14 Mayıs seçimleri öncesinde ana belirleyici ekonomi oluyor. Bir yanda geçinmekte zorlanan halk, diğer yanda uzmanların ısrarla karşı çıktığı ekonomi programına sıkı sıkıya bağlı bir yönetim, diğer yanda ekonomide normalleşmeye dönüleceğini vurgulayan kalabalık bir uzman kadrosu olan muhalefet, el ele seçime gidiyoruz. Ekonomi modelinde hedeflenen gerçekleşmeler tam aksi istikamette yol alırken, ücret artışları ile telafi edilmeye çalışılan alım gücündeki erimenin hızı artıyor. Piyasalarda dengelerin yerini tedbirler alırken, ekonominin son yıllardaki karnesine bakmak fikir veriyor. Buyurun.👇
2018’de yapılan son seçimlerle Türkiye siyasetinde yeni bir dönem başlamıştı. Son 5 yıldır Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile yönetilen Türkiye’de ekonomik veriler ne diyor?
Büyüme, son 5 yılda hem içsel hem dışsal dinamiklerle zorlanmalar yaşarken, dolar bazında milli gelir hemen hemen 5 yıl önceki seviyesinde yer alıyor.
İhracat odaklı uygulanan modelle son iki yılda dış ticaret açığı hızla artarken, cari açık da onu izledi.
Uzun yıllardır dile getirilen, uğruna başkanlar ve rezervler feda edilen, düşük faiz politikasında, TCMB faizi düşerken, mevduat ve kredi faizleri 5 yıl önceki seviyelerine yakın yerlerde görülüyor.
Halkın hissettiği enflasyon kısmına gelindiğindeyse, “özellikle alt gelir gruplarına faturası çok ağır oldu.”
Enflasyondaki tırmanışın yanında işsizlik de çift hanede kalmaya devam etti.
Son 5 yılda dış borç yükü artarken, iç borçlar 4 kata çıktı.
“Türkiye Ekonomi Modeli” 2021’de devreye girmesiyle, cari fazla, dış ticaret fazlası hedeflerinin “tam tersi oldu.”
Bu tablolar ışında ekonominin bu seçimde etkili olması bekleniyor. Sizce? Yorumlarda buluşalım.