruz.
Koronavirüs salgını sebebiyle sosyal izolasyon başladığı günden beri özellikle yaşlı insanların bu yeni duruma adapte olmadığı açıkça görülüyor.
Risk grubunda olmadığı halde evde oturan gençler, yaşlıların bu davranışlarına anlam veremiyor haliyle. Peki yaşlılar neden sokaklarda olma konusunda bu kadar ısrarcılar?
Bazı yaşlılar muhtemelen yaşlı olduklarının farkında değil.
Tıpkı çocukken 30'lu yaşlardakileri çok yaşlı görüp 30'lara yaklaşınca fikrimizin değişmesi gibi, bulunduğumuz yaşları o kadar da yaşlı bulmama algısı ilerleyen yaşlarda da devam ediyor.
O kadar çok olay, karışıklık görmüşler ki; bu salgını gözlerinde bizler gibi büyütemiyorlar.
Bizim de gördüğümüz terör, deprem, siyasi olayların kaç kat fazlasını gören ve ciddi zorluklar çekmiş bir nesilden bahsediyoruz.
Genç yaşımızda çoğumuz kaygı bozukluğu ve benzeri psikolojik durumlarla savaşırken, bir de ilerleyen yılları düşünmek lazım.
Bir istisna olmadıkça herkesin psikolojisi on yıl öncesine göre daha bozuk oluyor. Yaş aldıkça kaygılarımız ve endişelerimiz de büyüyor. Psikolojik problemleri olan insanlar için çoğu zaman dışarıda olmak adeta bir kaçış.
Dünyada yaşıtları refah içinde rahat bir yaşam sürerken bizde yaşlı ve emeklilerin durumu ortada.
Bunun sebepleri uzun uzun tartışılabilir ancak ülkemizde yaşlıların önemli bir kısmı kıt kanaat geçiniyor ve hala mücadele içinde.
Yine dünyanın pek çok ülkesinde yaşlılar için özel merkezler, etkinlikler varken bizde durum ortada.
Günlük yaşlı bakım merkezleri; yaşlıların hem kaliteli vakit geçirmesini, hem de sosyalleşmesini sağlıyor. Bu merkezler huzur evi gibi değil, sadece gündüzleri açık olan yerler. Bazen unutuyor olsak da sosyalleşmek küçük çocuklardan yaşlılara tüm insanların ihtiyacı.
Tıpkı Çin'deki karantina boşanmaları gibi emeklilik boşanmaları da yaygın bir kavram.
Yıllarca aynı rutine devam eden çiftler, özellikle erkeğin emekli olup evde kalmaya başlamasından sonra anlaşmazlık yaşıyor. Bu anlaşmazlıklar kimi zaman boşanmayla sonuçlanırken, çoğunlukla günü dışarıda geçiren yaşlılar eski rutinlerini bozmadan anlaşma yoluna gidiyorlar.
İşin bir diğer boyutunda ise toplumda istenmemek, fazlalık olarak hissettirilmek var.
Pek çok yaşlı, özellikle eşini kaybetmişse açık açık veya ima şeklinde ifade edilerek istenmiyor. Kendi çocukları ile yaşayan yaşlıların önemli bir kısmı günlerini dışarıda geçirmek zorunda bırakılıyor. Kadınlar genellikle ev işlerine ve çocuk bakımına yardımcı oldukları için sorun yok ama özellikle yaşlı erkeklerin eşlerini kaybedince yeniden evlenmesinin önemli nedenlerinden biri bu.
Tüm bunların içinde en önemlisi de yalnızlık belki de.
Evinde yalnız olan herkes alışverişini ve kişisel işlerini kendisi halletmek zorunda. Ayrıca dediğimiz gibi sosyalleşmek çok büyük bir ihtiyaç ve insanlara uzun yıllar boyu kemikleşmiş alışkanlıklarını bir anda değiştirmelerini söylemek pek de kolay değil. Yaşlı insanlar sokağa çıkıp hayata karışmak ve alıştıkları gibi toplumun bir parçası olmak istiyorlar.
Cehalet ve umursamazlık bir yana, işin bu yönünü de düşünmek gerekebilir.
Siz ne düşünüyorsunuz?